Çok barizdi..bunca zamandır hayatımı başkaları yönlendirdi.Aşık olacağım kişiyi bile başkası seçti.Kadere hiç inanmazdım oysa.Peki ben ne ara bu kadar çok kendi hayatımın iplerini başkalarına vermiştim? O ipleri düğümleyip açılmaz hale getirmeleri için mi? Kendi zayıflığımdan korkup ipleri elimden kayırmamak için açılmaz düğümler oluşturulmasına izin verdim.Aptaldım. Derin okyanuslarda kaybolmamak için başka dalgaların beni uçsuz bucaksız kıyılara savurmasına izin verdim.Kalbime Ateş'e ait olduğunu inandırıp Barış'la beraber oldum. Üstelik onun güvenilmez akıl hastası biri olduğunu bile bile.
Artık ipleri elime almalıyıdım işler daha da karışmadan.Kafam da olup biten her şeyi çözmek için biraz zamana ihtiyacım vardı.O yüzden işten izin alıp biraz kendimi dinlendirdim.Barış gerçekten Ateş'in öz kardeşi miydi?Melisa Ateş'i neden kullanıyordu? Ateş'in babası kimdi? İşte her şeye en başından başlamam gerek. Yaptığım hataları düzeltebilmek için ikinci bir şans.Ve en önemli soru ise Ateş'e karşı ne hissettiğimdi.
Telefonum Barış'tan gelen cevapsız aramalarla dolu ve hala çalmaya devam ediyordu.Kot pantolonumun cebine koyarak ılık yağmurda yürümeye devam ettim.Barış için bir şey ifade etmediğimi biliyordum.O da aynı diğerleri gibi kullanıyordu beni.Bir yem gibi.Ateş'i oyalayabilmek için.Böylece Melisa amacına ulaşabilecekti.Ama asıl soru Barış eğer Baran ise ve tüm her şeyi biliyorsa neden öğrenmek için Melisa'yı kullanıyordu? Zaten bildiği bir şeyi öğrenebilmek oldukça saçmaydı.Ve Melisa böyle olduğunu çoktan öğrenmiş Barış'la Ateş'in kardeş olduklarını biliyordu.Amaçlarının farklı olduğu apaçık ortadaydı.
İki kardeş ne kadar birbirlerinden farklı olsalar da birbirlerine benzeyen çok yönleri vardı.Ama Ateş çok daha farklıydı.O yüzden hala bir yerlerimde acısı var belki de.Ya da bu acı neyin acısı? Ona olan aşkımın mı? Bunca oyun bunca yalan arasında ben sadece onu korumak istedim belki de.Acı çeken bir çocuğu korumak için.Bütün bunlar bittiğinde eski görevime geri döneceğim 100 bin doları alıp yeni bir hayat kuracağım.Ateş ve diğer insanlar olmadan.
İlk adımı İstanbul'un en zengin adamlarının takıldığı kumarhanelerinden birine girerek yaptım. Ateş'in babasını bulmak için.Çakma Las Vegas tarzı kumarhanelerde takıldığını biliyordum.
Ateş'in kumarbaz ve alkolik babasını bulmam çok da zor olmadı.Oyunu güzel gidiyor gibi gözüküyordu yüzünde ki halinden.Kumar masasının başında oturuyordu.Masada ise purolar,oyun kartları,pokerler ve milyonlar vardı.Ateş'in babasının sağ ve sol yanında iki genç kız vardı.Ateş'in babasını tezarüat edercesine öpüyorlardı hoşuna gittiği için kızların seksi,dar,siyah jartiyerlerine paralar sıkıştırıyordu Ateş'in babası.
Oyunun bitmesini uzun süre bekledim.Yüzünde ki kahkahalardan bol paralar kazandığı belli olan Ateş'in babasının yanına gittim.Beni burada görünce çok şaşırdı.Daha önce ki tatsız karşılaşmalarımızdan birbirimizi tanıyorduk.Bu yerden çıkmak için kazandığı paraları çantasını koymasını bekledim bir süre.Daha sonra kumarhanenin yanında ki sabaha kadar açık deniz kıyısında ki bir balıkçıya geldik.
Ateş'in babası ile daha önce kahvaltı etmiştim iyi bir insan olduğunu biliyordum.Gecenin bir yarısı kumar masasından kaldırıp sorguya çekmeme kızmayacak kadar iyi bir insan mıydı acaba?
Denizin soğuk dalgaları kıyıya vurdukça daha da endişeleniyordum.Konuya nereden girmeliydim bilmiyordum.Ama bu adamın bana ayıracak çok vakti de yoktu.O sırada telefonum hala Barış'ın aramalarıyla meşguldü.
Konuşmaya başladım.Kendimden emin bir şekilde ve ona güven verecek bir şekilde.
''O gün sizinle ettiğimiz kahvaltıyı hatırlıyor musunuz?''
Bir şeylerden rahatsız olduğu belliydi ki gayet ciddi bir ses tonuyla ''Evet'' diye yanıt verdi.
''Bana Ateş'in kardeşinin öldüğünü söylediniz,ama ölmedi biliyorum.Ateş'te biliyor.Kardeşi de biliyor.Melisa da.Herkes onun yaşadığını biliyor.'' Yutkunduktan sonra yalvarıcı bir sesle devam ettim.
''Peki,peki ama neden? Neden küçük bir çocuğu herkese öldüğünü inandırdınız ?''
Beni yalanladı.
''Neyden bahsediyorsun sen Ahu? Baran çok küçükken kaza da öldü.''
''Baran şu an yaşıyor.Her gün neredeyse onu görüyorum.''
''Ahu bence sen Melisa ve Ateş'in birlikteliklerini kıskandığın için ortalığı kızıştırmak istiyorsun.''
''Baran'ın ölmüş olması neden bu kadar önemliydi.Onun ölmesi neyi sağlıyacaktı? Bakın bana yardım ederseniz ben de size edebilirim.Oğlunuzu koruyun. Onun etrafındakiler tehlikeli.Melisa..''
Sözlerime devam edemeden kızgın bir tavırla sözlerimi kesti.
''Bencilliğinden vazgeç.Melisa oldukça iyi bir kız Ateş'e ne gibi bir zararı olabilir?''
''Melisa uzun süredir Ateş'in kardeşiyle iş birliği içerisinde beni de buna dahil ettiler.Bir şeyin peşindeler ama ne olduğunu bilmiyorum.Başta sadece Baranın hayatta olup olmadığını bulmaya çalıştıklarını sanıyordum fakat durum çok farklıymış.Melisa'nın sizle konuştuğunu da biliyorum.''
''Tamam pes ediyorum sana her şeyi anlatacağım.Ama sen de bana söz ver.Anlaşmayı bozmamak için Ateş'in hayatından sonsuza dek çıkıp gideceksin.Melisa ile evlenmeleri lazım.''
''Anlaşma mı?''
Gerçek hikayeyi dinledim.