1

616 36 29
                                    

-Tony-

Steve denizaltı hapishanesinden Yenilmezler'i kurtarıp Bucky ve T'challa ile Wakanda'ya gittikten sonra elimde ondan sadece bir mektup ve cep telefonu kalmıştı.

Onlar olmadan Stark Malikanesi çok sakin ve sıkıcıydı. Her gün, birbirini sanki takılmış bir plak gibi tekrarlıyordu. Görev yoktu. Evin neşe kaynağı, yani bana, neşeli olmak için ilham veren arkadaşlar yoktu.

Rhodey eve ara sıra uğruyordu. Zamanının çoğunu Stark Şirketleri'nin kurduğu özel sağlık merkezinin rehabilitasyon bölümünde geçiriyordu ki bence aynı şeyleri benim evimde de yapabilirdi çünkü aynı teknoloji, barınma yerleri, beslenme hizmetlerinin kat kat iyisi burada zaten vardı.

Vision sonsuzluk taşlarını bulmak için ara sıra Asgard ara sıra da diğer gezegenlerde Thor ile çalışmalar yapıyordu.

Pepper ile ayrılmış olmam da işleri daha iyi yapmıyordu. Onu hala seviyordum ama daha çok koruma içgüdüsü gibi bir şeydi bu. Zaten ayrılma amacımız da buydu. Aslında biz sadece biraz ara vermeyi düşünmüştük ama geri döndüğümüzde ikimiz de istekli değildik bu yüzden ilişkiyi daha da mahvetmeden köklü bir son vermiştik. Çünkü işimi bırakmak istemiyordum. Birleşmiş Milletler'in hazırladığı o lanet sözleşme de umrumda değildi. İmzalamamın sayılı nedenlerinden en büyüğü, özellikle Charlie ve annesine olmak üzere bütün dünya halkına yaptığım ve sorumluluklarını üstlenmediğim şeyler için borçlu olmam bir sonraki neden ise o dahiyane egosunu biraz olsun azaltmaktan aciz olan vicdanımı rahatlatmaktı.

Yani kim özgürlüğünü başka bir kuruluşun eline vermek isterdi ki..?

Ama ne olursa olsun işimi asla bırakmayacaktım. İnsanlara her ne kadar borçlu olsam da, her ne kadar özgürlüğüme düşkün olsam da, her ne kadar o kağıt parçasını imzalamış olsam da insanları korumaya devam edecektim.

Belki dünyanın en mutlu kahramanı ya da en özgür insanı değildim ama benim işim buydu. Hayatımı onları korumaya adadığım insanlar için fedakarlıklar yapmam gerekiyordu ve şu ana kadarki en büyük fedakarlık o antlaşma olmuştu.

Ama Steve bunu anlayamamıştı. Dört sene önce bana "Uğruna gerçekten savaştığın tek şey kendinsin. Fedakarlık edip dikenli telden geçecek ve üstünde sürünmelerine izin verecek biri değilsin." diyen adam özgürlüğü ve en yakın arkadaşı için bütün her şeyi arkada bırakıp insanları daha da tehlikeye soktuktan sonra aranan bir suçlu olarak ortalıktan kaybolmuştu.

Aptalın tekiydi. Annemin ölümünü bana söylememişti. Benden gizlemesi yetmiyormuş gibi aklınca beni koruduğunu düşünmüştü ama yanılıyordu. Ben korunmaya ihtiyacı olan biri değildim. Hiçbir zaman da öyle olmamıştım.

Tamam psikolojik sorunları olan bir dengesiz olabilirdim ama bu beni harikalıktan alıkoymazdı. Ne de olsa bizim ailede delilik genetikti.
Her neyse...

Ailemin ölüm haberi bana geldiğinde yanımda beni avutacak kimse yoktu. Ailesiz kaldığım o zamanlar bana bakacak birileri de olmamıştı. Senelerce kendi başının çaresine bakmış bu adamı koruyabileceğine inanmak tam da bir aptala göreydi. Beni bir tek kendimden koruyabilirdi ama aptallığının yan etkisi olarak dünyanın öbür ucuna gidip benden iyice uzaklaşmıştı.

Bunu şimdiden söylüyorum ölümüm kendi ellerimden olacaktır.

Sevdiğim bütün insanlar ellerimden teker teker gidiyordu. En başta annem. Sonra Pepper. Ardından Jarvis. Şimdi de Yenilmez arkadaşlarım ve ömrünün sonuna kadar felç olup benim teknolojim sayesinde yatalak olmaktan kıl payı kurtulmuş Rhodey...

Battle Scars / Civil War 2  ?stony?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin