Liz'e sarıldım onun üzülmesine dayanamam. Onun moralini biraz düzeltim. En azından böyle düşündüm. Kantine geçtik. Önümüzden geçenlere baktık. Çok yakışıklı çocuklar vardı. Çocukları oyladık Liz'le.
L: Hmm sana birşey söylemeyi unuttum Sop.
S: Evet?
Liz telefonunu çıkardı ve Earvin'le olan mesajlarını açtı.
E: Lizy?
L: Ne var aptal şey?
E: Böyle dediğine göre benim için iyi sizin için kötü bir haberim var tatlım.
L: Tatlım? Siz? Kötü haber?
E: Siz derken sen ve Sophia
L: Evet gevelemede söyle.
E: Cloeser Üniversitesine bende geliyorum.
L: @#!?
Earvin benim eski sevgilim. Yani beni aldatan eski sevgilim.
S: Ben kahve almaya gidiyorum.
L: Tamam benimki sütlü olsun.
Kahveyi aldım kantinden çıkarken dikkatsizin biri çarptı bütün kahveyi döktü.
S: Lanet olsun.
J: B-ben çok üzgünüm.
S: Üzülmekle acı bir olmuyor bildiğin yandım.
J: Tamam bunu nasıl telafi edebilirim?
S: Önümden çekilerek.
J: Bak ben Justin beni böyle tanımanı istemem.Ya senin adın?
S: Sophia.
JUSTIN'İN AĞZINDAN:
Vay canına ne kadar güzel bir kızdı! Aklımı başımdan aldı! Tanrım bu kızı istiyorum. Neyse sınıfa geçip oturduk ve kızlara bakmaya başladık. Hiç biri Sophia kadar güzel değildi. Tweet atıp fotoğraf yükledik. Derse 5 dakika kala Sophia geldi ve onun yanına gittim tam yanına oturacakken lante olası hoca geldi yerime oturdum. Sıkılmaya başlamıştım. Dersin bitmesini istiyordum ama zordu.
SOPHIA'NIN AĞZINDAN:
Bu Justin denen çocuk iyice sinirimi bozmaya başladı aptal züppe. Ders bitti sınıftan uçarak ayrıldım. Onunla konuşmak ve görüşmek istemiyordum.
