Odam da oturmuş şarkı dinleyip Sigaramın ahkam kesen dumanıyla kendimi gizli gizli zehirlerken kapı çaldı. Kardeşim dilan kapıyı açtığını hissettim ve içeri babamla annemin sesi geldi kosturarak yanlarına gittim hoşgeldiniz dedim. Tatil dönüşüydü tabii tatil denirse buna..
Babamın rahatsızlığı vardı kalbinden ve ileri seviyede bir tansiyon hastasıydı belki iyi gelir diye kaplicaya gitmişlerdi.. Gelmedi.
Baba kelimesinin sözlük anlamına daha önce bakmadım bakmakta istemem bana biyolojik açıklamalar gerekmiyor. Biyolojik ! Aslında hepimiz bu dünya da mecburi var olan varlıklarız ve mecburen bir ailenin evlatlarıyız.. İstesekte istemesekte bizim hayatımız için kararlar alınmış aile yapısı belirlenmiş ırk cinsiyet din dil aile yapisi hepsi belirlenmişti. Bu da kaderin bir cilvesiydi.
Evet ben ! Farklı bir siradanlikta yaşayan içi alacakaranlık gözlerinden sürekli okyanus akan ben.. 18 oldum anne 18 oldum baba ve bu hayatta hüzünden sinirden öfkeden başka birşey tattigimi sanmıyorum.. Eğer 250 gram mutlu olduysam hayat onu benden tonlarca geri aldı. Ve bunda emeğiniz çok teşekkürler anne teşekkürler baba.. Benim sevgili biricik ailem.
Babam garip bir adamdı.. Tek başına dünyaya meydan okuyan dik cesur bir o kadar öfkeli.. Dünyaya meydan okurken canıma da okurdu.. ne olursa olsun hep sevdik seni çok sevdim en çok senden nefret ettim bu hayatta daha çok nefret edebilirim belki ama daha az sevemem yapamıyorum. İyi ki varsın. Ama keşke ben olmasaydim o zaman senin içinde herşey Güzel olmaz mıydı sahiden ?!
Babam dediğim gibi garip bir adam annemi çok severek evlenmişler anneannem annemi babama vermek istememiş ama en son bir şekil evlenmişler. Mardin'de bir köyde pek bilmem oraları ama çok güzel olduğunu söylerler hep. Babam hep kendi topraklarımizdan ayrılmak istemezdik sizler için ayrıldık güzel bir geleceğiniz olsun diye Mardin'den izmire taşındık der..
Mardin.. mezopotamya'nin efsane şehirlerinden bir tanesi insanlığın hayla devam ettiği memleket. Asla yabancıları dislamayan evlerinde ağırlayan misafirperverlik duyguları allahu ekber dağlarının zirvesinde olan memleket.
İzmir.. türkiyenin hiçbir şehri bu kadar güzel olamaz asıl izmirliler o kadar tatlı ki din dil ırk mezhep ayrımı yapmazlar. Hiçbir zaman bir izmirlinin Kürdüm diye beni disladigini görmedim. Şayet izmirde yaşayan izmirli olmayan insanlarla tanışana kadar.
İki şehir de aynı ülke sınırları içinde şayet hiç birbirlerine benzemiyorlar.
Ne insanlıklari ne aşkları ne düşünceleri ne de coğrafi özellikleri.
En basitinden izmir sıcak ve nemli olur yazları tsort üzerinize yapışır.
Mardin de ise çok sıcak olur ve kurudur yakar seni sıcaklığı kavurur nefes aldırmaz sana.Babam kaç kez onu farklı kadınlarla gördüğümü sayamadim bile ama nolursa olsun annemi seviyormus
Annem hep öyle der o kadar sovmesine dövmesine rağmen.
Bir erkek bir kadını hem çok sevip hem nasıl aldatabilir ki. Pek inandırıcı gelmiyor. Başka tende haz bulmak dokunmak öpmek. Kaldırabilecegim bir durum değil garip bir o kadar iğrenç ve acizce.Sevmek
Bu kelimenin sözlük anlamına bakmak çok saçma olacak sevmek hissetmektir. İlla dokunarak değil bakisarak kalple..
Sevmek.. dünyanın bir ucunda ki insanı veya bir eşyayı ya da bir yeri memleketi ülkeyi doğayı..
Sevmek..
Sevmek asla tenin tene dokunmasi değil , kalbin kalbe dokunmasi.Sevmek..
Bir eşyaya bağlanmak onda huzur bulmak.Sevmek..
Ne güzel şeysin sen öyle.Babam içeri girdiğinde gene çok sinirliydi ve ağzından zehir kelimeler dökülüyordu. Anneme bağırıyordu gene bu şirketi senin oğlun batırdı mahfettiniz beni hepiniz gerizekalisiniz..
Bu kelimenin anlami neydi sahiden SENİN ÇOCUKLARIN bunu küçükken dediğinde anneme sormuştum anne sen bizi bakkaldan mi aldin babanın evinden mi getirdin biz babamın çocukları değil miyiz ne demek bu kelime anlam veremiyorum. Babam bizi istemiyor mu neden hep sinirli ben diğer çocuklar gibi neden hiç babama sarilamiyorum saçma sapan şeylere saatlerce gulemiyoruz neden hep bağırıyor neden hep küfür ediyor neden bu kadar içki içiyor neden neden neden..
Nedenler cevaplarını bulmayacak hiçbir zaman beynimin içinde ki sizofren kendi kendine oyunlar kurup yaşadığım acıları üçe beşe katlarken nefes alırken soluk boruma takılan oksijeni ciğerlerime tam cekemezken o karbondioksiti hiç veremezken sadece kan kusarken bu sorular hep mi beynini yer insanın? Ben neden içten gulemiyorum? Benim neden gözlerimin içi gülmüyor ? Neden sizofreni yalnız oynanmaz. Oysa ben yalnızlığımin verdiği lüks acı da kavruluyorum.
Annem gene susmus babamı dinliyordu orada olmadığını belli eden bakışlarıyla bir yandan abimi savunma çabasına girip girmeme kararsizligiyla babamın ağzından çıkan ateş puskullerine gözlerinden akittigi yağmur taneciklerini yolluyordu.
Ama babam tıpkı bir ejderha gibi ateşler top top ve ard arda atiyordu.
Anemin küçük göz yaşları yetmezdi.
Babamın ateşinin sönmesi için kasırgada yağmur yağması lazımdı poyraz çıkması lazımdı lodos olmalıydı sel basmaliydi.Odama geçmiş onların sesinden boğulan zihnimi ve ruhumu kurtarmak için kulaklığımi takip şarkı dinlemeye çalışıyordum. Ama kelimelerin bana ağır geldiğini görüp sadece müzik dinledim sözsüz tüm acıları söylememeye kararlı bir elektro bağlama sesi vazgeç diyeydi sanki dünyaya karşı venüsü klorapatrayi yok sayan dağılmayla bağıran dağılmayin lan diye haykıran 3 yaşındaki vücudu paramparça bir çocuk gibi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alem-i Şizofren
FantasySizofreni yalnız oynanmaz der şair sizce de haklı değil mi ? ! Peki en yakın arkadaşınız aileniz olarak bildikleriniz gerçek mi bundan emin misiniz ya sizde bir sizofrenseniz ve bundan haberiniz yoksa kim gerçek kim yalan nereden bile bilirsiniz.. B...