1

19 0 0
                                    

[Şey, merhaba.

Öncelikle uyarmam lazım, ben bu yazma işinde acemiyim. Çok. Yani, ara sıra böyle, o an için hoş gelen betimlemeler karakterler olaylar falan düşündüğüm olur, ama sonra yazıya dökünce öyle saçma, öyle çirkin gözükür ki bana, kendimden utanıp kağıdı ya daha sonra düzeltmek için odamda kuytu bir yere saklarım ya da direk çöpe atarım.

Genelde ikincisi olur. :/

Dolayısıyla bu hikaye hoşunuza gitmeyebilir, özellikle Wattpad'in genç kız kurgularından oluştuğunu göz önünde bulundurursak, on yaşında bir kızın odasını toplaması hakkında bu saçmalıklarımı okumak istemezsiniz. Ben bu şeyi daha çok yazımı geliştirmek için yazıyorum.

Ha bir de, bu öyküyü hangi kategoriye koymalı bilemedim ama?..

Neyse işte! Siz öyküye geçin.]

Yeni doğan güneş, yavaş yavaş pencereden görünüyordu. Camdaki solmuş çiçekler, diplerindeki yapraklara gölgelerini yaslayarak odanın devamına doğru baktılar: çiçeklerin hemen yanında darmadağın bir masa, yerde duran birkaç kitap, halıda uyuyakalmış bir çocuk, her tarafta iplerle sarmaş dolaş olmuş giysi yığınları...

Masada eski, monoton grilikte bir telefon çalmaya başladı. Halıda uyuyan çocuk biraz kıpırdandı -böyle yapınca uzun, kıvırcık saçlı bir kız olduğu anlaşıldı- ama kalkmadı. Kısa süre sonra telefon çalmayı bıraktı ve kız da yarım kalmış uykusuna devam etti.

Bu kızın her saç teli sarının farklı tonlarında, ama kaşları kar gibi beyazdı. Üzerinde -eşya yığınından görülebildiği kadarıyla- pembe bir panço vardı. Yanaklarındaysa boya ve ufak yaralar. Dokuz, belki de on yaşında... Uyurkenki düzenli nefes alışları az sonra uyanıp saati görünce endişeyle sıklaşacak, ardından kız üzerindeki pançoyu kabaca silkeleyip elleriyle saçlarını tarayacak, yandaki odada henüz uyanmamış ablasına bir bakacak, yine odası gibi dağınık mutfakta geçen haftadan kalan keki yiyecek ve çantasıyla okula doğru koşturacak.

Öğretmen, kibar birisi, sadece gelecek sefer daha erken gelmesini isteyecek ve buna alışmış olan kız, parmaklarını çaprazlayarak yalandan bir söz verecek.

Bu kız kim? "Dağınık" bir yaşamı var ve kendisi de oldukça "dağınık" biri, evet, adından çok bu şekilde tanınır, ama adı Charlotte. Ablasının adı da Isabel. Yirmi yaşında ve her gününü saçlarını başka renklere boyatıp, telefonundan müzik dinlemekle geçirir. Isabel ve Charlotte'un ebeveynleriyse... anne altı yıl önce kaza geçirdi, baba ise geçen sene Isabel'le ettikleri kavgadan sonra üçünün de gözlerinde yaşlarla gitti. Gerçi Isabel o sırada odasına kaçmıştı ve bahsedilen gözyaşlarını ne Charlotte ne de babası görmüştü, ama yine de ağlıyordu.

Bundan sonra da, ev inanılmaz bir hızla kirlendi. Giysiler, tabaklar temizlenmiyordu; iki kardeş neredeyse ayda bir yıkanıyorlardı ve evin parasını da Isabel'in arkadaşlarından aldığı borçlarla karşılamaya çalışıyorlardı. Dolapları boşaltıp elbiseleri eve saçtılar, sonra o dolapları sattılar ve borçları da öyle ödemeye çalıştılar.

Başta çok, çok kötüydü. Isabel saat başı dışarı çıkıp babalarını arıyordu, Charlotte da aynı şeyi her teneffüs okuldan kaçarak yapıyordu. Sonra Isabel bunu bıraktı ve günün neredeyse tamamını evde geçirmeye başladı. Gülümsediği bir an yok gibiydi. Tüm arkadaşlarıyla bozuştu, ama sonra para için onlara bağlı olduğundan tekrar barıştı. Daha birçok şey de oldu, ama herhalde bunlar size yetmiştir.

Ama bir ömür böyle sürer mi?

Charlotte'un hayatı kısa zamanda bir düzene oturacaktı... çok kısa zamanda!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karışık ya da Düzenli ŞeylerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin