hi. kentler. gibi. terkedilmemiş. büyülü. bir. görünümde. olan. bena-
res. kutsal. su. diye. anılan, ganj. nehriyle. adeta. bütüenleşmiş. hindistan, da. ve. dünyanın. dô
rt bir. yanında. yaşayan. hindu. ve. budistler , akın. akın buraya. geliyorlar. kenttin kıyısından. akıp. giden. ganj. nehri girerek. orada dua. etmek. inanmiş. insanları, hacılık düzeyine eriştiriyor. Benares. sokakları, değişik ülkeler- den. gelme, renkleri, soyları, dilleri. değişik. insanlarla. dolup taşı- yor. çünkü buraya. sadece. hacılık. savabını. kazanmak. isyen. dindarlarla gelmiyor. kentin. büyüsüyle sarılıp. sarmalanmak. için. yollara dökülen. gezginler. de. akın ediyor. ben de. işte ogezgin- lerden biriyim. hindistan 'ı, işinin ustası bir rehberle geziyoruz. Benares 'e, varışımızın. ertesi günü, akşam. yemeğinden sonra rehber, erken yatmamızı öneriyor. sabaha. karşı uyandırılacağımızı söylüyor. gezi. sürecinde, uzak yerlere gidileceğı zaman, bu tür. erken uyandırmalar yapılıyor Ama, biz uzak bir yere. gitmeceğiz. Benares 'in içinde ancak. masallarda ya da filmlerde yaşanabi-
len. bir geziye çıkacağız. erkenden. yatıyorum. çünkü, sabaha karşı çıkılacak olan. gezinin çok yorucu. olduğunu. öğrendim Ama. heycandan uy. ku. tutmuyor. Geç. saatlere. kadar. türlü düşler. kuruyorum. bir
aralık dalmış. olacağım ki, telefonun. ziliyle yataktan. fırlıyorum. perdeyi aralayıp. dışarıya. bakıyotum. kent, karanlıkta daha. bir.gizemli görünüme bürünmüş Ancak kentin. bu görünümene dalarak. düş. kurmaya zaman yok hemen hazırlanmaya girişi- yorum
Rehberimiz, uzun kollu ve. uzun etekli giysiler önerdi. Ayrı-
ca. yanımıza, başörtüsü, havadaki mikropları. süzmeye yarayan. maske, eldiven, ilaca. batırılmış. ıslak mendil almamızı istedi. za. ten, hindistan 'a. gelmeden. aşı. olmuş. gerekli ilaçlarla maske ve. hava öylesine sıcak ki. üstelik nemden. yapış yapış. adeta. üstümüze. sıvaşıyor. ince basmadan. yapılma, uzun bir. giysiye. büründüm. sağlık gereçleriyle başörtümü, eldivenlerimi. çanta- ma yerleştirdim. sabırsızlık içnde. odadan çıktım Gezi. tutkunu. katıldım Rehber bizi, derme. çatma bir. minibüse. doldurdu. hep. bitlikte yola çıktık. sessiz ve karanlık sokaklarda, bir. süre ilerledikten sonra. kent. merkezine. ulaştık Otelimiz. merkezden biraz. uzakta oldu. ğundan, çevre. tenhaydı. Ancak merkeze varınca, mahşer yeri-
ne. düşmüş gibi olduk.
minibüs kalabalığa fazla dalmadan, bizleri bir. kenarda bı- raktı. çek çek. arabasını andıran tukkuk ların sürücüleri, bir. anda çevremize üşüştülerbüyülü şafak alacası içinde yol alan,
bunca kalabalığa kar-
şın, kutsal cadde, öylesine. sessizdi ki!··· kalabalığa. oluşturan in-
sanlar dindar budist ve hindulardı çoğunluğu yalınayatı. er-
keklerin saçları. dibinden kazınmıştı. insanlar, gizemli bir sessizlik içinde Ganj'a doğru. yol alıyordu. Dindarlar güneş doğmadan Ganj'a ulaşmak zorundaydılar kıyıdaki setlerin önünden nehre gireceklerdi. güneşin ilk ışıkla-
rına. karşı dualar ederek, kutsanıp günahlarından arınmaya çalı-
şacaklardı. bunları bize rehberimiz anlatmıtı Ancak ganj kıyısına va-
rınca, karşılaşacağımız ürkü verici. durumlardan, hiç söz. etme-
mişti belki yaşam boyu bir daha. göremeyeceğimiz. böylesine. çarpıcı bir ortama birdenbire düşüvermemizi. uygun bulmuştu
hazırlıklı olursak coşkumuzun köreleceğini, gördüklerimizden. yeterince etkilenmeyeceğimizi düşünmüştü. sonunda benare'sin, ganj kıyısındaki en kutsal yöresine ulaştık. Rehber binbir zorlukla ; bizleri peşine takarak tapınağın önünden uzaklaştırdı kıyıda, insan yoğunluğunun daha az. ol-
duğu yörelere götürdüsizin. kandilleriniz. de. o. ışıkların. arasına. karışacak. dilekleri. niz.
bu. ışıklarla. tanrı' ya. ulaşacak. gerçekten. ölgün. ışıklı. kandiller,gökteki. yıldızlar. gibi. bizlere. göz.
kırbarak. nehrin. akış. yönünde. uzaklaşıp. gidiyorlardı. tekne. hareket edince. ben. de. kandilimi. suya. bıraktım. bir. süre. onun. akıntıya.kapılarak. uzaklaşmasını. gözledim. sonra. bakışla. rımla. çevreyi. taramaya. giriştim. işte. o zaman. ilk dehşeti. yaşadım. ganj kıyısında ölü yakma. setleri. bulunğunu. rehberimiz. söylemişti. ama. bir denbire. odun. yığınları. üzerinde
duman. dumana. yanmakta. olan. ceset. lerle. karşılaşacağımızı. belirtmemişti. doğrusu. öyle. bir. ürküye. kapıldım. ki! Rehber. resim. çekmememiz. hatta sürekli o yana
bakmamamız. konusunda. bizi uyardı ölü. sahiplerinin. bizlere. kötüdavranabileceğini. söyledi. herkez. edetine. töresine. inancına. saygı. göstermenin. gerekliliğine. yürekten
inanıyordum. ama ölü yakma. setlerini. başörtümün. arasından. dikizlemekten. de. kendimi. alamıyordum. bakışlarım. mıknatıs
etkisinde. kalmış gibi