~2~

54 7 5
                                    

Yukardaki fotoğrafta Uzay var. Lütfen vote+yorumlarınız eksik etmeyin. Gerçekten benim için çok önemliler. Teşekkürler...

Tuvaletten çıktıktan sonra zil çaldı. Ve okulun hopörlerinden duyuru yapıldı. Bugün tüm 9. Sınıf öğrencilerine derslerin boş olduğunu söylediler. Dolayısıyla tüm gün boyunca bahçede futbol oynadık. Aslında tüm gün değil. Tam okuldan çıkıp yatakhaneye giderken o kız yine beni durdurdu. Kamelya. Ela gözleri yüzüne farklı bi hava katıyordu. Bana cumartesi işin var mı diye sordu ben de ailemin yanına gideceğimi söyledim. Tamam dedi ve gitti. Değişik davranıyordu. Yatakhaneye gittiğim an Facebook'a girip Asena Ateş'i aradım. Facebook hesabı yoktu. Bugün çok yorucu bir gün olduğundan hemen uyudum.
Saaat 6.30 da alarm çaldı. Ve herkes uyandı. Ben yatakta üst ranzada yatıyordum. Altımda da Selim vardı. Selim güvenilir ve komik birine benziyordu. Gerçekten her kelimesinde espiri vardı. Formayı giydikten sonra yatakhaneden çıktım ve derse girdim. Erken gelmiştim. Sınıfta sadece Kamelya vardı. Sınıfa girdiğimde gülümsedi ve ellerini kaçırdı. Anlamadım. Çantamı bırakıp aşağı bahçeye indim. Başka bir sınıftan olan kız bana bakıyordu. Sonra banka oturdu ve bana gel işareti yaptı. "Merhaba!" Dedi. Sadece gülümsemekle yetindim. "Kamelya ile arkadaş olmuşsunuz. Senden bahsetti. Haa bu arada ben Yankı. Kamelya'nın yakın arkadaşıyım." Kamelya benden bahsettiğine göre kendimi tanıtmaya gerek duymadım. Bizim erkekler buraya doğru geliyordu. Selim, Ulaş, Umut. "Uzay" diye bağırdılar. Koşturarak yanlarına gittim. Sadece futbol topu getirdin mi diye sordular. Hayır dedim. Yani sabahın 7 sinde hiç futbol oynayasım yoktu cidden. Sınıfa gittiğimizde ders başlamıştı. Dersin ortalarında Kamelya'ya baktığımda o da bana bakıyordu. Hemen gözlerini kaçırdı. Ama elleri... Ellerinin üstü kan toplamış ve morarmıştı. Sanki dövüşmüş gibiydi. Ama o kızdı nasıl olabilirki? Demekki o yüzden ellerini benden kaçırdı. Ulaş derste Kamelya'ya baktığımı görünce hemen bana piç gülüşü attı. Of ben onu sevmiyordum ki. Ahh şimdi ona yenge demeye başlicaklar. Tüm erkekler böyle...
Zil çaldı Asena havalı havalı kantinde yerine oturdu. Kız 2 günde kendine yer yaptı.
Öğleden sonra Asena'nın kantindeki yerine oturdum. Gelince beni görünce ilk şaşkınca baktı. Sonra "Kalk başka bi yere otur" dedi. "Hayır prenses, burası senin yerin değil" dedim. "Prenses haa? PRENSES. Bir prensesin böyle iyi dövüşebilceğini sanmıyorum" dedi. Ve yüzüme bir yumruk geçirdi. Ama ben kızlara vuramamki. Lanet olsun. Tam diğer yumruğu atıcakken elini kolunu tuttum ve onu yüzüme yaklaştırarak "Prenses kolay kolay prensini dövemez ama" dedim. Kalktım ve gittim.
~
Cuma akşamı trenle Antalya'ya gittim. Kardeşim, Kainat beni görünce boynuma atladı. Aslında çok iyi anlaşmazdık ama. Anneme ve babama sarıldım. Annem mis gibi dolma yapmış bana. Lisedeki ilk haftamı konuştuk.
Öğretmenleri felan anlattım. Ama aklımdan çıkmıyordu. Prens? Prenses? Başka laf bulamadım sanki.
~
Pazartesi günü Asena'yla tek kelime etmedim. İkinci haftadan dersler çok yoğun bir şekilde başladı. Kütüphaneye gidip full ders çalışıyodum. Derslerim iyi olması lazımdı. İnek değildim. Belki de öyleyimdir ama emin olun bir inek bu kadar yakışıklı olamaz ;) (ego kastım)
Kütüphane de Asena vardı. Görmemiş gibi yaptım. Sonra kütüphaneden çıkarken peşimden geldi. "Özür dilerim prensim" dedi. Gerçekten şaşırmıştım. Gerçekten. Wow. Önemli olmadığını söyledim. Direkt kıza yürümek istemiyordum. Daha tanışalı 1 hafta oldu. Ve daha önemlisi, ilk olarak Kamelya'dan kurtulmalıydım.

Arkadaşlar hikayeme devam edip etmeme konusunda çok kararsızım. Lütfen görüşlerinizi bildirin. Eleştiri ve yorumlatınız benim için çok değerli. Teşekkürler.

Prenses? Prens?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin