Hava soğuk buz gibi.
Sabah 06:00 sularında uyandım. Eski bavulumu koymuş olduğum yıpranmış dolabımın üstünden alarak içine kıyafetlerimi dizmeye başladım. Dışarı çıktım dışardaki soğuğu iliklerime kadar hissetmiştim.
Elimi havaya kaldırarak;
"Taksi" diye bağırdım yorgun ve uykulu sesimle.
Şoförün arabadan inip bavulumu bagaja yerleştirişini izledim. Taksiye bindiğimde gideceğim havalimanının ismini verdim. Bir buçuk saatlik yolun ardından taksicinin sesiyle irkildim.
"Beyfendi geldik"
Taksiciye teşekkür ettikten sonra tutan tutarı ödeyip bagajı açmasını istedim. Bagajı açtıktan sonra eskimiş kenarı yırtık bavulumu sağ elime alıp sürüklemeye başladım. Siyah botlarımla yere sert bir şekilde vurarak yürüyordum. Fazla heycanlıydım.
Bilet görevlisinin yanına gelince:
"Merhaba bir bussines class bilet istiyorum"
"Nereye efendim"
Hafif yutkunduktan sonra
"Amerika" diye bildim sadece.
"Peki. Amerikanın neresine?"
"New York City"
Biletin parasını ödedikten sonra yürümeye devam ettim. Kalbimin değişen ritmini hissedebiliyordum. Değişecek hayatımın ilk adımını atmış oldum...
