3# Luke and Luke's Courage

2.9K 290 301
                                    

Bu da benden size karne hediyesi!! Umarım memnun kalırsınız. Veeeeeeeeeeee karneler nasıll??

*

Yemek masamız her zamankinden daha kalabalıktı. Calum, çocukları annemin yemek daveti için toplamış ve bize getirmişti. Beş kişilik masaya, yedi kişi zar zor sığsak da hepimiz halimizden memnunduk. Babam hariç. Onu genellemeye dâhil etmiyordum çünkü hiçbir şeyden asla memnun olmuyordu. Özellikle Calum ile ilgili konularda çekilmez oluyordu. Mesela Calum ile ben birbirimize en uzak sandalyelere oturtmayı başarmıştı. Luke, babamın sol yanında oturuyordu. Onun yanında Ashton vardı ve onun yanında da ben oturuyordum. Calum ile Michael da karşımızdaydılar. Babam bu düzeni bilerek yapmıştı.

Annem çorbaları dökerken herkes sessizdi. Kimse yemeklere el sürmeye cesaret edemiyordu. Sonra Luke hayatının hatasını yapıp kimsenin fark etmediğini düşünerek böreklere doğru elini uzattı. Babamın göz ucuyla ona baktığını gördüm. Ve Luke'un eli börekle temas bile edemeden babam onun eline vurdu. Luke korkarak elini geri çekti. Mahcup bir şekilde babama baktı. "Üzgünüm."

"Üzgün olma, kendine hâkim ol." Babamın bu nasihati beni güldürdü. Gülmem hoşuna gitmemiş olacak ki bana dik dik bana baktı. "Ne gülüyorsun?"

Cevaplamayıp bakışlarımı kaçırmayı tercih ettim.

Annem bütün kâselere çorbayı döktükten sonra yerine oturdu. Artık hepimiz babamın işaretini bekliyorduk. Çocukların içlerinden keşke gelmeseydim dediklerini düşünmeye başlamıştım.

"Afiyet olsun," dedi babam. O çorbasından bir kaşık aldığında herkes mutlulukla yemeye başladı.

Luke başta olmak üzere hepimiz yemekleri iştahla yedik. Luke annemin yemeklerini o kadar beğenmişti ki sürekli keyif aldığına dair garip sesler çıkarıyordu ve babam ona garip garip bakıyordu. Arada Ashton'ın onu dürtüklediğini de görmüştüm ama bu pek işe yaramamış olacak ki tüm yemek boyunca aynı şeyi yaptı.

"Elinize sağlık, Bayan Milner." Luke anneme bakarak kocaman gülümsedi. "Yemekler muhteşemdi. Bir gün sizin gibi güzel yemek yapan biriyle evleneceğim."

"Hop hop, yavaş gel," dedi Ashton. Luke'a, onu öldürecekmiş gibi bakıyordu. Kıkırdadım. Luke artık babamın sadece kişiliğini değil, eş seçimini de örnek almaya karar vermişti demek ki.

"Sorun değil." Annem Luke'a gülümseyerek baktı. "Umarım aradığın kişiyi bulursun."

Michael yalandan öksürüp "hadsiz," dedi. Luke gözlerini devirdi ve yemeye devam etti.

Calum'a baktım. Tabağındaki yemekleri didikliyordu. Sonra bakışlarını kaldırdı ve bana baktı. Bakışlarımız buluştuğunda gülümsedim. Bugün babamla evlilik meselesini konuşmak istiyorduk aslında. Calum ile kararlaştırmıştık fakat Calum konuyu açar mı hiç bilemiyordum. Kendim de söylemek istemiyordum. Biraz korkuyordum doğrusu. Aslında biraz değil, bayağı korkuyordum.

Calum bakışlarını benden çekip babama döndü. "Bay Milner?"

Babam Calum'a baktı. "Efendim?"

"Size bir şey söylemeliyim."

"Dinliyorum."

Calum söyleyecek oldu; ama söylemedi. Heyecandan titriyordum. Sanırım o da söyleme olayını düşünmüş ve söylemeye karar vermişti.

"Daha bekleyecek miyim?"

"Şey..." Calum yutkundu. Dudaklarını birbirine bastırdı. Hâlâ tereddüt ediyordu. Çocuklardan onu kurtarması için yardım isteyebilirdim ama onlar da ne olduğunu bilmiyordu. Calum'ın bana evlenme teklif ettiğinden haberleri yoktu. Söylememiştik. Aramızda bir sırdı.

Happily Ever After // aston martinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin