Siyahın beyaza karıştığı kare
Multimedia defne atalayGözlerini izlemek denizi izlemekten daha çok huzur verdi bana.
Beklenti ile gözlerime bakarken gözlerimi kaçırdım.
"Anlatsamda anlamazsın "
Yerimden kalkıp park yerine doğru yürüdüm. Arabamı görünce elimi ceplerime attım ama anahtar yoktu. Bir bu eksikti.Oturduğum bankta düşürmüşümdür diye banka gitmek için arkamı döndüğümde karanlığın hapsettiği gözler gözlerime değdi.
"Sanırım bunları arıyorsun" göz teması kurmamaya özen göstererek anahtarları aldım.
"Teşekkür ederim "
Arabaya binip tek hamlede park alanından çıktım. Gaza bastığım gibi son hız eve sürdüm. Eğer o gözlere baksaydım takılı kalacağımı biliyordum.Odama girdiğimde direk banyonun yolunu tuttum. Kısa bir duş nihayet kendime gelmemi sağlamıştı. Pijamalarımı giyip kendimi yatağa attım. Bugün kendimi fazla yorduğumdan uyumam zor olmamıştı.
alarmın sesi ile gözlerimi açtım. Alarmı kapatıp yatakta doğrulmaya çalıştım. Aklıma bugünkü toplantılar gelince yataktan fırlayıp direk duşa girdim. Duştan sonra altıma siyah kumaş pantolon üstüme de beyaz büstiyer. Ayakkabı olarak da siyah stiletto uyumlu olmuştu. Kısa makyajın ardından kahvaltı yapmadan şirkete doğru yol aldım.
Ah istanbul trafiği saolsun yarım saattir yoldayım. Sıkıntıdan şarkı açtım. Sia' nın yeni çıkan albümü cheap thrills'e eşlik etmeye başladım. Trafik yavaş yavaş ilerlemeye başladığında camı açtım. Genellikle araba egzozu ve sigara kokan bu havada camı açmamı çok mantıksız buldum. Yüzümü buruşturup camı kapatıyordum ki çoğu insanın benim arabamı beğeniyle süzdüğünü gördüm. Hafif gülümseyip camı kapattım.
Nihayet şirkete vardığımda kapımı açtıkları gibi kendimi dışarı attım. Şimdiden dosyalarla etrafım sarılmıştı. Herkese ayrı cevap vermeye çalışıyordum ki asansör geldi. Tam kurtuldum derken onlarda benimle asansöre binince şaşkınca gözlerimi üzerlerinde gezdirdim ama onlar hala konuşuyorlardı. Onlar demem çoğunun kim olduğunu ve ne anlattığını bilmememden kaynaklanıyor olabilir.
Hepsini sekreterime yönlendirip odama girdim. Hiç'de özlememişim odamı. İlerleyip koltuğuma oturduğumda masamdaki ailecek çekindiğimiz fotoğraf karesini gördüm. Daha dün bu oda babamındı, ne zaman benim olmuştu. Kapım tıktıklandığında
"Gel" komutunu verip gözlerimi çerçeveden çektim.
Sekreterim aysun içeri girdiğinde kilo alışı dikkatimi çekmişti. Aysunu sadece babamı görmeye geldiğim zamanlar görüyordum ama bu kadar da kilolu değildi."Efendim 30 dakika sonra toplantınız başlıyor. Şu dosyaları imzalamanız gerekiyor. "
Uzattığı dosyaları inceleyip imzaladım. Yüzüme tebessümle bakıp
"Efendim misafirleriniz geldiginde haber veririm."Kafa sallayıp onayladım. Odadan çıktığında ayağa kalkıp cama doğru ilerledim. Havanın güneşli olmasına rağmen egzoz dumanları havayı kendine hapsetmişti. Sesli bir nefes verdim. Masanın üzerindeki suya uzanıp bir yudum içtim. Tek başıma gireceğim ilk toplantıma 10 dakika kalmıştı. Miğdeme anlam veremediğim kramplar girince Şaşırdım,heralde strestendi.
Blood lineage şirketinden gelen misafirlerimiz geldiğinde odama davet ettim. Babamın yakın arkadaşı olan mustafa abi beni yalnız bırakmak istemediğinden toplantıya o'da girecekti. Birer kahve söylediğimde gelenleri süzme fırsatı bulmuştum. Dışarıda kalabalık görünüyorlardı ama şu an odamda 3 kişi vardı. Dışardakilerin çoğunun koruma olduğunu anlamamak aptallık olurdu zaten.
Kısa hoşbeşin ardından toplantı salonuna geçtik. Şirketimiz giyim üzerine olduğundan yeni koleksiyon satın almıştık ve bu anlaşma bize fazlasıyla iyi gelecekti. 1 saatlik toplantının ardından gelenleri geçirirken mert geldi. Elini belime sarıp tokalaştığım john bey ile tokalaşıp ciddi bir şekilde nişanlım olduğunu ve geldikleri için minnettar olduğunu belirtti.