İlk Teklif

10 0 0
                                        

"Benimle bir şeyler içer misin?☺"
Ve malesef ki hayal ettiğim kısaca düşündüğüm şey değildi. Ama daha ilk günden tabiki bana teklif edecek hali yoktu. Kendime kızarken Can'ın karşımda cevap beklediğini fark ettim. Ve iki üç dakikadır cevap vermediğimi anlayınca utanarak:
"Tabi gelirim.😅"
Mutlu olmuştu. Ve bu beni de mutlu etmişti. Zil çaldı ve sınıfa gittik.
Derslerde diğer hocalarla tanıştık. Hepsi çok tatlı insanlardı. Uzun bir süre sonra evlerimize gitmemizi belirten zil sesi geldi. Okul kapısından çıkıyordum ki Mete'nin sesini duydum:
"Berfin bekle beni."
Şaşırmıştım. Sonuçta o çocuğu hiç tanımıyordum. Ama nezaketen bekledim. Koşarak yanıma geldi.
"Birşey mi oldu mete?"
Meraklanmıştım.
"Bu gün birlikte bir şeyler içelim mi diyecektim."
Rahatlamışa benziyordu. Ama ben pek öyle deildim. Çünkü Can ile beraber gideceğimizi söylemek onu kırabilirdi. Ben de:
"Bu gün olmaz çünkü annem ile gezeceğiz. Başka gün olabilir mi?"
Dedim. Beni şaşırtan daha ilk günden bir kişinin bile deil iki kişinin benimle bir yerlerde birşeyler içmek istemesiydi. Tamam uzun kahve rengi  saçlarım  var, fiziğim orta derece, derslerim güzel ama ilk günden böyle olması garipti. Mete biraz ülülmüştü ama gözlerinde bir umut ışığı yanıp sönüyordu.
"Peki o zaman yarın görürüz."
dedi ve arkadaşlarının yanına gitti. Bende servis durağına gittim ve beklemeye başladım. Beş dakika sonra sonra servis gelmişti. Servisçimiz çok iyi adamdı. Adı Rızaymış. Servise bindiğimde bana :
"Kızım adın ne?" Dedi
"Berfin" dedim.
"Yeni mi geldin?"
"Evet yeni geldim."
"Arkadaşlar bakın bu arkadaşımız yeni gelmiş. Adı Berfin. Bir hoşgeldin diyin arkadaşınıza."
"Hoşgeldin Berfin."
Burada Ankara'ya karşın daha sıcak bir karşılama vardı. Ve çokta mutlu olmuştum ama yinede insanları tanımadan yorum yapmak istemiyordum. Güzel bir yer bulup oturdum. Arka tarafta kimsenin olmadığı bir yerdi. Servis çalıştı eve doğru yola çıktık. Eve vardım ve annem beni kapıda karşıladı. Sonuçta ilk gün merak etmişti kadıncağız.
"Eeee ilk günün nasıldı?"
"Güzeldi"
"Arkadaşların nasıl?"
"Çok iyiler"
Çantamı odama koyup kanepe oturmuştum ki annemin sorularına cevap vermek beni yoruyordu.
"Peki servis şoförü nasıl?"
"O da çok iyi ve sıcak kanlı bir insan"
"Öğretmenlerin nasıl?"
"Ay anne! Hiçbir sorun yok. Herkez çok iyi. No problem."
"Sende Berfin. Sadece ilk günün olduğundan sordum. Hem ne bu tripler ergenlikten çıkış yolunda değil misin sen?"
"Anne sen ve şu esprilerin. Bayılıyorum size."
"Aç mısın?"
"Hemde nasıl!"
Gerçekten acıktığımı fark etmiştim. Ve canım öyle bir patates istemişti ki.
"Anne patates kızartsanaa !"
"Tamam hemen yapıyorum tatlı kızım benim."
Annemi çok seviyorum ya.  Ne kadar atışsakda sonu tatlıya bağlanıyor. Ben koltuktan mutfak masasına geçmiş sabırla patatesimi beklerken telefonum titredi. Çıkarıp baktığımda bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti. Mesajda:
"Berfin ben Can. Bu gün bir yerlere gidecektik. Eğer istersen saat 5 gibi alabilirim seni. Gideceğimiz kafe Buca'da haberin olsun."
Yazıyordu. Birincisi benim numaramı nerden buldu? İkincisi beni almak mı daha evimi bilmiyor. Ve evimin yerini kimsenin bilmesini istemem. Üçüncüsü ben bu gün çıkacağımı unutmuştum. Saatime baktım ve acı gerçekle karşılaştım. Saat beş buçuktu. Anneme daha söylememiştim.
"Annee sana bir şey sorsam?"
"Tabiki canım kızım."
"Anne vu gün bir arkadaşım beni bildiği bir kafeye davet etti. Gidebilir miyim?"
Annem biraz kuşkulanmışa benziyordu:
"Hangi arkadaş? Hangi kafe? Bu kafe nerede? Ve saat kaçta?"
Annem beni soru yağmuruna tutarken derin bir nefes alarak hepsini cevapladım.
"Adı Can. Kafe Buca'da. Yarım saat sonra gideceğim tabi izin verirsen. Ayrıca çocuk ben seni alabilirim dedi ama ben kendim taksiyle gitmek istiyorum."
"Bak burada yenisin. Fazla kimseyi tanımıyorsun. Çocuğu bile tanımıyorsun ya iyi biri değilse ne yapacaksın? Şimdi sana izin veriyorum ama arkadaş edinebilmen için. Saat altıda evde ol."
Biraz az bir zamandı ama annem haklıydı. Bu yüzden hiçbirşey dmedim.
"Canım annem. Çoook teşekkürler."
"Peki Buca da nerede?"
"Onu mesajla konuşacağız."
"Ya patatesin?"
"Dolaba koy sonra yerim."
"Peki hadi git hazırlan."
Ben koşarak odama gittim. Saatime baktım. Aman Allahım saat 17.40 dı. Hemen gardırobumu açtım ve abartı olmasın diye altıma yırtık bir pantolon üstüme ise kırmızı bir kazak giydim. Altıma kırmızı beyaz karışımı renkleri olan bir Converse giydim. Sağ kulağıma uzun tüy şeklinde bir küpe taktım diğerine ise sadece tek bir taş bulunan küpelerden taktım. Makyajımıda yapınca hazırdım. Saate baktım. Saat 17.55 di. Koşar adımlarla çantamı alıp (Michel Corse) annemin yanına gittim.
"Nasıl olmuşum?"
"Müthişsin"
"Ben çıktım" diyerek kapıya yöneldim ama yine öğüt yağmuruna tutuldum.
"Kendine dikkat et. Geç kalma. Bir şey olursa ara......."
"Tamam anne. Hadi görüşürüz."
Saatime tekrar baktım ve saat tam beşti. Ohh ne rahatlamıştım. Şimdi yapmam gereken Can'a mesaj yazmaktı.
"Can ben ..... duraktayım beni alabilir misin?" Cevap gecikmedi
"5 dakikaya ordayım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 11, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MavişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin