Bildiğiniz üzere ismim Marinette Dupain-Cheng. Sıradan, normal bir lise öğrencisiyim. En azından bilinen hayatımda...
İkinci olarak LadyBug'ım. Paris'in sevilen, muhteşem süoer kahramanı.Aslında hiç uyumamıştım, geceden beri bugünün planlamasını yapıyordum. Ancak yine de annemin bağırmasına karşı;
"Uyandım Anne!" diye cevap verdim.
Bugün okulun son günüydü. Dahası benim okula veda etmem gereken gündü. Yaz tatilinde Çine taşınacaktık, bu şehri ve Adrien'ı özleyecektim.
Okulun son günü olduğundan her yıl olduğu gibi pikniğe gidiyorduk. Kot şortumun üstüne rastgele bir gömlek giyindim ve hazırdım. Tamam, belki biraz daha özen göstersem iyi olacaktı. Kahvaltı yapmadan dışarı fırladım ve otobüse bindim. Alya arkadan elini sallıyordu, gittim ve yanına oturdum.
"Selam..." dedim
"Selam Mari, iyi misin? Solgun görünüyorsun."
"A-alya."
"Efendim Mari?"
"Biz bu yaz Çine gidiyoruz."
"Anlamadım?"
"Duydun işte! Taşınıyoruz."
"Ne? NE SAÇMALIYORSUN?!"
"Çine dönmemiz gerekiyor. Bana fikrimi sormadılar. Yazın taşınacağız."
Alya'nın gözü dolmuştu. Bana sarıldı ve ağlamaya başladı. Bu sırada Nino koluma dokundu.
"Marinette? gitmekten mi bahsediyordun?!"
"E-evet. Üzgünüm..."
"Nasıl be nereye!??"
"Çine gidiyoruz"
"Gidemezsiniz! Hem, hem Adrien nolacak?!"
"O bir arkadaşının gitmesine çok üzülmez bence"
"Saçmalıyorsun!"
Nino telefonunu çıkardı ve mesaj attı.
N:Adrien nerdesin?!
A:Bugün gelemeyeceğim.
N:Gelmek zorundasın!Marinette Çine taşınıyor!
A:Şaka mı yapıyorsun?
N:Hayır dostum ciddiyim!
A:Tamam geliyorum!Otobüsten inmiştik ve piknik alanına doğru yürüyorduk. Geldiğimizde yerleştik ve oturduk. Herkes başımda bekliyor ve üzülmemem gerektiğini söylüyordu.
"Ye-yetiştim! Marinette, Nino'nun dedikleri doğru mu!?"
"Adrien, e-evet doğru."
"KONUŞUYORUZ. HEMEN!"
"A-ama"
Adrien kolumdan tuttu ve beni bir kafeye götürdü.
"Şaka mı yapıyorsun!? Ne zaman söylemeyi planlıyordun!? Nino söylemese bana veda bile etmeyecektin!"
"Hayır, edecektim. Chat Noir olup geldiğinde söyleyecektim."
"Ne!? Ben Chat Noir falan değilim! Onu da nerden çıkardın!?"
"Tikki söyledi."
"O-o kim?"
"Benim kwamim."
"Sende de mi var?!"
"Şey, neyse. Öğrenirsin zaten."
"Marinette, doğruyu söyle lütfen. LadyBug sen misin?"
Birşey diyemedim, gözlerim dolmuştu. Ona sarıldım ve ağlamaya başladım. Çok kötü hissediyordum. Aşık olduğum çocuktan vaz geçmek istemiyordum.
"Marinette! LadyBug sen misin dedim!"
Beni omuzlarımdan tutmuş sarsıyordu.
"Ca-canımı yakıyorsun."
Bana baktı ve saçını kaşıdı.
"Özür dilerim. Sensin değil mi? Bu yüzden kimliğini açıklamadın."
"Ben Lad-..."
'BOM'
Yine biri akumalaştırılmıştı. Adrien koştu ve masanın arkasında dönüştü.
"Şunu halledip geliyorum!"
Ben hiç durur muyum? "Tikki, benekler!"
Adrien'a yetiştim ve
"Merhaba kedicik." dedim. Sesimin ağlamaklı çıkmaması için elimden geleni yaptım.
"Merhaba Marinette."
"..."
Bu sefer dönüşen Ivan'dı. Hemen bilekliğini parçaladık ve;
"Görüşürüz küçük kelebek"
Şanslı tılsımı kullandığımdan değişme sürem doluyordu.
Adrien kolumu tuttu.
"Gitmene izin vermeyeceğim. Ne olursa olsun, gerçek kimliğini öğreneceğim."
"Lütfen, yapma bunu"
"Üzgünüm ama bu sefer olmaz. Sen olduğunu biliyorum, hissediyorum Marinette."
"Benim gitmem lazım. lütfen, herkes öğrensin mi istiyorsun?"
"Tamam, başka biryere gideceğiz."
Beni kucağına aldı ve bir binanın çatısına uçtu.
"Artık kimse göremez değil mi? Sürenin dolmasını bekleme bence."
"Tikki, dönüş"
"Evet! Biliyordum! Neden söylemedin Marinette? Benimle, yani Chat'le bu kadar yakın olduğun halde."
"Yapamazdım. Özür dilerim."
Dönüştü ve bana sarıldı.
"Sevdiğim kız senmişsin demek ki."
Yüzüm kızarmıştı. Bana sevdiğim kız mı demişti? İstifimi bozmadan cevapladım.
"Ama birkaç hafta sonra sevdiğin kız ve savaş partnerin buradan gidecek."
"Sende beni seviyordun değil mi?"
"Şey, evet."
"O zaman gitme. Hep beraber olalım? Gitme lütfen!"
"Bunu yapamam Adrien. Elimden bir şey gelmiyor. Direnmediğimi mi düşünüyorsun?"
"Ailenle biz konuşsak? Sınıfça."
"Kararlarının değişeceğini sanmıyorum."
"Evet değişecek. Paris'in sana ihtitacı var. Benim sana ihtiyacım var. Belki kimliğini onlara anlatsan?"
"Adrien, kimliğimi deşifre edemem. Aileme karşı bile."
"Lütfen beni azıcık seviyorsan bunu göze al."
"Olmaz, dur bir saniye. Yapacağım."
"Teşekkür ederim! Bir dostumu, sevdiğim kızı, partnerimi, koruyucumu kaybedemezdim. LadyBug giderse Chat Noir biter. Marinette giderse de Adrien biter. Olamaz bu. Biz birbirimiz için varız."
"Tamam, söyleyeceğim."
Bana sarıldı ve öptü.
"Seni seviyorum böceğ-"
"Adrien!"
Volpina gelmişti ve öpüştüğümüzü görmüştü. Adrien'ı kenara itti ve onun düşmesine neden oldu. Bir dakika, Adrien aşağı mı düştü?!
"Vay vay, Marinette. Adrien'cığımı mı çalacaksın?"
"LİLA, SENİ, SENİ!"
"Döver misin? Ne korktum ama!"
"Tikki!"
"Uğur... Böceği? Marinette ama sen..."
"Şanslı Tılsım!"
"Ama..!"
"Adrien'a bunu nasıl yaparsın! O çocuğun hiçbir suçu yoktu!"
Birkaç hareketle onu yere fırlattım. Onu yumruklayacağım anda arkamda bir el hissettim. Bu Adrien'dı.
"Adrien? Hayır. Bu sadece lanet bir kukla."
"Na-nasıl anladın?"
"Siz o çocuğu sadece varlığı yüzünden istiyorsunuz. Bay Agreste'ın oğlu olduğu için. Ama o babasına hiç benzemeyen gerçekten iyi kalpli birisi, bunu anlayamazsın."
Nasıl yaptığımı anlamadan elimde bir ateş oluşturdum. İstemsizce Onu lila'ya fırlattım, ateş havada benekli bir kelepçeye dönüştü ve onun ellerini kelepçeledim. Nasıl yapmıştım? Önemi yoktu. Kolyesini kırdım ve kelebeği bıraktım. Aşağı baktığımda, Adrien Chat Noir halini almış yerde yatıyordu.
"Adr- Chat Noir!"
Yanına indim, bilinci kapalıydı. Onu bu haliyle evine götüremezdim. Odama gittim ve onu yatağıma yatırdım.
Yaralanmamıştı. Galiba son anda dönüşmüştü, bu da düşüşünü hafifletmişti.
"Plagg, Adrien'ı dönüştür."
Adrien yavaş yavaş kedi formundan çıkarken, Ben de normal Marinette oluyordum. Tikki çok halsiz düşmüştü, ona birkaç kurabiye verdim ve dinlenmesi için kutusuna koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Miracle|| 1.Kitap
FanfictionMarinette, 10. Sınıf öğrencisiydi. Normal biriydi, arkadaşları ve sevdiği bir çocuk vardı. Yani en azından 1. hayatı böyleydi. 2. Olarak LadyBug'dı. Chat'in idolü, herkesin hayran olduğu güzel ve zeki karekter. TAMAMLANDI edit: guys bu hikaye 2016'd...