-Tony-
Rhodey ve beni azarlamasından zor da olsa kurtulmayı başarmış ve kendimi çalışma odama atabilmiştim. O ne derse desin 42 Numarayı kullanacaktım ve Dünyanın patlayacağını düşünmesi de umrumda değildi.
O yüzden Steve ve diğerlerini aramaya başlamıştım bile.
Dünyadaki bütün sokak ve yapı kameralarına göz atmıştım -beni yargılamayın devlet işeriyle uğraşmaya başladığınızda kendi keyfinizce yetkinizi daha kişisel yönlere çekebiliyorsunuz bu yüzden evet zeki olmamın yanında bu kameralara göz atma yetkim de var, evet HEPSİNE- ve hepsinin görüldükleri yerleri tespit etmiştim ama Captain dışında hepsi Amerika'daydı. Hiç de saklanıyor gibi bir halleri yoktu. Belki de yeni kamuflajları buydu.
Bucky'nin dondurulduğunu biliyordum ama muhtemelen Pepper'ı öldürürken ondan da yardım almıştı. Stark seviyesinde bir güvenliği geçmesi için de şifreleri bilen birine ihtiyacı olacaktı. Pepper bile bile kendini öldüremeyeceği, Rhodey sakat ve ben de burda olduğum için şifreleri bilen ve onlara yardım edebilecek tek bir kişi kalıyordu. O da bana yaptığı ihanetten sonra hiç tereddütsüz Captain'a yardım edecek tek kişiydi. Natasha...
Tipik bir ajandı. İki yüzlü. Ayrıca Rus olması da işleri daha iyi yapmıyordu. Rus sevdalıları, beni soğuk savaş dönemini hatırlatmaya zorlamayın.
Steve son zamanlarda Rusya'da çok takılıyordu. Ara sıra Sibirya bazen de... Malibu. Evimi mi gözetlemişti? Ölümden bir gün sonra da yeniden Sibirya'daydı. Sonra Rusya'ya geri dönmüştü ama yanında hiçkimse yoktu. Steve'in görüntülendiği hiçbir videoda başka biri yoktu.
Bucky'i hiç görmemiştim. Natasha da ortalıklarda yoktu. Belki de yanılıyordum.
Telefon sinyallerini de kontrol ettiğimde hala aktif olan sinyallerin yeri Rusya'daydı. Onu bulmak hiç de zor olmamıştı. Çok sıradan geldiğinin farkındayım ama adam saklanmaya çalışmamış üstüne de sanki özellikle onu bulmamı istiyormuş gibi hep sakin ve insan popülasyonunun normal denebileceği yerlede bulunmuştu.
Ancak onu ve muhtemelen şu an Rusya'da olan diğerlerini de yakalamak ve 42'ye atmak için birinden izin almam gerekiyordu. Bu bölgeyi inşaa etmek için tonlarca Vibranium gerekmişti ve bunu da T'challa'dan aldığım için mülk ikimizin ortak malıydı.
Friday'e onu aramasını söylerken elimdeki belgeleri karıştırıyordum. Yanlış bir şeyi yapmadan emin olmam gerekiyordu. Kaşlarımı çatmış bir raporu okurken Wakanda'lı kralın sesini duymamla başımı kaldırdım.
Önümdeki hologramda görüntüsü belirirken selam verme gereği duymadan düz bir şekilde baktım ve "42 Numara."dedim. Gözleri faltaşı gibi açılırken "O kadar mı ileri gitti?" dedi dehşetle. Başımı salladım. "Pepper'ı öldürdü."
"Yüce Tanrım..." dedi ve ellerini kenetleyerek gözlerini kapattı. Sanırım dua ediyordu. Wakandalıların garip ibadetleri vardı. Bir dakika boyunca onu sadece gözlerimi devirerek bekledim. Benim böyle şeylere vaktim yoktu. Ama bir kral olduğu için sabretmem gerekiyordu.Boğazını temizledikten sonra bana yeniden baktı. Garip aksanıyla onu Steve'in öldürdüğünden emin olup olmadığımı sordu. Onu onca sene gözlemiştim. Yaptığı her şeyi, en ufak bir hareketini bile biliyordum. El yazısının o olduğundan emindim. Ayrıca evime girdiği anın kamera kaydı vardı. Pepper'ın ölüm haberi gelmeden birkaç saat önce...
"Evet eminim. Evime girmiş." dedim sesimle beraber içimde yükselen öfkeyle.
"Tony... Biraz daha düşünmek sence de daha iyi olma--"
"Hayır olmaz! Bana sürekli aynı şeyi söylemeyi kesin! Bu adamın durdurulması gerekiyor!! Sence Pepper'ı öldürürken iki kere düşünmüş müydü o!! O piçi savunmayı kesin artık!" Sinirden kızardığıma emindim. Bütün yaptıklarından sonra nasıl hala onu savunabiliyorlardı?!