1

36 5 6
                                    

Arkamda olduğunu biliyordum. Tam arkamda, yanı başımdaydı. Nefes alıp verirken korku saçmaya çalışıyordu. Arkama dönüp kanlı vücudunu süzdüm. Her yeri kanla ve derin yaralarla kaplıydı. Ondan kaçarcasına uzaklaşıp duvara çarptım. 

"Bana gel Baekhyun. Senin olan Chanyeol'e gel." dedi karşımdaki beden.

"Hayır!" dedim bağırırcasına. "Hayır, Chanyeol! S-Sen öldün. Lütfen beni artık yalnız bırak."

Vücuduma kanlar sıçratarak konuştu:

"Yanıma gel, Baekhyun. Sana gelmen için yardım edeceğim. Bana gel."

Vücudumdaki kanı temizlemek için derimi kazırcasına tırnakladım. O, tekrar konuşmaya başladı:

"Sen benimsin Baekhyun. Ben de seninim. Tekrar birbirimizin olacağız."

Daha çok yaklaştı ve kanla kaplı elini çeneme koyarak kendisine bakmamı sağladı. Yeni fark ediyordum. Gözlerinin rengi değişmişti. Kendi kalın ve beni rahatlatan ses tonunu değil de ürkmeme neden olan, nefeslerinin arasından çıkan fısıltısını kullanıyordu. Derisi tamamen soyulmuş olan ve iskeleti görünen diğer elini bana doğrulttu.

"Hala anlamıyor musun? Ben ölmüş olabilirim, Baekhyun. Fakat benim yaşadığım yer sensiz bir cehennem. Seni istiyorum. Ölmüş olsam da bütün benliğimle seni tekrar istiyorum." 

Her yerim kan olmuştu. Tıpkı karşımda duran Chanyeol gibi. Yüzü tamamen kana bulanmış, saçlarının arasından beyni görünen Chanyeol gibi. Daha fazla yaklaştı.

"Benden korkma." dedikten sonra korkunç bir gülümseme takındı. Gözlerimden akan yaşlar ve hıçkırıklarıma bir de kısa çığlıklarım eklenmişti. Kısa ama sesli çığlıklarım boğazımı yırtıyordu. Bu tepkime karşılık onun da ağladığını görebiliyordum. Fakat o gözyaşı yerine kan döküyordu. Bu sefer bana daha çok yaklaştı ve elini arkamdaki duvara yasladı. 

Bir an durdum. Ne çığlık attım ne de fazladan gözyaşı döktüm. Sadece kırmızıya dönmüş olan gözlerinin içine baktım ve onu özlediğimi fark ettim. Ben Chanyeol'u çok seviyordum. Fakat karşımdaki Chanyeol görünümlü iğrenç bir yaratıktı. Kan dolu gözlerine tekrar baktığım zaman midemde bir dalgalanma hissettim ve yan tarafa hızla dönüp midemdekileri boşalttım. Fakat çıkardığım şey yediklerim değildi. Kan... Kan kusuyordum. Bütün vücudumdaki kirli kanları, öğürdükçe bir ton daha koyulaşan kanları çıkartıyordum bedenimden. Bir süre sonra kırmızı olan kan tamamen siyah bir sıvıya dönüştü. Son kez daha siyah sıvıyı çıkardıktan sonra yerdeki kırmızı ve siyahın korkunç uyumuna baktım. Daha sonra cesaretimi son zerresine kadar toplayıp bir nefes uzaklığında olan Chanyeol'e döndüm.

"Sadece benimle gel." Sürekli tekrar ettiği cümleyi tekrar pekiştirdi.

"Hayır!" dedim tekrar usulca dökülen gözyaşlarımın arasından. "Hayır!"

Kaşlarını çattı, "Beni sinirlendiriyorsun Baekhyun. Yoksa beni sevmiyor musun?"

"Hayır. Ben seni değil Chanyeol'u seviyorum. Ben seninle değil Chanyeol ile gitmek istiyorum. Ben seni değil Chanyeol'u istiyorum. Ben... Ben seni istemiyorum." dedim. Bir süre kanlı gözlerle bana baktı. Ardından aramızdaki mesafeyi nefes alabileceğim kadar çoğalttı. Sadece kemikleri görünen elini çenemin alt kısmına bastırdı.

Yavaş ve sessiz bir şekilde aşağıya, şah damarıma doğru ilerletti. Bunları yaparken boğazımı kaplayan derinin ikiye ayrılışını ve vücudumdaki kanların tekrar dışarı fışkırdığını hissedebiliyordum. Boğazımı çok baskı yapıyordu fakat ben hiç acı hissetmiyordum.

Sadece istemsizce hıçkırıyor ve gözyaşı döküyordum.

"Bana gelmene az kaldı, Baekhyun. Seni ne kadar özlediğimden haberin var mı? Bana geliyorsun." dedi tekrar nefeslerinin arasından.

Şah damarıma giderek daha çok yaklaşıyordu.

Bastıra bastıra ilerliyordu boğazımda.
Hissettire hissettire ilerliyordu...

Derin derin.

Yavaş yavaş.

Sessiz sessiz...

Tam şah damarımın üzerine geldiğinde "Özlemimiz sonunda bitiyor aşkım." derken gözünden bir damla daha kan akıttı. Beni gerçekten özlüyor gibi görünüyordu. Ama ben sevdiğim insanın daha fazla katilim olmasına izin veremezdim.

"Lütfen, Chanyeol. Bunu bana yapma. Sen ölüsün. Sen benim yanımda değilsin. Senden sonra çektiğim haddi hesabı olamayan bir sürü acıyı kendi başıma dindirmeye çalışırken yanımda değildin. Şimdi bırak da bir düşüneyim. Bırak da isteyerek sana geleyim. Lütfen. Seni seviyorum Park Chanyeol. İşte bu yüzden sevdiğim insanın daha fazla katilim olmasını istemiyorum. Lütfen  daha fazla öldürme beni." dediğimde şah damarıma daha çok bastırdı.

"Özür dilerim, hayatım. Sadece benim için bu son ölüme dayan. Sevgimiz için dayan." dedi ve şah damarıma daha fazla güç uyguladı.

İkiye bölünen boğazımdan aka  kanları yenileri eklenirken gözlerimi kapattım ve sessizce ölümü beklemeye koyuldum.

"Hâlâ çok güzelsin." dediğini duydum. "Bana benzemeye başlıyorsun." dedi ve elini boğazımdan çekti. Uzun bir süre korkutucu sessizliğin ardından umutlanmıştım. Gözlerimi açtığımda gülüşünde yeniden doğduğum adamın öpülesi eli ölüm silahım olmuştu. Hızla boğazımı geçirdiği elini şah damarımla beraber geri çekti. Kalbimden beynime giden yolu kestiği anda bu yaşama tek bir çığlık  bıraktım.

İçten, sessiz, derin ve acı bir çığlık...

BREATH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin