Salak ve şaşkınca bakıyorken kafamı iki yana sallayıp kendimi toparladım. ''Neden sana güveneyim?''
Derin bir nefes alarak bakışlarını tavana yönlendirdi.
''Düşün... zaten yaralıydım...''Ses çıkarmadan dinlemeye devam ettim.
''Hapise girip çıktım...'' Gülümseyerek bana döndü. ''Sence başka biri olsa kurtarır mıydı?''
Bakışlarımı devirerek fısıltıyla ''Hayır...'' diye söylendim.
Bir süre sessizlik olmuştu.
Bu sessizliği bozan ise Spring'in bana seslenmesiydi. Gözlerimi yerden ayırıp yeniden ona baktım.
''Sen neden bana yardım ettin...?'' Şaşkın ve meraklı bir şekilde bana bakıyordu.
Yüzümde yine istemsiz bir gülümseme belirdi. ''Aslını sorarsan, bende senin için endişelenmiştim...''
Bunu dememle yüzünde bir kızarıklık oluşmuştu.
Şaşkınca ''Ciddi misin...?'' diye sormasına karşılık olumlu bir şekilde kafamı salladım.
''Teşekkür ederim...''
''Önemli değil... Ve Spring...''
''Evet...?''
Gülümsememi büyüttüm, ayağa kalkıp yatağın kenarına oturdum. ''Sana inanıyorum...'' diyerek yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Kızarmıştı ve şaşkınca bana bakıyordu.
Oydu. Karşımdaki ilk tanıştığımızda bana şaşkın ve utangaç gözlerle bakan Spring...
Şaşkın suratı hafiften gülümsemeye başlamıştı. Şu anda çok tatlı gözüküyordu...
Ama hala bana bunca şey yapmışken neden böyle düşündüğümü anlamıyorum...
''Spring...'' dedim sakince. ''Evet...?''
''Ben gitmeliyim, daha sonra yine gelirim...'' dediğimde olumlu bir şekilde kafasını salladı.
Çantamı aldım. Tam odadam çıkacakken ''Mangle...'' ona döndüm. ''Dikkatli ol...''
Gülümseyerek ''Tamam olurum...'' dedim ve odadan çıktım.* * *
Eve gittiğim gibi kendimi koltuğa attım. Çantamdan telefonumu çıkardım.
Telefonu açtığımda ekran resmi gözüme takılmıştı. Foxy ve ben...
Daha küçüktük... Lisenin ikinci yılıydı... Beden dersinde bileğimi burkmuş üzerine basamıyordum.
Foxy beni kucağında aldığında Bonnie gıcıklık olsun diye resmimizi çekmişti.
-FlashBack-
''Mangle di--'' Foxy sözünü biteremeden ben Chica ile çarpışmıştım. İkimizde yere çakıldığımızda Chica üzerime düşmüştü. ''Agh...'' acıyla inlerken hızlıca üstümden kalkmış ''Ay, Mangle şey, üzgünüm...'' demişti endişeyle. Kafamı kaldırıp ona baktığımda zordan gülümseyip ''Sorun d-değil'' demiştim.
Foxy hızla yanıma gelip beni yerden kaldırmaya çalışmıştı. Tabi ayağım çok fenaydı üstüne bile basamıyordum. ''Ah!'' Foxy ''Bu iş böyle olmayacak...'' diyerek beni kucağına almıştı. Kızarmıştım, hemde çok fena...
''Hey buraya baksanıza!'' diyen Bonnie'ye döndüğümüzde ikimizin fotoğrafını çekmişti.
Foxy ve ben aynı anda ''BONNİE!'' diye bağırmıştık. Yaptığı tek şey ise gülmek olmuştu. ''Ehehe...''-FlashBack End-
Gözlerimden yaş akmaya başladığında hızlıca doğrulup göz yaşlarımı sildim. Ağlama... neden ağlıyorum ki...? O beni... beni... Telefondaki resme tekrar baktım. ''Foxy...''
Kapının tıklanma sesini duyduğumda irkilip o tarafa baktım. Tekrar tıklandığında kalkıp kapıya yöneldim ve yavaşça açtım. ''Freddy...?'' dedim şaşkınca. Her zamanki soğuk kanlılığıyla
''Chica bize anlattı... Konuşmak ister misin?''
(bu kız manyakmı napıyo lan diye düşünmeyin amk. İnsan arkadaşıyladamı konuşmasın? gdfsdfj)
Kenara çekilip içeri girmesine izin verdikten sonra arkasından kapıyı kapattım.
Koltuğa oturduktan sonra bana baktı. ''İyi misin...?''
Yine mi aynı muhabbet... Hafiften gülümseyerek baktım. ''Evet iyiyim.''
Oda gülümseyerek baktı. ''İyi bari, senin için endişelenmiştik...''
Arkama yaslandım, hala aynı yalancı gülümsemeyle bakıyordum. ''Neden ki?'' diye sordum.
''Şey, yani partide olanlar...''
Doğrulup Freddy'e ciddi bir şekilde bakmaya başladım. ''Olmuş bitmiş. Artık kapatalım bu konuyu...''
dedikten sonra tekrar gülümsedim. ''İçecek bir şey ister misin?''
Başını olumlu bir şekilde salladığında ayağa kalktım. ''Hemen dönerim.'' diyerek mutfağa yöneldim.
İkimizede sıcak çikolata hazırlayıp geri geldim. Birini Freddy'e uzatıp koltuğa oturdum.
''Sağ ol...'' dediğinde ''Önemli değil...'' diyerek cevap verdim.
Sıcak çikolatalarımızı içerken sohbet ediyoduk. Freddy kendininkini bitirdiğinde yavaşça ayağa kalktı.
''İyi olmana sevindim. Ben gidiyorum.'' diğerek kapıya yöneldi. Arkasından gidip onu uğurladım.
Gittiğinde kapıyı kapatıp odama yöneldim. Şu lanet elbiseden kurtulup bir kenara fırlattım.
Banyoya gidip iç çamaşırlarımıda çıkardıktan sonra suyu ayarlayıp altına girdim.
Duvara yaslanıp saçlarımı arkaya attım. Foxy'nin benden ayrılması...
Spring'in değişmesi... Off, kafam çok karışık... Hepsinin tesadüf olma ihtimali var mı...?
Sevgilim... beni terk ediyor... Aynı gün eski sevgilimin değiştiğini öğreniyorum. Duştan çıkıp havluyu üzerime sardıktan sonra odama gidip saçlarımı kurutmaya başladım. Sonra ise kıyafetlerimi giyerek kendimi yatağa attım.
-3 Gün sonra-
Telefonumun çalmasıyla homurdanarak doğruldum. Tek elimle gözümü ovuştururken telefonu alıp açtım. ''Alo...?''
''Mangle, dışarı çıkıcaz gelir misin?'' Chica'ydı bu... Esneyip ''Tamam...'' diğer söylendim.
''Ay, uyandırdımmı yoksa...?'' Kıkırdadım. ''Sorun değil, birazdan senin evde olurum...''
''Ah, hayır gerek yok. Bonnie ve ben gelip seni alıcaz. Ordanda Freddy'i almaya gidicez.'' Gözümü ovuşturmayı bıraktım. ''Tamam, görüşürüz.''
''Görüşürüz!'' Dediğinde telefonu geri bırakıp yataktan kalktım. Gerinip üzerime giyecek bir şey aramaya başladım. Bu sırada yere düşen T-shirt'ü elime aldığımda donup kaldım.
Bu Foxy'nin geçen seneki doğum günümde aldığı T-shirt'dü...
Gördüğümde ne sevinmiştim...
Yatağıma oturup kafamı T-shirt'e gömerek ağlamaya başladım. Foxy... neden bıraktın beni...?
Neden gittin...? Ve en önemlisi, neden yaptın bunu...? Bir süre salak salak ağlamıştım.
Bu sırada telefonumun tekrar çalmasıyla irkilip telefonu elime aldım ve arayana baktım.
Bonnie'ydi. Telefonu açtım. ''Alo?''
''Mangle ben Chica ile kapının önündeyim. Geliyorsun dimi?''
İç çektim. ''Birazdan geliyorum bekleyin.''
''Tamam.'' dediğinde telefonu kapatıp yatağın ayak ucuna fırlattım.
Üzerime yırtık model ve dar paça olan pantolonumu, onun üzerine kısa kollu siyah bir T-shirt giydim.
Üzerimede koyu kırmızı ekose gömleğimi giydikten sonra makyajımı yapıp diğerlerinin yanına gittim.
Kötü gözükme, mutlu gözük... Gülümse.
Yaklaşıp camdan bak-- Amk bunlar yinemi öpüşüyordu?!
Camı tıklattığımda ikiside irkilerek bana baktı.
Bonnie camı açtığında alayla sırıttım ve biraz daha yaklaştım.
''Gençler ben sizi hep öpüşüyorken yakalarsam olmaz ama...''
Chica direk lafa girdi. ''Sende az daha geçikseydin...''
Arabanın arka kapısını açıp içeri atladım. ''Üzgünüm canım acele et diyen senin sevgilindi...''
Chica gözlerini kısıp Bonnie'ye baktığında. Bonnie korkarak biraz geriledi. ''Ne yaptım ki lan ben?!''
Onların bu hali tam filmlik sahneydi be... Keşke videoya çekseydim... kıkırdayarak ikisine baktım.
''Tamam ya tamam. Kimseye söylemem merak etmeyin.'' diyerek sırıttım.
Chica önüne dönüp elleriyle yüzünü kapattı. Arkama yaslanıp gülümsedim. ''Bu arada nereye gidiyoruz ?'' Bonnie arabayı çalıştırıyorken ''Önce Freddy ve Foxy'i al--'' durdu ve ''Mangle şey... Ben...'' diyerek bana döndü.
Bakışlarımı devirdim. ''Sorun değil, Freddy daha fazla beklemesin hadi...''
Bakışlarını devirerek tekrar önünde döndü ve arabayı çalıştırıp Freddy'nin evine doğru ilerlemeye başladı. Kolumu kapının kenarına koydum ve camdan dışarıyı seyretmeye başladım.
Freddy'ide aldıktan bir kaç dakika sonra iç çekip arkama yaslandım.
''Hala nereye gittiğimizi bilmiyorum...'' Freddy'nin ''Restoran...'' demesine karşılık nereye gittiğimizi öğrenme rahatlığıyla tekrar camdan dışarı baktım. Durduğumuzda tek tek arabadan indik ve restorana yöneldik. İçeri girdiğimizde bu tarafa bakan kişiyle göz göze geldiğimizde sinirle kaşlarımı çattım ve arkama baktım. ''Siz ciddi misiniz?!''
Üzgünce elimi tutup ''Mangle lütfen...'' diyen Chica'ya sinirle çıkıştım.
''Lütfen mi?! Ne lütfeni! Bitti diyorum lan bitti!'' Elimi çekip hızlı bir şekilde oradan uzaklaştım.
Chica, en azından sen beni anlarsın diye düşünmüştüm... Durup sırtımı duvara yasladım ve göz yaşlarımı sildim. ''Napıcam şimdi...?'' İç çektim. Spring... Evet şu durumda yapabilceğim başka bir şey yoktu. Arkama baktığımda bu tarafa gelen Chica'yı gördüm.
Bakışlarımı devirip yoldan geçen taksiye bindim ve hastaneye gittim. Göz yaşlarıma hakim olamadan Spring'in bulunduğu odaya girdim. Solgun gözlerle elindeki kitabı okuyordu.
''Spring...'' dediğim an bana döndü. ''İyi mi--'' sözünü tamamlayamadan yanına gidip sarıldım.
Bir süre durup oda sarıldığında kafamı ona gömdüm. ''Sakin ol...'' Saçlarımı okşaması ve sözleri rahatlatıyordu. Kısa süreye geri çekilip yatağın kenarına oturdum ve göz yaşlarımı sildim.
Elimi tutup bana baktı. ''İyi misin...?'' Olumlu bir şekilde kafamı salladım ve derin bir nefes alıp verdim. ''Berbat bir hayatım var...'' diye geçirdim. ''Anlatıcak mısın...?'' dediğinde tekrar kafamı salladım ve söze başladım.
Vee... bitti qwq İyisiniz gene qwq Askıyada alamıyorum kitabı qwq
Neyse... Vote atmayı ve yorumlamayı unutmayın.