fourteen:: i thought you would not come but you came

2.4K 233 101
                                    

Magnus is nervous
Alec is reckless one.





"Gelmene sevindim"

Düşünceli ve bir o kadar da gergin görünen büyücü, kapıdan giren -belki bu uzun ömrü boyunca en çok istediği şey olan- gölge avcısını görünce kalbinin olduğundan daha hızlı attığını hissetti. Ona buruk bir şekilde gülümsemişti.
Alec, sadece derin bir nefes verip ona başını hafifçe sallamakla yetindi.
Magnus'un gerginliği Alec odaya girdiğinde daha çok artmıştı.Magnus tabi ki Alec'i gördüğünde heyecanlanıyordu. Onu her gördüğün çok mutlu oluyordu. Ama daha önce, sanki bu yaşadığı ilk ilişkiymiş gibi, kalbi olduğundan bu denli hızlı atmamıştı. Bu sefer ki farklıydı. Bunun nedeni gerginliğiyle aynı nedendi.

"Alec ben...aa.. seni çağırdım çünki sana sinirli olmadığımı anlamanı istedim. Mesajlaşırken bu anlaşılmıyor ve aramızın gerilmesini istemiyorum"

Alec, Magnus'a doğru yürüp önünde ki koltuğa oturdu. Bu eve daha önce de defalarca gelmişti. Alec başını kaldırıp direk olarak ona baktığında Magnus devam etmeyip yutkunmakla yetindi.

"Emin misin ? Yani hiç sinirlenmedin mi ?"

Magnus, ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. Ve bu sefer derin nefes verme sırası ondandıydı.

"Belki biraz. Biraz gerginim"

Gölge avcısı çocuk başını bilmiş bir şekilde sallayıp belli belirsiz gülümseyerek ona baktığında Magnus gerçekten de onda melek kanı olduğuna inandı.

"Evet, demek ki bu mesajlaşırken de anlaşılabiliyormuş"

Büyücü buna ne cevap vereceğini bilemedi.Burdan belki de Alec buraya gelmek istemediğini çıkartabilirdi. Ama şimdi öyle olup olmadığıyla ilgilenmiyordu. Hemen yapmak istediği konuşmayı yapmalıydı.

"Demek istediğim şey şu ki Alec. Bu.. aramızda ki şey...kısa bir zamandır var ve senin bundan önce Jace'e aşık olduğunu biliyorum. Ilk zamanlar ikinizle de tanıştığımda bunu anlamıştım. Ve sonra bilmiyorum. Sence bu senin için baş döndürücü olmadı mı ? Bir an da olandan vazgeçip bambaşka bir şey ilişkiye başlamak..."

Alec, duyduklarına karşı şaşırmış gibi görünmedi. Aslında konunun buraya geleceğini telefonda da anlamıştı. Sadece bir ümit konu açılmadan kapanabileceğini düşünmüştü.
Şimdiyse o konuşmayı yapıyorlardı ve Alec ne derse Magnus'u kendine inandırabileceğini bilmiyordu. Sadece deneyebilirdi.

"Kaygılandığın şeyi anlıyorum..Aslında bana bunu sormakta haklısında ama bunu ; Ben mi yoksa Jace mi diyerek yapamassın.."

Magnus, kendi sorduğu şeyi sesli duyunca ne kadar da saçma olduğunu anladı. Bu gerçekten de "yaşadığı ilk ilişkiymiş gibi" davranıştı. Ama ne yapabilirdi ki ? Alec'i kaybetmek istemiyordu.

"Haklısın"

Alec'i kaybedemezdi.

"Ve söylediğin şey için açıklama yapmam,itiraf etmem gerekirse...bu başlarda gerçekten baş döndürücüydü, Magnus. Tüm hissettiğim şeyler...sonrasında seninle tanışmam...hepsi kendimi sorgulamamı ve bana sorduğun şeyi düşünmeme neden olmuştu. Bunun üstüne birde evleniyordum. Kafam karışmıştı. Gerçekten ne hissettiğimi anlayamıyordum. Kararsızdım. Hatta bu kararsızlığım o gün... düğün gününden önce seninle son kez konuştuğumuz ana kadar devam etti...biliyorsun çokta iyi bir konuşma değildi.."

Magnus, hafifçe başını salladı. Alec'in söylediklerini hiç nefes almadan dinlemişti. Nefes almayı unutmuştu. Söyleyecekleri şeyler onun için herşeyi belirleyecekti.

"Ve sonrasında burdan çıktıktan sonra kendimi hissettiğim kararsızlıktan çok daha kötü hissettim. Bunun düzelemeyeceğini düşünüyordum. Ve sonra düğün günü kapıdan girdiğinde senin gördüm...
Gelmeyeceğini düşünmüştüm ama sen ordaydın."

Alec, ayağa kalkıp Magnus'un tam karşısında durdu. Ilk defa içinden geçenleri ve yaşadıklarını bu kadar net açıklıyordu. Ilk defa karşısında ki kişiye karşı tamamen saydamdı.

"Işte bu bahsettiğin baş dönmesi, yani ; Jace'e ve sana karşı hissettiklerim hakkın da ki kararsızlığım o an son buldu. O zaman sadece sen vardın. Ve şuanda da sadece sen varsın."

Magnus, içinde ki gülümseme hissine engel olamayıp gülümsedi. Ve Alec devam ederken onu dinledi. Alec kendini o kadar çok ona açmıştı ki bütün gece onu dinleyebilirdi.

"Artık bunun için endişelenip bana böyle bir şey sormana gerek yok. Sana karşı hissettiklerim hakkında netim."

Magnus, gözleri Alec'ten ayırıp bir kaç adım attı ve yüzünden gitmesine engel olmadığı gülümsesinin görünmemesini sağlamak için camdan dışarı doğru baktı. Şimdi neredeyse bir kuş kadar hafif hissediyordu.

"Magnus, yoksa ağlıyor musun ?"

Magnus tekrar ona baktığında yüzünde kendisinin ki gibi bir sırıtma oldugunu gördü.

"Hayır, ama eğer açıklamanın beni etkileyip etkilemediğini soruyorsan, Alexander. Kesinlikle şuan daha rahatlamış ve mutlu olamazdım."

Alec, gülümsemeyip ona bakmaya devam ederken Magnus elinde iki bardak içkiysiyle birlikte tekrar yanına gelmişti. Bardaklardan birini Alec'e uzatırken konuştu.

"Ve, 'Seni dinlemek çok güzel' "

" 'Sabaha kadar seni dinleyebilirim' "

.
.

Evett arkadaşlar buda böyle bir bölüm. Ben dizide de böyle bir sahne olsun istiyordum. Çünkü Jalec'ken çok hızlı Malec'e döndü dizi. Yani olaylar hızlı gelişti. Bu yüzden hiç değilse herkesin ne hissettiğinden emin olması ve Magnus'un da bunu bilmesi gerekiyor. Bence onu burda yapmak istedim. Umarım beğenmişsinizdir. Yorum yapmayı unutmayın. Yorumlarınız benim için çok önemli. ♡

Magical Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin