Sabah saat 06:00 kargalar bile uyurken ben ayaktayım. "Hayır yani şu " okul " denen şey niye var ? Bir işe de yaramıyor. Dört duvarı ; birkaç sırası , kapısı falan var yani. Başka bir şey yok mu derseniz ? Benim için YOK ! Çünkü sizin o var dediğiniz insanlar , yalandan başka bir şey değil. Hiç biri sevmiyor , değer vermiyor , ya da saygı duymayı unutmuş ruhsuz insanlar . Gerçi bende pek bilmem o saydıklarımı. Çünkü benim hiç arkadaşım, dostum, sizin değiminizle "kankiiim" falan olmadı. Belkide bana değer veren tek bir insan var. Ve bu insan bana duygularımı, insan olduğumu hissettiren. Değer vermeyi, saygı duymayı öğreten ve anlamamı sağlayan kişi. O da " BABAM! ". Peki annen ne yapıyor derseniz ?. Pek bilmem ben onu. Kendisi benden pek haz etmez de. Sonuçta istenmeyen evliliğin istenmeyen tek çocuğuyum olsun o kadar. Hani bazı insanlar anne sevgisiyle büyür o duyguyu hisseder ya. İşte ben o duyguyu hiç hissetmedim!" . Biliyorum çok fazla konuştum kusuruma bakmayın. Bu düşüncelerden sıyrılıp okula gitmek için hazırlık yapmam gerektiğini kendime hatırlatarak sıcacık yatağımdan kalkıp klasik işlerimi ( giyinmek vs. ) hallettikten sonra aşağıya indiğimde babamın kahvaltı hazırladığını görmemle yüzümde hafif bir tebessümü hissettim. KOCA YÜREKLİ ADAM... Annem bir gülümsemeyi çok görürken bana, babam benim için neler yapıyor... En çok da bu duruma üzülüyorum işte. Neden normal bi annem yok ki benim.? Hayır öyle çok bişi istemiyorum ki zaten. Bazen yolda bi inanı görürsün tanımasan bile hahif bir tebessüm edersin . İşte o hafif tebessüm bana yeter artar bile . Çoçuğu olduğum için değil en azından insan olduğum için. Aşağıya hızlıca inip babamın yanına gidip "Günaydın babacımm." diyip küçük gibi öpücük kondurdum pamuk gibi yanağına gerçi kendi de öyle... "Günaydın canım benim." diyip burnnumu sıktı hafiften. Masaya oturdum ve hızlıca kahvaltımıyapıp dışarı çıktık. Arabaya binip yola çıktık.Radyoyu açıp çalan müziğe ritim tuttuk birlikte. Okulun önüne geldiğimiz an yüzüm düştü sebebsizce. Babam bunu görmüş olalı ki destek olurcasına omzuma dokundu. Ve sıcak bir gülümseme ile uğurlandım. Çok şanslıyım galiba 😏. Hızlıca sınıfa çıktım. Sırama oturdum ve "Eroinle Dans'ı" okumaya bașladım. Zil çaldıktan sonra kitap'ı çantama kaldırdım ve sıkıcı geçeceğinden emin olduğum dersi beklerken birinin yanıma oturduğunu fark ettim. Hayır ben tek otururum hep. Herkes de bunu bilir ve oturmaz. İlk başta hâlâ rüya gördüm falan sandım. Sonra yanımdaki insana "Sen hayırdır hacı.?" bakışını attım ama daha uykudan uyanamamıș olacak ki boş boş bakmaya devam etti. Tam bir şey diyecekken öğretmen geldi sınıfa. Șanssız olduğumu söyledim mi ben hiç? Neyse yoklama alındı selamlamalar gibi klasik işlemler halledildikten sonra derse geçtik. Normalde ben odaklanıp dersi dinleyebilen biriyim?. Bugün dinleyemedim. Hem hoca şu yanımda duran kişiyi de tanımadı derken... Kızın sınıfla tanışma evresinde olduğunu fark ettim. Dinleme gereği duymadığım için uyumanın daha güzel olduğunu düşünerek uyumaya karar verdim.
Arkadaşlar merhaba. Ben Aslı . İkinci seferdir hikaye yazmaya başladım kısa olduğunun farkındayım zaten bölüm daha uzundu. Ama biraz meraktan bir şey olmaz mefak edin bakim bu kiz kim yanına oturan kim annesi nasil biri az çok fikir verdim aslında ama neyse...
Merak ettiklerinizi yoruma bırakabilirsiniz . Vote atmayı unutmayın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIĞLIĞIN DUYULUŞU
Teen FictionSessiz çığlıkların doğuşuydu Biren. Her çığlığında içinden bir parça, her sessizliğinde hayatından bir an gidiyor belkide. İnsanlara yakın olmayı isteyen ve istedikçe insanlardan uzaklaşan bir hayatın hikayesi bu. Korkularıyla yüzleşmekten nereye k...