Hayat yorar aslında, gidenler yorar... Yıkılmıştık. Soğuk ve karanlık duvarlara anlamsızca dalarak bakıyordum. Orada olan anılarımı tazeliyor, bir kez daha canımdan oluyordum. Bir erkek olarak daha önce 0-5 yaş arası bir çocukluk döneminde annemin bana terlik atmasıyla bir kere ağlamıştım sadece. Duygusal yönden ağlamalı mıydım bilmiyorum. Kalabalık gittikçe artıyor, insanlar ağıt yakıyor, kimisi ise yoğun bir duygu hissi yaşayıp kendi kendini yerlere atıyor. Zihnim yoğunlaşıyor, kafamda iç sesler yükseliyor.. Omzumda bir el hissedip başımı yerden kaldırıp mutsuz suratımı arkamda duran kişiye çevirdim. Kırışık göz çevresi duvar gibi sert suratı ve fazla nikotinden sararmış bıyıklarının altındaki çatlak dudaklardan çıkan kelimeler ancak gözlerimdeki sis bulutunu aralamama yardımcı oldu..
"Evlat, kalk ve güçlü dur"
Evet o tüm ailenin çınar ağacı , kaya gibi sert adam benim dedemden başkası olamazdı. Yorgundum belki, ama bacaklarımı zorlayıp dik durmam gerekiyordu. Anlamadığım bir güçle yerimden kalkıp ilerledim. Kalabalık biraz biraz hafifliyor, sesler alçalıyor, yoğunluk kayboluyordu. gelen baş sağlığı diliyor giden 'ne zaman istersen buradayız' diyordu. Saatler geçmek bilmiyor yaşam benim için gittikçe zorlaşıyordu. Hayatımdan çekip giden annemle babamın anılarıyla baş başa kalıyordum. Ve nihayet ev boşaldı. Kapının sesini duyar gibi oldum. Gözlerimi açacak dermanım bile yoktu. İsterse kapıdan içeri giren hırsız olsun bana dokunmasın. pürüzlü sert ama dokunuşu kadife gibi şevkatli el üstümü örtmeye yeltendi. Hafif bir korkuyla gözlerimi açtım.
"Benim evlat uyu hadi"
beyaz bir sis her yeri sarmıştı. göremiyordum hiçbir yeri. az ileride turuncu bir gölge yaklaşıyordu. Annem ! Beni kurtar dercesine o ışıltılı gözleriyle yardım istiyordu sanki. Babamsa istifini bozmadan annemi çekiştiriyordu. Hayır hayır, gerçekte orada değillerdi. bu bir rüya ve ya bilinç altımın bana muazzam kusursuzlukta gerçekçi oynadığı bir oyundu. sanırım bu sorunun yanıtını camıma rüzgardan çarpıp adeta uyan dercesine tıklatan ağaç dalları yanıtladı. Evet sanırım uyandım. Saate baktım 04:17 ve terden ıslanmış yastığım nemlenmiş suratımı boğuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hançer
Teen Fiction"Acılar hissedilmeyi talep eder" Küçüğüm ya hissediceksin en derinden yada yaşamaktan vazgeçiceksin Ölmek sonsuzluğa ebedi bir yola girmektir yaşamak ise bi an olsun mutluluğu tatmaktır .Arafta kaldığını biliyorum ve diyorum ki sana "Acılar hissedi...