hint masalları 3

93 3 0
                                    

YAKUT PRENSİ

"Bir Hint Hikayesi"

Bir zamanlar, Hintli bir din adamı tozlu bir yolda yürürken yerde parlayan bir taş gördü. Eğilip onu yerden aldı. Aydınlık bir yerde onu incelediğinde parıltısına hayran oldu. Bu taşın neye yaradığını bilmiyordu. Onu cebine koydu ve yoluna devam etti. Gide gide yolun kenarındaki bir zahire tüccarının dükkanına geldi. Karnı acıkmıştı. Cebindeki kırmızı taşı tüccara gösterdi. O taşın kaç para ettiğini öğrenmek istedi. Tüccar dürüst bir adamdı.

"Bütün dükkanlarımdaki malları versem de sana o Taşın değerini ödeyemem." dedi

Tüccar Hintli din adamına bu kıymetli taşı krala götürmesini söyledi. Brahman, kırmızı yakut taşını krala göstermek için saray kapısına gitti. Kralın başveziri onu içeri almak istemedi. Brahman ona çok değerli bir yakut getirdiğini söyledi. Böylece kralı görmesine için verildi. Kral, bu kırmızı ve parıltılı taşın bir yakut olduğunu anlamıştı. O zamanlar Hint'liler yakutlara yılan taşı derlerdi. Kral brahmana şunu sordu:

"Değerli hocam, bu taşı satmak için ne kadar para istiyorsunuz?"

Brahman şöyle dedi:

"Kral hazretleri, taşın değerli olduğunu biliyorum. Ancak bu akşam açım ve karnımı doyuracak param yok. Bir akşam yemeği sunarsanız mutlu olurum."

Kral şöyle dedi:

"Bu taşınız çok kıymetlidir. Size hazineden bir kese altın verilmesini emrediyorum."

Brahman bir kese altını aldı ve neşe içinde saraydan ayrıldı. Sonra; kral kraliçeyi çağırdı ve şöyle dedi:

"Sevgili kraliçem, bu gördüğün yakut dünyada eşi benzeri bulunmayan çok değerli bir mücevherdir. Lütfen onu gözünüz gibi koruyun. Onu kral dairesinde sağlam, güvenli bir sandığa yerleştirin."

Kraliçe, bu değerli mücevheri aldı ve kendi odasında bulunan bir sandığa koyup kilitledi. Bu şekilde onu güvence altına aldığını düşünüyordu. Aradan 12 yıl geçti. Bir gün ansızın kralın aklına o yakut taşı geldi. O kıymetli mücevheri görmek istedi. Kraliçeden taşın kendisine getirilmesini istedi. Kraliçe doğruca odasına gitti, oradaki sandığı açtı. Sandıkta ne mücevher ne de herhangi bir taş vardı. Onun yerine yakışıklı bir oğlan çocuğu vardı. Kraliçe bunu görünce şaşkına döndü. Hemen sandığın kapağını kapatıp kilitledi. Olay şaşkınlık yaratacak bir olaydı. Krala olanları nasıl anlatacağını düşündü. Kral, taht odasında kraliçenin gelmesini bekliyordu. Kraliçenin neden geciktiğini anlayamadı. Hemen kraliçeyi taht odasına davet etmesi için bir mabeyinci gönderdi. Kraliçe gelen görevliye sandığı teslim etti. Kendisi de anahtarları alıp kralın bulunduğu taht odasına gitti.

Sandığı orada kralın önünde açtı. Sandık açılır açılmaz içinden çıplak bir delikanlı çıktı. Herkes bu duruma şaşırdı. Kral ona kim olduğunu sordu.

"Benim yakut taşım ne oldu?"

dedi. Genç delikanlı şöyle dedi:

"Ben yakut prensiyim. Bundan ötesini siz de bilemezsiniz."

Kral bu duruma çok üzüldü onu sarayda tutmak istemedi. Ancak kral herkese hakkını teslim etmek isteyen adil bur hükümdardı. Yakut prensini saraydan göndermeden önce ona değerli soylu bir at, seçkin kıyafetler ve silahlar verdi. Prense veda ederken şöyle dedi:

"Bak sayın prens! Sana değerli bir at ve silahlar veriyorum. Zor bir durumda kalırsan kendini koruyabilirsin. Şimdi seni saraydan gönderiyorum. Yolun açık olsun. Tanrı yardımcın olsun. Seni dualarımla uğurluyorum. İnşallah mutlu ve başarılı olursun. Bir gün krallığım seninle gurur duyacaktır. Sadece şunu unutma, daima doğrudan ve adaletten yana olmalısın."

Hint Film Ve Magazin 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin