1- yıldırımların canımı yakıyor

1.1K 119 310
                                    

part 1/2

"Hayır."

Louis anlatımının sonunda Zayn'den aldığı kocaman bir 'Hayır' cevabıyla omuzlarını düşürdü.

Dün bir anlaşma yapmışlardı ve Zayn ona uymuyordu. Louis'nin istediği sadece onunla dolu dolu 24 saat geçirmekti. Kendi zevkine, kendi isteğine göre.

"Oyun bozanlık yapıyorsun." dedi ellerini ceplerine sokarken. "Şuan 24 saatim başladı ve sen hâlâ-"

Parmaklarını onun ağzındaki sigaraya uzatıp küçük bir darbeyle yere düşmesini sağladı.

"İsteklerimin dışına çıkıyorsun." Zayn yerdeki sigarasına bakarken cümlesini devam ettirdi.

Yerde ki sigarasına garip bakışlar atan Zayn'e göz devirirken elini onun çenesine atıp kafasını kendisine çevirdi. Ona kafasını eğip tatlı olduğunu düşündüğü bakışları atarken Zayn bir süre büzdüğü dudaklarında gözlerini gezdirip tekrar mavi gözlere baktı.

"Seninle lunaparka gelmemi istiyorsun?" Louis büyük bir hevesle başını salladı.

"Ve sana pamuk şeker almamı istiyorsun?" Mavi gözler kırpışıp tekrar onu onayladığında Zayn olumsuz anlamda başını salladı.

"Ah! Hadi ama!" Louis, sinirle bağırdığında Zayn onu takmayıp cebinde son bir tane kalan sigarasını dudaklarının arasına alıp bacaklarını insanların karınca gibi gözüktüğü yükseklikteki binadan aşağıya sarkıttı.

Burası onun için bir evdi.

İnsanlardan uzakta.

Seslerden uzakta.

Sadece kendisi vardı.

Bir dakika...

Arkasında sitem eden kısa boylu çocukta nereden çıktı?

Flashback

Nefese nefese koşuşturmanın ardından kendini binanın çatısına attı. Gözlerini etrafta taradı ve  metal masayı gözüne kestirdiğinde, hızlı adımlarla masanın bulduğu yere gidip onu çatının kapısına doğru sürükledi.

Aldığı uyuşturucunun etkisiyle mayışırken yere oturup kafasını masanın sert metaline yasladı. Derin nefesler alıp verirken kafasını gökyüzüne çevirdi. Gri bulutların çerçevelediği mavilik karamsar bir hava yaratıyordu. Kanında dolaşan zehir beynini uyuştururken gülümsemeye başladı.

"Gökyüzü bence sende bir insansın?" dedi işaret parmağını gökyüzüne doğru sallarken. "Bir güneşli oluyorsun, bir yağmurlu arada seni üzen birileri var sanki."

Dediklerinden sonra yüksek sesli bir kahkaha attığında kendi kulakları çınlamış, rahatsız edici his suratının buruşturmasına neden oldu.

"Neden yağmurlarınla kendini boğmuyorsun?" Kafası yavaş yavaş yerine gelirken gözlerinin dolduğunu hissediyordu.

"Mesela!" Ayağa kalkarken devam etti. "Ben kendi göz yaşlarımla kendimi boğmak isterdim."

Sesi sonlara doğru kısılırken binadan aşağıya karıncadan ufak gözüken insanlara baktı. Yanaklarında topladığı tükürüğünü sesli bir biçimde aşağıya doğru atarken ellerini saçlarının arasından geçirdi. Ellerinden destek alarak duvara çıkacakken arkasında duyduğu sesle kafasını kapıya doğru çevirdi.

Kızarık mavi gözlerle karşılaştığında bedenini ona doğru çevirdi. Üstünde uzun gri kazağı altında bacaklarına yapışan siyah pantalon giyen kendinden birkaç santim kısa genci süzmeyi bırakıp tekrar kendisine annesini öldürmüş gibi bakan mavi gözlerine baktı.

48 hoursHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin