ANKA

58 6 60
                                    

Evde tek başına kalmıştı. Sabahtan beri planladığı gibi. İlk kez bir plan için bu kadar düşünmüşken sonunda yine her şey onun istediği gibi olmuştu. Yavaşça az önce yalandan sinir krizi geçirip uyuduğu yataktan kalktı. Küçük adımlarla sadece kendileri için hazırladıkları çalışma masasının önüne geldi. Parmaklarını masaya dayayıp masanı süzdü. O günden beri hiç değişilmemişti. Nasıl değişecekti ki zaten? Kim yiğeninin ölümüne sebep olacak karar verilen masayı kullanır ki? Bir an olanlar aklından geçtiğinde hemen elini masadan çekti. O lanet olasıca planı burda çizmişti değilmi? Kendi eleriyle kardeşini ölüme gönderdiyi planı. Hayır, burda daha fazla kalamazdı. O kadar şeye sebep olmuşken hayatına olduğu yerden devam edemezdi.

Son bir işini halletmek için beyazlığına rağmen siyah anılarla dolu iğrenç masanın yanındakı kırmızı sandelyeye oturdu. Ne kadar da karanlıktı bu oda. Oysa ki ne kadar da çok severdi odasını. Nerdeyse tamamını kendi tasarlamıştı siyah, beyaz ve kırmızı modern odanın. Geceleri bile beyaz duvarı yüzünden karalmayan oda sabah sabah kapkaranlıktı. Belki de kalbinin karanlığı çökmüştü odaya. Sandalyesini beyaz masaya biraz daha yaklaştırıp derin bir nefes aldı.

Başlıyordu ya da bitiriyordu. Her şeyi. Başladığı gibi, aniden. Önce siyah metal kalemkabıdan siyah kalemi aldı. Sonra A4 kağıdını. Kağıt beyazlığı yüzünden masa ile bütünleşirken siyah kalemin de kapağını açtı. Kapağı kağıtın yanına koyduktan sonra sol elinin baş ve işaret parmağı ile kağıtın kaymasını önlemek için köşesine bastı. Sağ elindeki kalemin uçunu kağıtla buluşturdu ve yazmaya başladı.

"Sevgilim

Hayır, o hiç bir zaman sevgilim demezdi. Aşkını sözleriyle değil gözleri ve haraketleri ile gösterirdi. Gözlerini tavana dikip başlayacağı sözü düşündü. 'Sinan' olmaz ,çok resmi. 'Hayatım' olmaz. 'Aşkım' olmaz, bununla ilişkisini bitiremezdi, onu kendine daha fazla bağlardı.

"Off..."

Sıkılmıştı artık. Hiç birşey yapamıyordu. Bitirmeyi bile beceremiyordu. Sonunda yapamamasının sebebini buldu. Kafasında fısıldayan seslerdi. Duyguların fısıltısı. Bazıları sözünü dinletemediği için isyan edip bağırıyordu. Susturması gerekiyordu onları. Yoksa ölü ruhu bunların altından kalkamazdı.

Kağıtı buruşturup çöp kutusuna attı. Yeni bir kağıt aldı ve yeniden yazmaya başladı. Bu sefer duygularını yüklemedi mürekkebe. Hatta ne yazdığını bile görmüyordu. Mürekkep boş boş sayfaya akarken sadece boşluğa bakıyordu. Kelimelere yükleyemediği duygularını boşluklara boşaltıyordu. Kelimeler o yükü kaldıramazdı. Kırılır, eğililir, şekillerini kaybederdi. Mektupta son cümlesinin son sözlerini de yazıp noktayı koydu. Eski hayatından geriye kalacak tek şeye noktayı koydu.

Başladığından beri bakmadığı harf zincirlemesini okumak istedi. Ama daha ilk cümleden sözlerin ucu sivrileşip bıçak misali ruhunun kurumuş kanını akıtırken diğer yaraların da üstünden geçip açılmasına sebep oluyordu. Onda bu etkiyi yaratıyordusa onun gözlerinde hayatı bulan adamı ne hale getireceğini bilmek bile istemiyordu. Daha fazla bu eziyyete dayanamayıp kağıtı tam ortasından katladı. Daha sonra katlanmış kağıtı koyacağı yeri belirlemeye çalıştı. Gözlerini masanın üstünde gezdirken siyah şapka ilişti gözlerine. Her zaman taktığı şapkasıydı.

Şapkanı boş olan eline aldı ve burnuna yaklaştırıp o nane kokusunu içine çekti. Yaralarının tek merhemiydi bu koku. Burnundan uzaklaştırdıktan sonra şapkanı gözleri hizasına getirdi ve onun altındaki okyanus mavisi gözleri aklında canlandırmaya çalıştı. Hiç aklından çıkmıyodu ki zaten.

"E hadi diyelim benim gözlerim okyanus. O zaman senin gözlerin de okyanustaki balina mı?"
"Yoo, niye balina olsun ki? Balinayla okyanusunki tutmaz hem. Balina okyanusun balıklarını yer, okyanus balinanı içine çeker. Olmaz yani onlarınki."
"Tamam öyle olsun. Peki sen nesin, onu söyle bari."
"Ben."biraz duraksadı. Düşünür gibi bir hali vardı. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi kafasını adama çevirdi. "Gökyüzüyüm. Evet, evet gökyüzü. Gökyüzü ile okyanus bir- birileriyle birleştiklerinde hiç bir zaman ayrılmazlar. Sonsuza kadar."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ANKA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin