Merhaba 👋 Öncelikle bu ilk hikayem. Bu yüzden saçmalamış olabilirim. Kusura bakmayın. İleride güzel şeylerin olacağına inanıyorum. Keyifli okumalar! :))
Duyduğum sesle gözlerimi zorla açtım. Birkaç kez kırpıştırıp etrafıma bakındığımda duyduğum sesin çalan telefonum olduğunu farkettim. Bugünkü planım aklıma gelince şokla gözlerimi açtım ve telefonu hızla cevapladım. Zira evdekiler uyanmamalıydı. Fısıltıyla konuştum. "Efendim" Karşıdaki ses bıkmış bir şekilde " Nolur bana hazır olduğunu söyle. Aksamdan beri gözüme uyku girmedi." Eylül'ün beni affetmesini umarak " ımm şey ben biraz uyuyakalmışım. Geç yattım da alarmı duymamışım. " dedim. Sesimi inceltmiş, şirin olmaya çalışıyordum. Konuşmaya devam ettim. " Sen hiç merak etme hemen hazırlanıp çıkıyorum bebeğim" Eylül oflayarak " Kızım ben burda senin için uğraşıyorum. Senin şu yaptığına bak. Her zamanki yerdeyim. Çabuk geleceğini umuyorum. Beni ağaç etme" dedi. " Tamam bebeğim hemen geliyorum." deyip telefonu yatağa fırlattım. Bense çoktan ayaklanmıştım. Eğer babam uyanırsa kesinlikle buna izin vermezdi. Klasik Türk babası işte.. Duş almak için vaktim olmadığını fark edip dolabımın karşısına geçtim. Ne giyeceğime bir türlü karar veremiyordum. Güzel gözükmem gerekiyordu. Eylül'ün beni öldürme ihtimalini düşünerek biraz daha hızlı davrandım ve bir yığın kıyafeti yatağa fırlatıp bir parçasını üstüme geçirdim. Aynaya baktığımda iyi görünüyordum. Yırtık bir Jean ve tişört, üzerinede siyah deri ceketle kombini tamamlamıştım. Nisan ayında olmamıza rağmen hava serindi. Yağmur hiç durmuyordu. Saçlarımıda yapmaya zamanım olmadığından düz bir şekilde arkaya saldım. Odamdan çıkmak üzereyken yatağımın üstündeki kıyafetleri farkettim. Bu görüntü cinnetler arası yolculuk yapmama sebep olmuştu. Derin bir nefes alıp bütün hepsini bazamın altına tıktım. Zira çok geç kalmıştım. Merdivenleri parmak uçlarımda inip yavaşça kapıyı açtım. Spor ayakkabılarımın su alma ihtimalini düşünerek botlarımı giydim. Yine yağmur çiseliyordu. Koşar adım sokağın ilerisindeki parka giderken yerdeki su birikintileri bacaklarıma sıçrıyordu. Su birikintilerine birkaç lanet savurup parktaki dev çınar ağacının altında beni bekleyen eylülü fark ettiğimde adımlarımı yavaşlattım. Daha fazla Jeanimi mahvedemezdim. Yanına ulaştığımda biraz daha geç kalsaydım çürüyeceği konusunda homurdanmaya başladı. Yanağına küçük bir öpücük verip yavru köpek bakışı attığımdaysa dayanamayıp gülümsemişti. Daha fazla zaman kaybetmeyip şu işi bitirmemiz gerekiyordu. Adımlarımızı hızlandırıp ileriden bir taksi çevirdik. Adresi tarif edip koltuğa iyice yerleştik. Sabahın erken bir saati olduğundan istanbulda ilk defa bir yere zamanında gelebilmiştik. Taksiye ücreti ödeyip indiğimizde karşımdaki tabela heyecanlanmama sebep olmuştu. Eylül beni sakinleştirmeye çalışsa da pek bir işe yaradığı söylenemez. Büyük kapıdan içeri girdiğimizde sekretere ozan beyle görüşmek istediğimizi söyledim. Sekreter bir telefon konuşması yaptıktan sonra içeri geçebileceğimi söyledi. Ellerimin terini pantolonuma sildikten sonra derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. Eylül dışarıda bekleyeceğini söylemişti. İçeriden " girin" komutu geldikten sonra kapıyı açtım. Resmen titriyordum. Genç adam elindeki dosyadan kafasını kaldırıp bana masanın önündeki koltuğu işaret etti. " Buyrun" Yavaşça yutkunup oturduktan sonra " Ben ajansa kayıt için gelmiştim" dedim. Adam yavaşça beni süzdü ve " Daha önceden bu konuda bir bilgi aldınız mı? Yani bu işlerin nasıl yürüdüğünü biliyor musunuz? " dedi. Onaylayıcı bir şekilde başımı salladım. Ozan Bey " Ben gene de sizi bilgilendireyim. Öncelikle fiziksel bir kusurunuz olmadığı sürece kayıt olabilirsiniz. Size yetenek sınavı uygulanmayacak. Ancak uygun görülen projelerin deneme çekimlerine gönderileceksiniz. Eğer karakter için uygunsanız seçilirsiniz. Tabii bu kolay olan bir şey değil. Yüzlerce kişi bu karakter için aday olacak. O yüzden kısa sürede ünlü olmak, ilk projeye seçilmek gibi hayalleriniz varsa yıkmak istemem ama kesin olarak iş imkanı sağlayamıyoruz. Bu sizin yeteneklerinize bağlı. Tabii şundan emin olabilirsiniz. Biz proje seçimlerinde size yardımcı olacağız. Sizi projeler için aday göstereceğiz. Tüm haklarınızı savunacağız ve ödemelerinizi zamanında yapacağız. Ayrıca daha önce internet üzerinden yaptığınız başvuruyu inceledim. Kayıt için uygunsunuz. " Ozan Bey nefes almadan konuştuktan sonra onaylayıcı bir şekilde tekrardan başımı salladım. Zaten tüm prosedürü biliyordum. Ozan Bey gülümseyip " O zaman profilinize koymak için birkaç foroğrafınıza ihtiyacımız olacak" dedi ve beni fotoğraf çekim odasına yönlendirdi. Burası bembeyaz bir odaydı. Bir fotoğraf çekim köşesi, giyinmek için kabinler, makyaj masası, kameralar ve birkaç çalışan vardı. Ozan Bey fotoğrafımı çekmesi için çalışanlardan birine komut verdikten sonra çekim odasından çıktı. Sevimli bir kadın bana gülümseyerek yaklaştı ve " Önce seni hazırlayalım" dedi. Makyaj masasına oturup küçük birkaç rutujtan sonra saçımı hafifçe dalgalandırdı ve beni çekim köşesine yönlendirdi. Tabii ondan önce suratımın pek makyaja ihtiyacı olmadığını söyleyip birkaç övgü yağdırmıştı. Çekim köşesine geçtiğimde heyecandan bayılmak üzereydim. Beyaz duvarın önünde durup fotoğrafçı olduğu tam olarak tipinden akan çocuğun komutlarını dinlemeye başladım. Bu sadece profilime koyulacak bir fotograf olduğundan üstümü değiştirmeme gerek yoktu. " Şimdi biraz yan dur. Saçını arkaya at. Gülümse. Evet çok güzel. Kıpırdama. Tamam şimdi sağa doğru bak ve hafifçe gözlerini kıs. Evet çok güzel." Birkaç böyle komuttan sonra fotoğraf çekimi bitmişti. Tabii bu sırada Eylül dışarıda ağaç olup çoktan meyve bile vermişti. Fotoğrafçı çocuk makinasından fotoğrafları kontrol edip bana doğru döndü. " Çok güzel işte bu kadar. Artık gidebilirsin. Senin için uygun bir proje olduğunda arayacaklardır." Gülümseyip teşekkür ettikten sonra dışarı çıktım. Eylül resmen bi aşağı bi yukarı volta atıyordu. Beni görünce durakladı ve " Lütfen buraya geldiğimize değdiğini söyle" dedi. Kıkırdayıp "Tabii ki değdi kaydımı yaptırdım" dedim ve daha sonra dayanamayıp çığlık attım. Hala inanamıyorum. Resmen kayıt oldum. Eylül' de kıkırdayıp bana oldukça sıkı bir sarılma verdi. Tabii ondan önce saçımın niye böyle olduğunu falan anlatmak zorunda kalmıştım.Kucaklaşmamız bittikten sonra saate baktım ve gördüğüm rakamlarla hafifçe yutkundum. Babam kesinlikle uyanmıştı ve muhtelemen birazdan beni de kahvaltı için uyandırmaya gelecekti. Işınlansamda yetişemeyeceğim acı gerçeğiyle karşılaşınca beyaz bir yalandan zarar gelmeyeceğini düşünüp Eylül' le ortak karara vardık. Umarım babam bu küçük beyaz yalanı yerdi.
#############################
Evin önüne geldiğimizde derin bir nefes aldım ve anahtarı deliğe yerleştirip yavaşça çevirdim.Bir umut babamın uyanmama ihtimalini düşünürken merdivenlerdeki sesin sahibi " Hayaller, Hayatlar" sloganı içerisinde birkaç cümle kurmama sebep olmuştu. Kahretsin! Eylül'le birbirimize " umutsuz vaka" bakışı attıktan sonra iç sesime kulak verdim. Bazen bu sürtük bir işe yarayabiliyordu. "Hadi babana yürüyüşe gittiğini söyle. Sence bunu sorgular mı? Tabii ki hayır." Teşekkürler iç ses. " Ah ne demek canım her zaman." Gene bir tarafı kalktı bunun. Babamın sesi bu saçmalığa nihayet son verdi. " Kızım sabah sabah nereden geliyorsunuz?" Hafifçe gülümseyip " Yürüyüşten babacım " dedim.Babam tuhaf bir bakış attı. Ne vardı ki bunda bu kadar şaşırılacak? " Yırtık Jean, tişört, bot, Makyaj ve dalgalı saçlar.. Emin misin kızım?" Bu adam ne kadar dikkatli böyle.. İç sesime uyarsam böyle olur. " Heyy! Seni duyabiliyorum. Ben olmasam zaten mal gibi kalacaktın. Ben sana zaman kazandırıyorum bebeğim." Hah ne zaman ama.. İç sesimi umursamayıp bir cevap bekleyen babama döndüm. " Aslına bakarsan babacım. Bir arkadaşımızın doğum günü vardı. Ona hediye bakmak için çıktık. Daha sonra da yürüyüş yapmaya karar verdik" Eylül' de söylediklerimi onaylayıcı bir şekilde başını sallayınca babam " Ah öyle mi? Ne aldınız bakalım?" Ellerimizde bir hediye paketi göremeyince daha çok şoka girmiştim. Cidden bugün babamın neyi var? Beyin falan mı yedi? Resmen sanatsal bir şekilde sıvıyoruz. " Çok güzel bir kolye sipariş ettik Kenan amca. Özel bir parça." diyen Eylül' e minnettar bir şekilde baktım. Babam onaylayıcı bir şekilde başını salladı. O sırada mutfaktan kahvaltıya çağıran annemde bu dram dolu andan kurtulmamızı sağladı. Neyse ki şimdilik atlatmıştık. En azından bir teklif gelip televizyonda çıkana kadar..
##############################
Her zaman ki gibi iğrenç melodi sesiyle uyandım. Sabah sabah hangi sıkıntılı arıyordu acaba? Eğer Eylül'se eminim bu son sabahı olacak! Küçük bir özet geçersem ajansa kayıt yaptıralı 2 gün oldu ve hala babam öğrenmedi. İnanabiliyor musunuz? ve tabiiki ben tekdüze hayatımda dümdüz yaşamaya devam ediyorum... Telefonumu elime aldığımda tanımadığım numara ne kadar Eylül'ü kurtarmış olsa da hala sinirlerimi bozmaya yetiyordu. " Efendim" dedim boğuk sesimle. " Duygu hanım?" dedi karşıdaki tanımlayamadığım ses. " Evet, buyrun benim." " Ben Mc ajanstan arıyorum. Sizi bir projeye aday gösterdik. Kabul edildiniz. Deneme çekimlerine bekleniyorsunuz." Ağzım şokla aralanırken ne diyeceğimi kestiremedim. Resmen tutulmuştum. Hani bu işler bu kadar çabuk ilerlemiyordu?
Nasıl olduğunu, eksiklerimi Vs yorum atarsanız sevinirim. :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B'AŞK'A
Teen Fiction~TANITIM~ O kapıdan girdikten sonra mutlaka bir şeylerin değişeceğini biliyordum. Ama bu kadarını tahmin edemezdim. Hayallerim bir yandan inşaa edilirken bir yandan da temeli sağlam olmayan bir bina gibi çöküyordu. Önümdeki tükenmek bilmeyen engelle...