"Niall bana cevap ver!"
Niall tepki vermeyince onu kar üzerinde biraz daha sürükledim.Onca karın altından onu çıkartabilmek tüm gücümü almıştı ve şimdi Niall'ı nasıl eve götüreceğimi düşünüyordum.
Montumu hızla çıkartıp omzuna geçirdim. "Niall,lütfen kalk!Seni tek başıma eve götüremem.Bana yardım etmelisin."
"Niall,uyan!" diye bağırdım ve omuzlarını tutup sarsmaya başladım.Hıçkırıklar ardı ardına boğazıma dizildi,onu kucağıma çektim.Başını göğsüme yaslamış,ellerimi kolları üzerinde hareket ettirerek onu ısıtmaya çalışıyordum.
Sinir krizi geçirmek üzereydim. "Lütfen." diye sayıkladım gözyaşları yüzümü istila ederken.
Niall,sanki gittikçe ağırlaşıyor gibiydi.İyice kendinden geçtiğini düşünerek paniğe kapıldım. "Niall,uyuma!" diye bağırdım.Bir yandan ceketin fermuarıyla cebelleşirken bir yandan da saçma vaatlerle onu kendine getirmeye çalışıyordum. "Eve gidip birlikte yatarız.Hatta şöminenin önünde sevişiriz.Bu hoşuna gider değil mi?Seni ısıtırız.Bir yolunu bulurum ve-Tanrı aşkına birşeyler söyle Niall!"
Niall'ın gözleri kıpırdanır gibi oldu ve parlak mavi ışıklar,birkaç saniye boyunca gözüküp tekrar yok oldular.Alt dudağımı ısırıp telaşla ne yapacağıma odaklanmaya çalıştım.Gözlerimi yumup sert bir tokadı yüzüne yapıştırdım.
Göz kapakları yavaşça kıpırdanırken,parmakları hareket etti.Onu canlandıracak birşeyler söylemeliydim.
"Niall,eğer bana yardım etmezsen burada seninle birlikte öleceğim.Bunun olmasını ister misin?Lütfen beni ölüme terketme."
Niall'ın kolları güçsüzce kıpırdandı.Var olan son gücüyle ayağa kalkmaya çalışıyordu."Evet,Niall.Beni yalnız bırakma.Sakın terketme.Bana söz verdin unuttun mu?Sana başka bir şans daha vermeyeceğim." dedim nefes nefese elinden tutarak. "Bu senin son şansın."
Niall'ın hareketleri dengesiz ve güçsüzdü.Ama yinede titreyen bacaklarının üzerinde durmayı başarmıştı.Kolunu omzuma yerleştirerek olabildiğinde destek vermeye çalıştım.Yürüyüş boyunca sayamadığım kadar çok tökezledi fakat eve yaklaşmıştık.Kuvvetim el verdiğince onu yarı taşıyıp-yarı sürükleyerek kulübeye soktum.
"Hala titriyorsun." dedim onu koltuğa yatırırken."Titremek iyidir.Vücut ısısının hala tehlikeye düşmediğini gösterir.Titremeye çalış tamam mı?"
Uzanıp buz tutmuş tişörtünü çıkarttım.Kaslı omuzları titreyerek bana yardımcı oldu.
"Seni küvete taşımamız gerek." dedim kollarını kavrayarak.Tekrardan harekete geçmesini sağlamak için birşeyler düşündüm. "Bana biraz daha yardımcı olur musun?Sıcak suya ihtiyacım var ve çok üşüdüm."
Gözlerini biraz aralayarak kıpırdandı.Bundan faydalanıp, onu küvete doğru götürdüm ve zorlukla içine yatırdım.Soğuk suyu sonuna kadar açarak küveti doldurmaya başladım.
Soğuktan morarmaya başlamış parmak eklemlerini elime alıp ısıtmaya çalıştım. "Soğuk su için üzgünüm ama donma tehlikesi geçirdiğin için seni yavaşça ısıtmamız gerek.Yoksa tüm vücudun şişebilir.Bunu biliyor muydun?Uyuma!" Ellerimi alnına götürüp saçlarını geriye ittim.Soğuk su yavaşça vücuduna nüfuz ettiği süre boyunca adeleli bedeni sürekli ürperiyor ve titriyordu.
"Vücudunun şişmesini istemezsin öyle değil mi?Benim sosisli kostümü giymiş halime dönmek çokta hoş olmazdı." dedim ellerini dudaklarıma götürüp sıcak nefesler üfleyerek. "Bu güzel vücuda yazık olurdu.Çok güzel bir fiziğin olduğunu söylemiş miydim?Niall,lütfen uyumamaya çalış,lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Christmas Blue
FanfictionNiall Horan yürüyen bir sosisli ile tanıştığında deli gibi sarhoştu. Valerie Groff yılbaşı arifesinde aptal bir kostüm içinde sosisli sattığı için sinirliydi. İkisi bir barın arka bahçesinde mahsur kaldılar. *maniler, aptal diyaloglar ve birazda öks...