Herkesin tutunacak bir dalı olması lazım bu hayatta. Yanında güvenebileceği bir insan. Çünkü insanın yapısı o kadar sosyal ki yanında kimse olmayınca psikolojik sorunlar yaşar. İçgüdüsel bir şeydir bu. Ama benim gerçek anlamda kimse yanımda olmadı. Psikolojim mi bozuk ? Evet bozuk. Çünkü gerçek anlamda kimse yanında olmayınca insanın bedeni o kadar güçsüzleşiyor ki, ne kadar savaşırsan savaş yalnız başına kaldığında anlıyor insan ne olduğunu. Geceleri çok ağlıyor, içiyor ve günden güne kendini eritiyor. Ben bu durumu 10 yaşından beri yaşıyorum. O sabah annem ağlarken uyanıyorum. Durumu anlamaya çalışıyorum fakat sadece izlemekle yetiniyorum. Bir süre sonra soruyorum.
Anne ne oldu ?
Annem hafifçe göz yaşını silip
Biz babanla ayrıldık oğlum..
Ve ben hiç bir şey diyemedim. Bilemezdim bu durumun beni bu kadar güçsüzleştireceğini.
Hayata adım atmaya 10 yaşında başlarken eksilmeye alıştım ben.
Önümde kocaman bir hayat beni bekliyor olacaktı. Acı, hüzün, yalnızlık ve tebessüm ettirebilecek kadar mutluluklarla.
Zaten hepimizin de kaderi bu değil mi ?
Sadece ufak tebessümlerle varız.
Onlarıda almasınlar elimizden !
Bir çok insan neler neler yaşamıştır. Tanrının bize verdiği o minicik kalbimizde tonlarca ağırlıktaki duyuları nasıl taşıyabiliyoruz ?
Hayatımdaki ikinci şokumuda 16 yaşında yaşadım. Bu gerçek anlamıyla benim için bir sınavdı ya da gerçek anlamıyla bir olgunluk.
Sevdiğimin aile baskısı yüzünden intiharı.
Henüz daha çok küçüktüm. Tanrının beni o küçük yaşımda bu şekilde sınamasına halen anlam veremiyorum. Sanırım aklını kaçırmış olmalıydı.
Onun intihar mektubu halen ben de saklı ve ölene kadarda saklı kalacak. İlk zamanlar onun mezarına gitmek çok zordu benim için. Saatlerce orada kalıp onunla konuşurdum. Birlikte sigara içerdik
Ama zamanla bununla yaşamaya alıştım. Çünkü kim olursa olsun uzun bir süre yanında olmayınca onun yokluğuna zor da olsa alışıyor insan. Lv27..