-1-

436 114 268
                                    

Odamdaki çok da büyük olmayan iki pencereden yıldızlara bakmayı sevenlerdenim ben. O kadar güzel şey ki yıldızlar. Oturun sabaha kadar konuşun, dertletinizi anlatın. Hiç sıkılmadan dinlerler sizi. Hayatınızdaki bir çok arkadaşınız bile yeri gelir sıkılır ve uzaklaşırsınız birbirinizden. Yıldızlar öyle değil, her gece ama her gece pencerenizde sizi beklerler.

Ben her gece konuşurum mesela yıldızlarla. Küçükken yaşadıklarımı, çok sorunlu olduğumu ve yalnız olduğumu bilirler. Bu yüzden her gece daha kalabalıklaşırlar sanki, "Biz yanındayız!" der gibi.

O gün de gece vakti olunca sandalyemi çektim penceremin önüne. "Merhaba minik dostlarım! Bugünde beraberiz. Ben gene çene çalacağım." mutfaktan annemin aldığı çikolalatalardan iki paketini alarak tekrar geldim.

"Keşke siz de çikolata yiyebilseydiniz. Gerçekten mükemmeller!"

"Biliyor musunuz yıldızlar bugünde yalnızdım. Keşke hiç güneş doğmasa hep konuşabilsek. Kardeşim dediğim insan bana mesaj atmayalı üç ay oldu minik dostlarım. Onu tamamen kaybettiğimi bugün anladım. Her zaman birlikte vakit geçirdiğimiz kafeye gittim bugün. Yanında iki kız daha vardı. Yeni arkadaşlar bulmuş kendine. Bense hala barışma ümidi... Aptal kafam! "

Ardından bir yıldız kaydı.

"Kızma hemen, artık düşünmeyeceğim onu. Biliyor musun bütün fotoğraflarımızı da sildim! Artık yok. Siz ve ben varız. Mükemmel dostluk buna denir!"

"Sanaldan da dostluk edinmiştim ben. Tam 3 yıllık arkadaşım bile vardı. Ama ne oldu bilmiyorum sebepsizce uzaklaştık. Sanalda da herkes bu konulardan şikayetçi. Reelde de hepsi öyle. Herkes bundan şikayet ediyorsa gerçek dostlukları kim yaşıyor? Öyleyse herkes yalancı! Kimseye güvenme sen gökyüzü! Herkes unutuyor her şeyi. Acıdan ölürken içlerini döktükleri seni bile!"

"Yarın okul başlayacak minik dostlarım, uyumam gerek. Yarın gece görüşürüz. Hey gökyüzü! İyi bak dostlarıma!"

***

Uykumun en uyunması gereken harika bir yerinde lanet olası alarmın çalması nedir bilir misiniz? Kendimi sekiz çocuğuyla ortada kalmış kadın gibi hissediyordum. "Allah'ım bu ilk gün ama nolur okul hemen bitsin!"

Sürünerek kalktığım yatağıma son kez bakarak üzerimi değiştirmemin vaktinin geldiğini söyledim. Dolabın kapağını açarak limon sarısı bir pantolon ve küçük çiçek desenli sıfır kol bluzumu giyip mutfağa geçtim. Annem bana sofrayı hazırlayıp gitmiş her zamanki gibi. Çikolatalı süt, yumurta, sosis ve tost. Oturup hızlıca yedikten sonra saate baktım. Zile tam yirmi dakika vardı ve okul ile evimizin arası on beş dakikaydı. Ucu ucuna yetişebileceğim okula bir kez daha lanet okuyup evden çıktım. En önemli eşya kulaklığımı takarak yürümeye başladım.

Etrafıma baktığımda herkesin bir arkadaşıyla gittiğini gördüm. Bende her gün Deniz ile giderdim. En yakın arkadaşımdı ve her sabah onunla okula giderken zaman hızlı geçiyor ve çoğu geç kalırdık. Fakat Deniz artık yoktu. Karşıdaki kaldırıma baktığımda Deniz ile göz göze geldim. O kafede gördüğüm arkadaşları vardı yanında. Küçük bakışmanın ardından başımı önüme çevirdim. Ve tekrar "Ne olursa olsun düşünme! Barışmak yok! O seni unuttu bile!" diye tekrarlayarak ilerlerken arkamdan bir elin dokunması ile kalbim yerinden çıktı. Kafamı çevirip "Salak mısın be! Gencecik yaşımda kalp krizinden ölecektim!" diye cırlayarak söylediğimde onu Deniz sanmıştım. "Çok mu korktun? Özür dilerim. Galiba dalmışsın." bu geçen seneden beri peşimde olan üst sınıflardan birinin öğrencisiydi. Her ne kadar reddetsemde her reddedişimde daha da yapışıyordu. "Artık benden vazgeç. Gerçekten nefret ediyorum hepinizden!" neden kimse anlamıyordu beni? Bana kız ve erkek ilişkileri saçma gelirdi. Hele vıcık vıcık ilişkiler... Gerçekten tiksiniyordum. Ama kimse beni anlamıyordu. Hele Talha hiç anlamıyordu! "Anlaşılan sen gene sinirlisin. Okulda görüşürüz o zaman." sessiz kalıp ilerleyişini izledim. Kırmak istemiyordum ama o da beni anlamıyordu. Gece yıldızlara anlatmayı kafamın bi köşesine not edip ilerledim. Birkaç şarkıdan sonra okula varmıştım.

Gökyüzündeki DostlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin