Meteor Buldum

4 0 0
                                    

Sabah uyandığımda kulaklık hala takılyıdı ama telefondan ses gelmiyrodu.Lanet olsun,şarjı bitmişti!Müzik dinlerken sızıp gitmişim.Neyse.Hemen taşınabilir şarj aletine taktım.Ne de olsa onu şarj edecek vaktim yoktu.Neyse.giyinmek için dolabımı açtım.Pudra rengi sıfır kollu,salaş bir tişört giydim.Altıma parlak siyah tayt giydim.Deri,pudra rengi stilettolarımı da giyince hazırdım.Valizlerimi kapının kenarına götürdüm.Valizlerimden birazı boş olan valize şarja takılı telefonumu,kulaklıklarımı ve iPad'imi de koydum.Okan malı gelip:

-Oha,bunca bavulu n'apacaksın?Anne sözü dinlemeyen bir İlke'sin sen.

Gözlerimi devirip:

-Senin gibi mallarla uğraşacak vaktim yok.

Okan:

-Ben  miyim mal be?İlke malı yurdun malı herkes onu kullanmalı.

Onun seviyesine düştüm:

-En azından yurdun malıyım,senin gibi Çin malı değilim.

Okan cevap veremedi.Ön  özöndön yördön mölöyöm,sönön göbö Çön mölö döğölöm diyip gitti.

Manyak kardeşim ya.Neyse.Annem yanıma gelip:

-Kahvaltımızı uçakta edeceğiz,tamam mı?

Tamam manasında kafamı salladım.Annem yanağımdan bir makas aldı:

-Prenses.

Mızmızlandım:

-Anne çocuk muyum ben ya?

Annem gülerek:

-Çocuksun tabi kızım,yetişkin insan böyle mızmızlanır mı?

Yine faka basmıştım.Her neyse,annem gitti.Kapı çaldı.Kapıyı açtım.Takım elbiseli,yakışıklı bir adam:

-Hello.

İngilizcemle etkilemeliydim onu:

-Hello.

Adam:

-I'm Edward.I'm a businessman.

Gülümsedim:

-I'm İlke.I'm from Turkey.I'm a student.

Edward:

-Who's your daddy?

Gözlerimi devirdim:

-Taylan Bilmiş.

Edward:

-Okay,İlke.I'II be back.

Ofladım:

-See you,Edward.

Babama konuşmaları anlattım.Babam:

-Ne!Sen ismimi neden Faruk Güzel yerine Taylan Bilmiş dedin?

Göğsümü kabartarak:

-Çünkü tanımadığım bir kimseydi.

Babam:

-Of İlke!O adam benim ortağımın adamıydı.Bu mahallede herkesi araştıracak beni bulmak için.Uçağa bizi parasız bindirecekti.Şimdi o kadar para ödeyeceğiz ki.Hemde oteli bulamayacağız!

Biri babamı aradı.Babamla gergin gergin,hararetli hararetli konuştular.Babam  konuşma bitince oflayarak:

-İşsiz kaldık.Varımızı yoğumuzu aldı.Sağol İlke,adam diyor ki burada Faruk Güzel yok sen dalga mı geçiyorsun.Çok sağol ya,of ya of!

Gözlerim doldu.Babama sarıldım.Babam beni geri itti:

-Evi sen geçindireceksin.Hem okula gidecek,hem ek iş olarak çalışacaksın.Artık lokantada mı çalışırsın,bebek mi bakarsın orasını bilemem.Sen karar verirsin.

Bavullarımı boşalttım.Direkt iş bulmaya çıktım.Avare dolaşıyordum sıcacık sokaklarda.Os ırada şöhretli bir bayan geçti.Bebeğini susturamıyordu.Bayana sordum:

-Efendim,ben bebekleri çok severim.Gördüğüm gibi bebekte susmuyor,bende iş arıyordum.Zor durumdayım.Bebek bakıcınız olayım mı?

Bayan bana sarıldı:

-Aklınla bin yaşa güzel kızım.Hey,sen İlke Güzel değil misin?Niye çalışıyorsun?

Büyük hatamı anlattım bayana.Bayan:

-Hımm,tamam.Bu arada ben Süheyla.Bana kısaca ABLA yada Sühiş diyebilirsin.

Bir villaya geldik.Bunlarda varlıklıydı anlaşılan.İçeri girdik.İçeri girecekken etrafa bakarken bir çocuğa çaptım ve havuza düştüm.Yüzme bilmiyordum,boğulacaktım.Gergin ve soluksuz dakikalar geçiriyordum.Genelde ya  hep sahil klüplerinde takıldığımdan,ya deniz yatağıyla gezdiğimden,ya hep aqua parka gittiğimden yüzme öğrenme gereği duymamıştım.Süheyla abla endişeyle bağırıyordu.Bana çarpan çocuk atlayıp beni kurtardı.Çok su yutmuştum,ağzımdaki suları çıkardım.Sırılsıklam olmuş,üşüyordum.Çocuk  hemen bir şenzlogdan bana havlu aldı.O havluya sardı beni.Bir süre dinlendikten sonra gidecekken Süheyla abla fark çocuk kulağıma fısıldadı:

-Özür dilerim ve bu arada ben Tunç.

Yaz AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin