Look after you
~Eğer One Direction'dan biriyle çıktığını hayal ettiysen oy ver~ (yazarımızibneymişarkdşlrsfgsffdf)
Harry's POV
Tamamen endişeliyim şu anda, ki bir şey yapmıyorum. Ama Louis sattler önce Eleanor'la çıktı ve döneceğini söyledi. Nerede o? Endişeyle parmaklarımı masaya vurdum. Önce kapıya ve karşısındaki saate baktım. 9:56. Sözde 9'da geri dönecekti. Telefonunu aradım ve cevap yok, yani şu an onu çok merak ediyorum. Zayn'i aramaya karar verdim.
"Zayn? Louis hala dönmedi. 9'da döneceğini söylemişti."
"Ah, evet. Bunun hakkında... O burada. Bizimle."
Louis'nin iyi olduğunu öğrendiğim için derin bir nefes aldım.
"Belki sen de gelmelisin."
Zayn'in sesi çok endişeli geldi.
"Tamam, 5 Dakika'ya oradayım."
Telefonumu kotumun cebine koydum ve Zayn, Liam ve Niall'ın evine doğru yürüdüm. Sonunda kapılarına geldiğimde, tam kapıyı çalacakken, bir şey duydum. İnleyiş, hıçkırıklar, kesinlikle biri ağlıyor. Hemen kapıyı çaldım. O Louis miydi?
"Açık!"
Niall bağırdı. Kapı kolunu çevirdim ve kapı açıldı, korkuyla göreceğim şeyi bekledim. Louis yere oturmuş, ileri geri sallanıyor, gözyaşları yüzünden aşağı akıyordu. Aceleyle ve şok içinde yanına oturdum ve hemen ona sarıldım. Hiç bir şey yapmadı, hatta dokuşumla sertleşti.
"Ne oldu, Boo?"
"Sonunda Eleanor'dan ayrıldım."
Bunları söyledikten sonra dişlerini gıcırdattı. Bir an için mutlu hissettim; Louis ondan ayrılmak istiyordu. Ama sonra kaşlarımı çattım.
"Neden ağlıyorsun öyleyse? Bu iyi bir şey değil mi?"
"Öyle, ama... Sen anlayamazsın."
"Evet, anlarım! Anlat bana, lütfen. Lou?"
Şiddettle sordum. Neden onu anlayamayacağımı düşünüyor? Ben onun en iyi arkadaşıyım, en iyisi!(burada"after all"dedianlayamadım) Bana her şeyi söyleyebilir!
"Yapamam. Zaten o kadar önemli değil."
"Gerçekten mi? Peki o zaman benim için önemli."
Açıklıyorum, sinirlenmeden önce evden çıkmam gerekiyor. İyi, ((((bana anlatabilir, daha iyi hissettiği zaman. Ne. yaparsa. yapsın. Umursamıyorum.))))
Louis' POV
Harry beni bırakarak beni daha kötü yaptı, şu an daha kötü ağlıyorum, kontrolsüz olarak. Bir şeyler var, sadece ona söyleyemem, en büyük sırrım onunla ilgili: Ben Louis Tomlinson, en yakın arkadaşım Harry Styles'a aşığım. Bu çok zor, kendime itiraf etmek bile çok zor, ama cesur olmak zorundaydım. Ve ona aşık olmak acı verici olsa da, buna değer.
"Louis, lütfen? Bize yanlış olan ne olduğunu anlat?"
Liam yalvardı, gözlerinin içine baktım.
"Yalnız konuşabilir miyiz, Liam?"
Yumuşak bir sesle sordum, çeneme doğru inen bir kaç göz yaşını sildim. Tuzun yaktığı kırmızı gözlerimi ovdum.
"Tabii ki"
Çocukları odada bıraktık ve Liam'la yalnız kaldım.
"Bir sırrım var, Liam, ve bu beni içten içe öldürüyor. Birilerine-- birilerine anlatmaya ihtiyacım var."
Büyük bir nefes verdim. Liam sadece kafa sallıyor, bana bakarak anlamaya çalışıyordu.
"Galiba ben Harry'ye aşığım."
Sonunda söyledim. Gözlerimi halıya sabitledim. Keskin bir nefes aldığını duydum, ve bana baktı ama ben karşılık vermedim.
"Emin misin?"
Sessizce sordu.
"Kesinlikle."
Fısıltayla cevapladım.
"Peki, anlat ona, Lou. Seni yargılamaz. Kim bilir, belki o da senden hoşlanıyordur."
Kafamı kaldırıp Liam'a baktım.
"Hoşlanmıyor."
Sefil bir şekilde geveledim.
"Nasıl biliyorsun? Anlat ona."
Sonunda kafam karıştı, ayağa kalktım ve parmaklarımı saçlarımdan geçirdim.
"Hayır, yapamam. Şimdi gitmem gerekiyor. Teşekkürler Liam."
İsteğimi geri iterek tekrar ağlamaya başladım. Dışarı çıktığımda yağmur başlamıştı. Sokak ıslak, gri ve bulanıktı, evler kalın yağmur tarafından gizleniyordu, yağmur damlaları tekerleklerin etrafında dönüyordu. Bu mevsim benim moduma mükemmel bir şekilde uyuyor. Dümdüz kaldırımda yürürken su birikintisini tekmeledim. Sonunda evin kapısının dışında durduğumda, ılık ve kuru bir yerde olduğum için mutlu oldum, baştan aşağı ıslanmıştım. Islak parmaklarımla becerikzce anahtarı deliğe sokmaya çalıştım. İçerisi sessizdi, yani Harry geldiğimi duymuş olmalı. Kilit tıkırtıralı ve kapı bir kaç santim açıldı, ince uzun lambalar loş koridorda parlıyordu. Midemde bulantı ve kargaşayla kapıyı açtım. Kapıyı açtığımda bütün gördüğüm onun güzel, güzel yüzü oldu. Özenle yaratılmış mükemmel dudaklar, pürüzsüz ten, başının üstünde bir sürü kahverengi bukle. Yeşil gözler ve parlayan... Göz yaşları? Ne?
"Louis, neden bana anlatmıyorsun?"
Umutsuz bir sesle sordu. Tekrar? Cidden mi?
"Kapa çeneni, Haz!"
Söyledim, ama sesim boğuktu çünkü yüzümü göğsüne gömmüş ve kollarımı beline sarmıştım. Daha fazla bir şey yapamıyordum, üzgün olduğum zaman ona dokunamıyorum. Ilk önce katılaştı ama sonra, rahat olduğunu hissettim ve bir elini sırtıma koyduktan sonra diğer elini saçlarıma koydu. Eli saçlarımı okşuyor ve diğer sırtımda daireler çiziyordu.
"Şşşh"
Onun mırıltılarıyla tekrar ağlamaya başladım.
"Şşh, her şey yolunda. Sana baskı yapmayacağım, tekrar."
Yumuşakça söyledi Harry. Yüzüm hala (şu an ıslak olan) tişörtüne gömülüyken başımı salladım. Saçlarımda bir göz yaşı gölü hissettim. Harry sessizce ağlıyordu, sadece ben ağladığım için. Çok tatlı.
"Teşekkür ederim. Seni seviyorum, Hazza."
Dilerim bu kelimelerin anlamının çok daha fazlası olduğunu anlayabilir.
"Ben de seni seviyorum, Boo."
İçten söyledi. O kadar içten söyledi ki ona inanmak istedim, beni gerçekten benim onu sevdiğim gibi sevdiğine. Ama o beni düşündüğün gibi sevmiyor.
Harry's POV
BooBear'ım ağlarken ona sadece sarıldım ve onu üzdüğüm için göz yaşlarım yüzümden sessizce indi. Ne zaman bilmiyorum ama kollarımın arasında uykuya daldı. Kol kaslarını hissedebiliyordum ve yanan vücudu bana yapışıktı. Onu kucağıma aldım ve odasına götürüp yatağa bıraktım. Uyurken çok sakin ve kırılmış gözüküyordu. Üstüne eğildim ve dudaklarımın sıcak alnına bastırdım ve biraz oyalandım.
"Iyi geceler, Lou." Dedim.
"İyi geceler, Harry." Tenimin üstünde tekrarladığında neredeyse uçmuştum. Bir saniye. O UYANIK MI? Ah, peki. Başka bir şey söylemeden kapıyı kapıyı kapattım ve sessizce yürüdüm koridorda, Louis için endişeleniyorum.
"Lou?" Louis sadece kaldırımda yürüyor ve beni görmüyor.
"Louis, geri dön!" Bağırdım. Sonunda döndü ve bana baktı.
"Sadece beni yalnız bırak Harry!"
"Louis!" Onu durdurabilmek için bir daha bağırdım, beni görmezden geldi. "Lütfen!" Bana şaşkın bir bakış attı.
"Harry, uyan. Bu sadece bir rüya!"
Yatakta sıçradım, kalbim çarpıyordu ve ellerim terliydi. Louis yatağın kenarına oturmuş ve endişeli bakıyordu biraz da kafası karışmış.
"Iyi misin Harry? Konuşuyordun."
"Ne söyledim?" Sordum, kafamı ovdum.
"Sadece benim adımı." Okunamaz bir ifadeyle söyledi. Bir saniye için bakışlarını yere dikti ama sonra tekrar bana baktı.
"Oh. Ne gördüğümü hatırlayamıyorum." Yalan. Eğer ona ne gördüğümü söylersem bana inanmaz.
"Bana hala kahvaltı hazırlayabilir misin Hazz?" Diye sordu ve arsızca sırıttı. Başımı salladım, üzerimde sadece boxer'ımla yataktan çıktım. Louis'nin üstünde dün geceki kıyafetleri vardı. O önden mutfağa girdi ve masaya oturdu. Ben de biraz pastırma ve yumurta koydum. Yemeğin olmasını beklerken Louis'nin omzuna biraz masaj yaptım.
"Biraz daha iyi misin Lou?" Ellerimi altında rahatladığını ve bundan hoşlandığını hissediyordum.
"Evet, iyiyim. Sadece bugün dışarı çıkmak için iyi hissetmiyorum."
"Zorunda değilsin. İyi biz de çocukları ziyaret ederiz, bir film izleriz ve biraz abur cubur yeriz. Biraz cips ve şeker alırız." Başını salladı ve parmaklarını masada tıklatmaya başladı. Pastırmanın cızırtılarını duyduğumda kontrol etmek için istemeden Louis'den ayrıldım. Pastırma olduğunda iki tabak çıkarıp pastırmayı koydum. Tabağı Louis'nin önüne koydum. Dudaklarını yaladı, gerçekten çok tatlı görünüyor. Bekle- Louis'nin tatlı olduğunu söylemedim. Tabii ki değil.
~
"Hangi filmi izlemek istersiniz beyler?"
"Bambi!" Louis bağırdı. Ona sırıttım ve o da hafifçe güldü. Kanepeye yanına oturup ona sarıldım ve başımı omzuna koydum.
"Hey kıvırcık saçların gıdıklıyor." Bir kez daha sürtündüm ve rahatsız olmayıp KIKIRDADI. Sonra aklıma geldi ve üstümüze battaniye örttüm. Elimi battaniyenin altından tuttu ve sıktı.
Louis' POV
Tabi, Bambi benim favori filmim, ama Harry bu kadar yakınımdayken konsantre olamıyorum, elimi tutuyor, battaniyenin altında bana sokuluyor. Bambi'nin annesi öldüğünde ağlamaya başladım ama Harry'nin bana doğru eğilmiş olduğunu görünce durdum. Dudağımı ısırdım. Harry yavaşça yumuşak soğuk dudaklarını yaşlı yanağıma bastırdı ve başım dönmeye başladı. Harry beni nasıl delirteceğini gerçekten iyi biliyor.
(Geciktirdiğim için çok özür dilerim okuduğumuz için sağolun x)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Look After Me
FanfictionLouis tomlinson bunu çok uzun süre inkar etti, ama sonunda kabul etti. O en yakın arkadaşı Harry Styles'a aşık. Peki Harry ona aynı şekilde karşılık mı verecek, ya da geri mi çevirecek? Larry Stylinson ve Niam olan bir fan fiction. (809 K okuyuculu...