Gözlerimi yavaşça araladığımda hastanede olduğumun farkına vardım. Etrafımda hiç tanımadım insanlar bana endişeli bakışlar atıyordu. Gerçi şuan zihnimde.... Hiçbir şey... Ben bir şey bilmiyordum. Ne oldu bana?
-Kızım iyi misin?
Diye bir kadın sesi duydum. Sesin geldiği yere bakınca oldukça güzel yüzlü bir kadınla karşılaştım.
-Özür dilerim ama ben sizi tanıyamadım.
Kadının gözünden akan yaşları görünce içim cız etti. Neden bilmiyorum ama bende göz yaşlarıma engel olamadım. İçeri bir doktorun girmesiyle bu durum bozuldu.
-Doktor bey kızım bir şey hatırlamıyor.
Dedi başka bir beyefendi. Olan hiçbir şeyi anlamadım. Ama tuhaf şeyler döndüğü belliydi.
-Kızın ani bir tramva geçirmiş. Kısa süreli hafıza kaybetmezliği oluşmuş. Ama bu süre.... Bu süre uzayabilir.
-Neee!!!
Sanırım anladım. Ben hafızamı kaybettim. Ama nasıl? Neden? Annem babam kimdi? Arkadaşlarım? Sevgilim var mıydı? Kaçıncı sınıfa gidiyorum? Hiçbir şeyi bilmiyorum.
-Kızım sen olanları pek anlamadın sanırım ama ben senin babanım. Bu annen. Arkadaşların..
Ağlamam şiddetlendi. Ve gittikçe de artıyordu. Her şey üstüme gelmeye başladı. Zihnim kara elbisesini giyip cenaze evine gitmiş gibiydi... Ama ben o evi bile bilmiyordum. Peki... Peki benim adım neydi? Ben kime güvenebilirdim? Ya bunlar gerçek ailem değilse... Zihnim o kadar karanlıktı ki...
-Aslı
Bu seslenen babamın anlattığına göre abim Murat tı. Önce yutkundum sonra cevap vermek için hazırlandım.
-Efendim. Abi.
Herkesin yüzü gülmüştü. Kendimi ilk defa anne diyen küçük kız gibi hissettim.
-Senin iyileşmenin için elimizdwn geleni yapacağız. Ama önce evimize gitmemiz gerek.
-Tamam.
Hastaneden çıktığımız gibi eve doğru yola koyulduk. Arabada herkes bana bazı anılarımı anlatıyordu. Bu kadar çok şey yaşamışmıydım. Anlatılanlar çok güzeldi ama... Ama ben bir şey hatırlamıyorum. Bu çok üzücü.
Sonunda eve gelmiştik. Eşyalarımı yerleştiriyordum. Ev çok güzeldi. Odam ise çok tatlı. Duvarda posterler vardı. Orda yazdığına göre galiba tam bir Selena gomez hayranıyım. Üzerime mavi gömleğimle siyah dar paça pantolonumu giydim. Aşağı indiğimde herkes masaya oturmuş beni bekliyordu. Ben de oturunca yemeğe başladık. Çok eğlenmiştim. Ama hala kendimi yabancı gibi hissediyorum. Akşam çok geç saatlere kadar oturduk. Jenga oynadık, film izledik...
Sabah gözlerimi aramadığımda pencereden güneş ışıklarının girdiğini fark ettim. Çok güzel görünüyordu. Güzel bir duş aldıktan sonra üstümdeki ayıcıklı pijamalarımı çıkartıp şortumla miki fareli t-shirtü giydim. Saçlarımı topuz yapıp aşağıya indim. Yine güzel bir kahvaltı beni bekliyordu. Annemlerde gelince yemeğimizi yedik. Annem
-Kızım yarın okul var. Lise 2 ye gidiyorsun. Ve derslerin çok iyi.
Ne? Yarın okul mu vardı? Ve ben lise 2 ye gidiyorum. Lise 1 ders konularına göz attığımda hepsini bildiğimi gördüm. İçin çok rahattı. En azından bunları unutmamışım.