Huzur kokulum

135 20 9
                                    

Evin balkonundan dışarıyı seyrediyorduk.Uzun bir kış mevsiminin arkasından gelen bahar ile her yer yemyeşildi.Sanki bütün doğa kış mevsiminden uyanmış gibiydi .Selin ile birlikte oturuyorduk balkonda. Hava kararmak üzereydi.Dışarıda oyun oynayanların çocukların gürültüsü , kurbağaların sesi, kuşların ötüşü her yeri dolduruyordu.Mahalleye ilk taşındığımızda pencereleri kapatıyorduk , sesten rahatsız olmayalım diye.Hayat ne kadar da hızlı akıyordu. Daha dün tanışmış gibiydik hepsiyle ama aradan dört yıl geçmiş halbuki.
Çok samimi beş arkadaştık yediği içtiği ayrı gitmeyen. Bulunduğumuz semt yeni yerleşim yeriydi. Hepimizde aynı yıl taşınmıştık bu mahalleye. Babam taşınıyoruz dediğinde çok üzülmüştüm çocuk gibi. Sonradan anladım ki kazandıklarım kaybettiklerime değermiş.
Sıradan bir hayatım var. Annem ve babam Umut şirketinin kurucusu olarak çalışıyorlar. Tek çocuk olduğumdan dolayı biraz nazlı ve şımarık yetiştirildim. Babam elinden geldiğince ilgilenir. Boş zamanlarında birlikte vakit geçiririz. Annem genelde yurt dışı işlerine bakar. O yüzden annemle sadece hafta sonları zaman geçirebiliriz.
Yakın arkadaşlarım olan Selinle aynı okulda ve ikimizde lise son sınıfız. Rana Burcu ve Hande üniversite birinci sınıf öğrencisi .Ne yaparsak beşimiz yaparız . Tek anlaşamadığımız nokta erkek arkadaş konusu. Her zaman karşı çıkmışımdır. Hande ye sevgilisi arada sürprizler yapar ve hepimiz kıskanırız. İnsanlara çok uzak olduğumdan dolayı henüz biriyle tanışma fırsatı bulamamışımdır. Son sınıf öğrencisiyim ve önümde hayatımı belirleyen sınava sadece üç ay kaldı. Böylece arkadaşlarımla sadece boş zamanlarımda görüşebiliyoruz. Yine bir hafta sonu balkonda ders çalışırken kapı çaldı.
-Merhaba dostum yüzünü gören
cennetlik.
-Sınavdan dolayı sizinle zaman geçiremiyorum Selin.
- Çalış canım sen. Rana bugün bir kafede canlı müzik olduğunu söyledi ve hep birlikte gideriz diye düşünmüş. Ne dersin?
- Bilmiyorum Selin'cim.
- Gel bak hem kafa dağıtmış oluruz.
- Peki tamam canım akşam görüşürüz. Hangi kafede bu arada?
- Lavanta kafede olacağız Irmak'cım.
-Tamam canım.
Gidip gitmemek arasında kısa bir gel git yaşadım.Ama bir daha bu ortamı bulamayabilirdim.
Sıradan bir pantolon ve gömlek giydim ve hafif bir makyaj yapıp çıktım. Ben gitmeden önce gelmişlerdi onlar.
-Ooo hoşgeldin Irmak. Nerelerdesin kızım sen.
- Hoşbulduk Burcu . Ders çalışıyorum öyle.
-Anladım canım inşallah hayırlısı olur.
-İnşallah canım.
" Ne alırdınız? " sorusuna hep birlikte " kivili soda " diye cevap verdik. Genellikle damak tadımız aynıdır. Kivili sodada bizim ortak içeceğimizdir. Siparişlerimiz geldikten sonra çok geçmeden müzikte başlamıştı. Söyleyen kişiyi daha önceden görmüş gibiydim sanki. Çok güzel bir sesi vardı ayrıca güzel bir orkestrası. Biz geldikten bir saat sonra Hande' nin sevgilisi Gökhan' da yanımıza geldi.Aramızdan sadece Hande' nin erkek arkadaşı vardı. Gökhan ' ın Hande' ye yaptığı suprizlerle bizde çok mutlu olurduk. Evet çok seviyorlardı birbirlerini. Hande siyah saçlı, iri kahverengi gözlü, uzun boylu ve çok alımlı bir kızdı. Hep iyilere layıktı benim arkadaşım. Gökhan ' da bir o kadar iyi biriydi. Bir anda müzik kesildi ve söyleyen kişi bizim masamıza doğru yaklaştı. Rana ile sohbet etmeye başladı. En yakın arkadaşıymış. Bizimle tanıştırmak için hepimizin ismini söyledi.
"Sarı olan Irmak, esmer olan Hande, kızıl kafa Burcu, bu Selin ve buda Gökhan Hande' nin erkek arkadaşı."
"Sizinle tanıştığıma memnun oldum bende Rüzgar ."
Tanıyor olmamın sebebi sanırım ismini bir kaç kez Rana' dan duymuş olmamdı.Çok geçmeden tekrar şarkı söylemek için sahnedeki yerini aldı. Sesinde huzur vardı sanki. Saat çok geç olmuştu. Aslında bakarsan zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Güzel bir gündü. Kızlarla eğlenmekle geçti. Saat 23:00 dı. Hep birlikte kalktık bir taksi çağırdık. Evlerimiz yakındı ve ilk önce ben indim.
- Teşekkür ederim Ranacım çok güzel bir geceydi. İyi geceler hepinize.
-İyi geceler canım. Dedi ve indim. Rana, Burcu ve Hande aynı evde kalıyorlardı.
Eve geldiğimde herkes uyumuştu. Pijamalarımı giyip yatağa girdiğimde hayal kurmaya başladım. Uyuya kalmışım.
Sabah uyandığımda ise ders çalşmaya başladım. Baş ucumdaydı kitaplarım önce edebiyattan başladım çalışmaya sözeldi bölümüm. Birkaç saat sonra annem kalkıp kahvaltı hazırladı. Bende küçüklükten belli yaptığım gibi babamı uyandırıp masaya birlikte geçtik.
Pazar gününe güzel başlamıştım.
- Günaydın.
-Günaydın. Diye cevapladı annem. Kahvaltı masasına oturduğumuzda babam söze başladı.
- Kızım biz birkaç günlüğüne İtalya'ya gideceğiz istersen seni halanlara bırakalım.
-Yok babacığım evde kalırsam daha iyi olur. Belki kızlarla kalırız.
-Tamam kızım nasıl istersen ama dikkat et.
Annem bavulları hazırlamıiş babamada onları arabaya koymak düşer. Evden çıkarken annem
-Dikkat et kızım ara bizi mutlaka.
-Tamam anne merak etmeyin.
Vedalaşrık ve gittiler. Kahvaltı masasını toplayıp ders çalışmaya başladım. Biraz ara verip salona indiğimde kızlar geldi aklıma. İlk önce Selin 'i aradım.
-Efendim Irmak.
-Ne yapıyorsun canım.
-Oturuyorum öyle sen ne yapıyorsun .
-Bende canım. Annemler bugün İtalya'ya gideceklerde birlikte kalalım mı onun için aradım.
-Tamam balım kalalım ama ben yinede bizimkilere söyleyim bi.
-Öpüyorum.
Sıra diğer kızlardaydı.
- Alo.
-Ne yapıyorsun Hande.
-Kahvaltı yapıyoruz kızlarla.
-Afiyet olsun canım.
-Saol kuzum.
-Kızlar bugün bizimkiler İtalya' ya gittilerde birlikte kalalım mı?
-Olur kuzum kızlar onayladı benim biraz işim var ama Rana ve Burcu gelirler.
-Tamam canım. Dedim ve kapattım.
Onlar gelmeden kek yapmak için mutfağa geçeceğim zaman kapı çaldı gelen Selin di.
-Hoşgeldin canım.
-Hoşbulduk hayatım.
-Mutfağa geçelim istersen kek yapacaktım ben.Mutfağa girdik ve eğlenerek yaptığımız keki fırına verdikten sonra diğer kızlarda geldi.
-Hoşgeldiniz.
-Hoşbulduk balım ne yapıyorsun?
-Aynı bildiğin gibi canım ders çalışmaya devam.
Kızlarla biraz ders çalıştıktan sonra çay koymak için mutfağa girdim. O sırada arkamdan Rana geldi.
-Irmak 'cım seninle birşey konuşmak istiyorum canım.
-Tabi Rana dinliyorum.
-Dün akşamki Rüzgar seninle tanışmak istediğini söyledi.
-Biliyorsun canım insanlardan hoşlanmam istemediğimi söylersin.
-Tamam canım nasıl istersen.
Çayı koyup salona geçtiğimizde kızlar çalışmayı bırakmış televizyon izliyorlardı. O sırada Hande'de geldi. Çayları doldurup yanlarınada Selin'le birlikte yaptığımız üzümlü keki koydum.
-Harikasın Irmak.
-Afiyet olsun Burcu'cum.
Çay içtikten sonra dışarıya çıkma kararı aldık.
-Hadi kalkın kafa dağıtalım. Dedi Rana.
Rana gezmeyi çok seven birisidir ve bir o kadarda rahatına düşkündür. Hepimiz onayladıktan sonra çıkmak için hazırlandık. Tam o sırada telefonum çaldı arayan Murat'tı.
-Efendim Murat
-Ne yapıyorsun Irmak.
-Dışarıdayım sen ne yapıyorsun.
-Evdeyim ders çalışıyorum da bizimkiler iki hafta sonra piknik düzenliyorlarmış gelmek ister misin?
-Bizim sınıf mı?
-Evet.
-Tamam bakalım bi.
-Peki tamam haberin olsun diye söyledim.
-Teşekkür ederim Murat.
İki cadde sonra Mania kafeye gidecektik. Çok geçmeden Rana'ya Rüzgar mesaj attı.
-Irmak'cım Rüzgar seni soruyor ne dememi istersin.
-Bilmiyorum Rana.
-Sen bilirsin ama Rüzgar iyi çocuktur.
-Peki sen benim numarası ver.Dedim. Mania kafeye gelmiştik. Akşam yemeği yeyip eve gidecektik.
"Ne alırsınız?"
"5 tane orta boy pizza."
"Kızlar çok gecikmeyelim."
"Tamam Irmak yemekten sonra kalkalım." yemek yedikten sonra hep birlikte eve geçmek için yürüdük. Düşünüyordum öyle. Evin içine girdiğinizde hepimiz yorgunluktan koltuklara zor attık kendimizi. Biraz oturduktan sonra yataklarımızı yapıp yatmak için hazırlandık.
-İyi geceler kızlar.
-İyi geceler.
Hepimiz yatar yatmaz uykuya daldık. Sabah okul vardı. En erken ben kalkıp kahvaltı hazırladım. Selin'le birlikte gidecektik kızlar daha geç çıkacaklardı. Selin'i kaldırıp birlikte kahvaltı yaptık. Çıkacağımız zaman buzdolabına not yazıp yapıştırdım.
" Günaydın ponçikler :) kahvaltınız hazır. İsterseniz çayı ısıtın."diye not bırakıp evden çıktık.Okulda ilk dersimiz Hakan hocayaydı. Ailemle birlikte öğretmenlerimde benden güzel şeyler bekliyorlardı. Öğleden sonra dersim yoktu eve geçip dinlendikten sonra ders çalışmaya başlayacaktım. Öğlen arasında telefonuma mesaj gelmişti.
"Merhaba ben Rüzgar. Eğer işin yoksa bugün Lavanta kafeye gelebilir misin?"
" Öğleden sonra dersim yok saat 13:30 da orda olurum."
"Seni bekliyor olacağım."
Eve geçip yemek yedikten sonra üzerimi değiştirip çıktım. Yarım saat sonra söylediği kafedeydim. Cam kenarında bir masada oturmuş bekliyordu. Beni görünce ayağa kalktı elimi sıktı ve selamlaşıp oturdum.
-Nasılsın? Diye sordu.
-İyiyim teşekkür ederim sen nasılsın? Dedim.
-Teşekkür ederim. Aslında seni buraya davet etmemin sebebi seni daha yakından tanımak . dedi.
Hoş çocuktu. Konuşmaya başladık. Kendinden bahsetti biraz.Müzikle uğraşmaya çocuk yaşta başlamış ve hala devam ediyormuş. Konu hayatımıza dair açıldı .
-Ne olmak istiyorsun?
-Edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Yazmaktan sürekli birşeyler karalamaktan hoşlanıyorum.
-Demek ki ortak yönlerimiz var. Bende yazmayı çok seviyorum. Peki erkek arkadaşın var mı?
-Hayır. Diye yanıtladım. "Peki ya senin.?"
Şöyle söyleyeyim hayatım boyunca hiçbir zaman kolay elde edilen kadınları sevmedim. Hep sevdiğim kadın beni sonuna kadar uğraştırsın zor bir kadın olsun istedim. Belki çok saçma gelecek ama hep zor olan aşkları kazanmak için uğraşmakla geçti ömrüm. Sonunda ya kaybettim yaralarım oldular yada kazandım yaşadığım en güzel aşk oldular.
Birazda ben konuştum.
-Kadın olmak zor iştir aslında. Ama kadın isterse yapar kaldırır kucaklar yüreğini ,taşır kaçırır tüm gücüyle. Önce çatlaklarını onarır. Sonra alır firçasını eline kendi mavisine batırır. Siyahları kapatır. Zor olanın farkına varmaktır asıl olan. Her kadın zulasında biraz mavi barındırır.
-Sanırım yazdıkların gibi konuşmanda çok güzel.
-Teşekkür ederim.
-Peki senin hayata bakış açın nedir?.
-Hayat bazen ahşap ve çürük bir merdivene çıkmak gibidir. İnsan yukarı çıkmak isterken büyük düşüşler yaşar ve ruhu örselenir. İşte böyle anlarda hapseder kendini kuytu yalnızlıklara. İnsan geleceğe ilerlemedeki cesaretini geçmişten alır. Geçmişte bıraktığımız yıkıntılar bile bazen yeni bir başlangıcın temeli olabilir.
O kadar güzel konuşuyorduk ki zamanın nasıl geçtiğini ablamadim. Selin'in mesaj atmasıyla irkildim.
"Irmak nerelerdesin kızım sen evde olursun diye düşündüm ama yoksun. Kapının onundeyim seni bekliyorum."
-Rüzgar kusura bakma kalkmam lazim.
-Nasıl istersen tanıştığımıza memnun oldum. Görüşürüz.Dedi ve hızlı adımlarla çıktım oradan. Taksiye binip eve doğru yol alfim. Ben cantamda anahtarımı ararken Selin kapının önünde kitap okumayan başlamış. Beni görünce hemen ayağa kalkıp
-Ağaç oldum burada.
-Kusura bakma canım .
-Ben evde olursun diye düşünmüştüm. Neredesin sen?
-Sen içeriye geç ben çay koyup geliyorum.
-Tamam.
Çay koyup üzerimi değiştirip Selin'in yanına geldiğimde.
- Evet dinliyorum seni .
-Cumartesi gecesi gittigimiz kafede ki ses sanatçısı vardı ya.
-Rüzgarı mı diyorsun ?.
-Evet Rüzgar dan bahsediyorum. Onunla birlikteydik.
-Anladım da neden?
-Rana ya tanışmak istediğini söylemiş bende kabul ettim ve bugün görüştük.
-Nasıl biri?
-O günkü gibi burnu dik egoist birine benzemiyor. Tamamen farklı ve çok samimiydi. İlk defa böyle hissettim sebebini bilmediğim bir güven hissediyorum.
-Bak Irmak'cım ne olursa olsun kimseye güvenmemen gerektiğini benden daha iyi biliyorsun. Bağlanma derim yani.
-Biliyorum Selin yeni tanıştığım birine ne kadar bağlanabilirim ki?
-Tamam canım .
Aslında çok iyi birine benziyordu ve Selin 'in düşündüğü dibi düşünmüyorum.
-Çok acıktım dostum. dedi Selin.
İçimde öyle birşey vardı ki aç olduğumu bile hissetmiyordum sanki. Yinede mutfağa geçip birşeyler hazırlamaya başladım. O sırada Selin ders çalışmaya başlamıştı. Aklımda ki tek şey edebiyat öğretmenliğini kazanmaktı. Masayı hazırladığımda Selin'in çağırdım. Birlikte oturduk. Konuşmadan yemek yedikten sonra Selin ders çalışmak için salona geçti. Ben biraz dinlenip gece çalışacaktım. Odama geçtiğimde düşünmeye başladım. Adını bile koyamadığım bir yalnızlık var içimde. Nereye gitsem benimle gelen. Yalnızlık koleksiyoncusuyum ben ama hiç yalnız kalmasın yalnızlık oldum hep. Beni hiç yalnız bırakmadı yalnızlıklarım. Herkes kendi yalnızlığını seçtiği için bu kadar yalnızım ben. Aslında yalnızlık yaşamla ölüm arasında seçim yapamayanların çaresidir. Doğru bir insanla doğru bir zamanda olmayı isterim. Bunları düşünüyorken uykuya dalmışım. Selin 'de kanepeye uzanıp uyumuş. Sabah uyandığımda okula sınav izni almak için gidecektim. Geleceğimi belirleyecek sınava bu kadar az kalmışken küçük şeyleri kafama takmak istemiyorum. Okuldan eve dönerken babam aradı.
- Efendim baba.
- Ne yapıyorsun kızım nasılsın.
- İyiyim babacım siz ne yapıyorsunuz ne zaman dönüyorsunuz?
- Bu geceye bilet aldık kızım yarına orda oluruz.
- Tamam baba.
- Öpüyorum kızım annenin selamı var.
-Sende selam söyle babacım.
Eve gelirken ilk okuldan arkadaşım olan Selim'i gördüm. Aradan tam on yıl geçmişti. Biraz yaklaşınca tanıdı beni.
- Merhaba Irmak nasılsın?
- İyiyim Selim sen nasılsın?
- Sağolasın bende İyiyim. Uzun zamandır görüşmüyoruz oturup konuşalım bir yerlerde eğer zamanın varsa.
- Tabi. Tam on senedir görüşmüyoruz.
- Haklısın aslında sana ve sınıftan bir kişiye ulaşmayı denedim ama hiç birinizden bir iz yoktu.
- Anladım. Yürümeye başladık. Ve yolun üzerindeki bir cafeye girdik.
- Okuyor musun Irmak?
- Evet lise son sınıftayım üniversiteye hazırlanıyorum. Sen hangi lisede okuyorsun?
- Ben çalışıyorum Irmak. Orta okulda babam trafik kazasında hayatını kaybetti. Annemde hasta olduğu için ben çalışıyorum ve küçük kardeşimi okutuyorum.
- Başın sağolsun. Peki annenin neyi var?
- Gırtlak kanseri.
- Geçmiş olsun. Dedim.
- Teşekkür ederim. Hiç değişmemişsin.
Hayat onu çok yormuş ve yıpratmıştı. Küçük yaşta başlamıştı çalışmaya ekmek parası kazanmaya. Bunları düşünürken.
- Sana ulaşabileceğim bir telefon numarası var mı peki?
- Maalesef telefonum yok.
- Anladım.
- Ama sen verirsen ben sana ulaşmaya çalışırım. Telefon numaramı verdikten sonra
- Kusura bakma kardeşimin okuldan çıkma saati geldi onu almam gerekiyor.
- Tabiki canım. Sonra tekrar görüşürüz.
- Allah'a emanet ol.
Bazı insanların sende ki yeri asla doldurulmayacak kadar derinken bazılarının varlığı ise yüreğine bile yetişemeyecek kadar sığdır. Bazı insanlarla zamanın nasıl geçtiğini bile bilmezken bazılarının sadece yüzünü görmekten kaçınırsın. Böyle düşünürken eve yaklaşmıştım. Eve geldiğimde üzerimi değiştirip ders çalışmaya başladım. Biraz ara verip televizyon izlerken Selim'i düşünmeye başladım. İlk okuldayken maddi durumu iyi olmadığı için sadece bir tane defteri vardı ve sürekli ona yazardı. O zamanlar öğretmenimizle birlikte ona destek olurduk. Babasını kaybetmeden önce babası çalışırdı. Annesi ev temizliklerine giderek oğlunun okul masraflarını karşılamaya çalışırdı. Sınıftaki bütün arkadaşlarımız ile birlikte para biriktirir ihtiyacı olan bir şeyler alırdık. Böyle insanlar varken hayatta ,parasıyla kendini değerli olarak görenlerde var. O sırada Murat mesaj attı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 15, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Huzur Kokan AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin