Ben hiç bir zaman "Babasının kızı" sıfatına giremedim.
Anılarımı tazeleyip tekrar döküyorum bu sanal sayfalara. Kurgu değil tamamiyle, tüm çıplaklığıyla hayatımı yazıyorum. Amacım bunu milyonlara okutup bi kitap yapmak değil, sadece sert yıkılması zor görüntümün altında oluk oluk kanayan ruhumu biraz olsun rahatlatıp, kesik yerlere dikişler atmak. Ama biliyorum ki ruh dikiş tutmaz...
Benim babam zeki kafası diğer insanlardan farklı çalışan, hobileri futbol yerine çeşitli icatlar yapmak olan bi adam. Zaman zaman ailesini unutan, onlara büyük zarar veren , başlarını eğen, "benim babam var arkamda" dedirtemeyen bi adam.
Bundan 4-5 yıl önce gazinoda gününü gün eden aynı zamanda oraya giderken giydiği kıyafeti anneme ütületen biriydi. Bi kaç kere kavgadan nezarette yatmış ve daha bilmediğim bi dizi dosyası olan, gaddar ve kibirli.. O zaman çocuktum annemin göz yaşlarının içten içten çöküşünün sebebini anlayamıyordum. Ta ki iki yıl öncesine kadar babamın yüreğime acımasızca vurduğu balyoz darbesi gelene kadar.
Tarihi tam hatırlamıyorum, babamın bi haltlar karıştırdığını uzun süredir hissediyordum. Bi akşam işten eve geldiğinde telefonun şifresini gizlice öğrenip almıştım. Sessizce odama girip içinde neler olduğuna bakıp geri koyacaktım ama işler düşündüğüm gibi gitmedi. Hani insan babam der toz konduramaz ya aynı o mantıktaydim. Şifreyi girdim. Önce normal mesajlara baktım temizdi derin bi oh çektim. Daha sonra telefonunda çeşitli sohbet uygulamaları olduğunu gördüm ve onlara da bakmaya karar verdim. Elim ilk whatsapp a gitti. Keşke hislerimde yanilsaydim. Bunları buraya öyle zor yazıyorum ki. Soluk borumda kocaman bi yumru, karnimda kramplar, başımda anıların bıraktığı ince sızı...
Bi kadınla konuşuyordu. Hatta birden fazla kadınla. Tiskindim okuyamadim. Resimlere bakmak için galeriye girdim. Babamın bi kadınla bi haltlar yerken fotoğraflarını görmeyi beklemiyodum. Durdum nefes aldım. Yutkunamadım. Telefonun karıştırıldığına dair hiç bi iz bırakmadan aldığım yere koydum. Uyuyamadım, yemek yiyemedim, konuşamadım. Annem dünyadan habersiz o adama gülerken hiç birşey diyemedim. Bir gün artık dayanamayıp aldım annemi karşıma ama ağzımı açamadım. "Birşey mi duydun?" dedi. O an anladım o da biliyordu. Sadece susuyordu. Babam televizyonun karşısında sızmış vicdansızlığıyla yatıyordu. Aldım telefonu oturdum annemin yanına açtım gösterdim herşeyi. Gözleri dolu dolu baktı rezilliğe. Ağlama dedim değmez sus "Ne varsa sil!" dedi keskin bi sesle. Yaptım dediğini. Yediremedi kalktı eşyalarınızı toplayın dedi. Dediğini yaptım. Teyzemi aradı çıktı onlar da yola bizi almaya geliyorlardi. Annem babami kaldırdı. Sordu evet yaptım dedi. Bizim gözümüzün içine baka baka yaptım dedi. Sustum, böyle birine ne desen az ne söylesen çok.
Teyzemler geldi yanında anneannem dedemle birlikte. Hiç unutmam anneannem direk mutfak masasına oturdu. Bizim yüzümüze dahi bakmadan "Ben kızımı nasıl verdiysem öyle alırım. Piçlerin sana kalsın." dedi. O an yine anladım ki hayatta başımıza birsey geldiğinde yalnız kalacağız. Annem bunu duydu gözlerinden artık son raddeye geldiğini anladım. Götürmezdi bizi annesinin evine. Gururluydu biliyorum. Öyle böyle büyükler konuştu halledildi mesele annem affetti babam kaldığı yerden devam etti.
Aynı durum daha şiddetli geçen yaz yaşandı. Bu sefer eşyalarınızı toplayın diyen annem değil babam oldu. Yine doldurduk valizleri yükledik arabaya. Ön koltuğa ben bindim.
"Ne olursa olsun babanız benim. Sizi orda bana karşı doldurmaya çalışırlarsa umursamayın. Kimliğinizde benim soyadım yazdığı sürece bu böyle olacak." dedi. Cebimde taş çatlasa en fazla iki yüz tl var. Çıkardı bi yüzlük daha attı. " Al bunu ihtiyacınızı karşılarsın." Biz 3 kardesiz en büyük benim. Ortancamız kız 14 yaşında şuan. En küçüğümüz de erkek 7 yaşında. Ben ise 19.
Anneannemin kapısının önüne yetim gibi bıraktı bizi. Annem ağlıyor, kız kardeşim sessiz. En küçük olanda tatile geldik sanıyor. Sessizce içeri taşıdım valizi. Annem kapıdan girer girmez dedeme sarılıp; " Ben geldim baba!" diye hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Anneannem ne oldu diye bana soruyor. Bıraktım onları öyle çıktım dışarı bi sigara yaktım. Ne yapacağız diye düşünüyorum. Aklıma hiç birşey gelmiyor çaresiz hissediyorum.. O gün öyle böyle bitti. Ertesi gün annemin akrabaları geldi oturmaya anneannem ağlıyor başımıza kaldı diye diye. öfkelendim ama sesimi çıkaramadım. Gidecek başka yer yoktu çünkü. Annemi aldım geline gittik. Yenge sen bi kahve yap dedim anneme iyi et biraz ben geliyorum iki saate. Çıktım ev aramaya başladım kiralık. En ucuzu mutfak dolabı dahi olmayan derme çatma bi gecekondu. Cebimdeki parayla eş değer fiyati. Tam sigara yaktım telefon geldi. Yengem arıyor. "Annen fenalık geçiriyor kızım koş gel." On dakikaya oraya nasıl gittim bilmiyorum. Gittiğimde gördüğüm manzara beni canlı canlı yaktı sanki. Annemin vücudu kasılmış ağzı yamulmus hareket edemiyor. Ambulansı aradım. Bindik gittik bi hastaneye. iğne yaptılar ona. Doktor sessizce yanıma geldi.
"Hastanın nesi oluyorsunuz?"
"Kızıyım. Buyrun? "
"Annenizin kullandığı her hangi bir ilaç var mı?"
"Ufak çaplı antidepresan kullanıyor. Problem nedir?"
"Açık konuşmayı deneyeceğim. Annenizin ruhsal durumu pek iyi gözükmüyor. Bu tip durumlar intiharla sonuçlanabiliyor. Ona yeni bir ilaç verip psikolojik tedavi alması için hastaneye yönlendireceğim. Bu süreçte yalnız kalmamasına ve ilaçları almasına dikkat edin. Gerçekten ciddi bir durum."
"Peki bu sinir atakları devam eder mi? ilaçları kullansa bile?"
"Sanmıyorum dozu yüksek tutacağız."
"Teşekkür ederim doktor bey."
"Ne demek geçmiş olsun."
Cevap vermedim. Her yerden sıkışmış hissettim. Annem bi yandan kardeşlerim bi yandan. Babam bizi bırakalı iki gün geçmiş üstelik bir kere bile aramamıştı. Annem o geceden sonra iki kere daha sinir krizi geçirdi. Uykusunda sayıklıyordu. Kendini kapatmış kimseyle konuşmuyordu. Ilaclar da onu biraz aptallaştırmıştı. Aradan bir hafta geçti annem biraz toparlandı anneannem bulduğu her fırsatta laf sokmaya devam etti. Sonra benim okumama taktı. " Çalışır para getirirsin bu eve öyle bedavadan yemek içmek yok." dedi. Sustum.
Bi gün annemler ev aramaya çıktı. Anneannem dellendi yine bağırıyor en son dayanamadım bir sınır krizi de ben geçirdim cam kapı ne varsa indirdim. Küfür kiyamet. Annemi aramış annem geldi sarıldı sakinleştirdi beni. En son dayanamadım babamı aradım.
"Nasılsın? "
"Iyiyim kızım sen?"
"iyi baba sağ ol."
"Sende görüşürüz." dedi ve kapattı.
Aradan iki gün geçti duştayım dedem aradı babamın babası yeni duymuş olanları gelin attım onu evden size ben bakarım dedi. Guvendik anneannem de olmuyordu artık çocukların da psikolojisi etkilenmeye başladı. Kalktık eve geri döndük. Iki gün sonra babam tekrar geldi. Bir ay içeride koltukta yattı. Kimse onunla konuşmadı. Bi sabah uyandım annem affetmis. Sustum hep olduğu gibi.
Aynı şeyler hala devam ediyor 25 Mart doğum günüydü. Annem süpriz parti hazırlamış. O akşam iki saat takılıp kariya gitti gecede eve gelmedi. Ertesi gün annem bildiği halde yine affetti. Biliyorum bizim için feda ediyor gururunu. Arkasında duran biri yok çünkü. En çok benim okumamı istiyor. kurtaracağım kendimi de onuda biliyor. O yüzden susuyor. Aynı evin içinde beş kişi üç maymun oynuyoruz.Yazdım işte babamı, özet geçtim.
Benim babam şöyle benim babam böyle diyen kızlara hep özendim. 19 yıllık hayatımda babam anca 19 kere okşamıştır başımı 19 kere aferin demiştir bana. Hep eksik kaldım. O yüzden evleneceğim adam babam gibi değil baba gibi olsun isterim...