''Bu saçmalıkta neyin nesi ? Deden 22 sene önce öldü sanıyordum.''
Bianca kocaman özlerini açıp suratını buruşturarak elinde ki mektubu Margo'ya verdi. Bir odanın içinde 7 kişi olmamıza rağmen ölüm sessizliği çökmüştü. 22 sene önce öldüğünü sandığım dedem doğum günümden bir gün sonra odama, yatağımın hemen yanı başına esrarengiz bir hediye paketi ve mektup bırakıyordu. Düşüncesi tüylerimi diken diken ederken elimde ki paketi koltuğun diğer ucuna fırlattım. Ne olduğunu açmaya korkuyordum bir kaç denemeden sonra açamayacağıma karar vermiştim. Ölü-Diri dedem mektubuyla kafamı allak bullak ederek beni dünyadan soyutlamıştı. Paketin içinde ki bu Ölü-Diri dedemin karanlık hatası neydi merak ediyordum ama açmak için o gerekli cesaret bende gram yoktu bunu saklayamazdım.
''22 sene sonra ortaya çıkıyor ve verdiği hediye karanlık hatası oluyor. Amma tuhaf dedeymiş ha''
Margo yine tuhaf bir şekilde sokak ağzıyla konuşunca bakışlarımı üzerinde gezdirdim. Erkeklerden hiç bir farkı yoktu. Sadece bize göre daha kurnaz ve ince düşünüyordu. Herkes bir yerlere dalmış mektubun anlamını düşünürken ben ise tek bir şeye odaklanmıştım. Hediye. Bir çırpıda paketi kapıp bantlı yerlerinden açmaya başladım. Büyük kare bir paketi vardı ama son derece hafifti. Umarım bir boyama kitabıdır diye geçirdim aklımdan. Bir boyama kitabıdır ve mektupta sadece bir şakadır. Paketi yere atıp içinden çıkana göz gezdirdim. Siyah bir plaktı ve üzerinde n.j.h 1993 yazıyordu. Plağın arkasında elime kağıt gibi bir şey geldi ve hemen plağı çevirdiğim de yapışkanlı bir not kağıdı olduğunu gördüm. Üzerinde çirkin bir el yazısıyla ''Çal'' yazıyordu.
''Deden karanlık hatasından bahsederken plağın rengini söylüyordu sanırım''
Louis gülmeye başladığında bir kaç saniye içinde susmak zorunda kaldı. Çünkü o hariç kimse gülmüyor son derece ciddi ve sert bir ifadeyle ona bakıyorlardı.
''Gramofonun yanına gidelim'' diyerek oturduğum yerden kalktım ve merdivenlerden çıkarak odama geçtim.
Peşimden diğerleri de beni takip edince kapıyı kapattım ve plağı gramofona yerleştirdim. Öylece olacakları beklerken gramofondan yüksek tiz bir çığlık koptu ve o anda hayatımda hiç yaşamadığım yoğun bir baş ağrısı ve mide bulantısı yaşadım. Kulaklarım neredeyse patlayacaktı ve görüş alanım darlaşmıştı. Git gide küçüldüğümü hissediyordum vücudum parçalara ayrılıyormuş gibiydi. Herkes bir şeyin arkasına saklanmış kulaklarını kapatırken ben ölümü hissettim. Ölümün o soğuk nefesini, karanlığını hissettim. Görüş alanım tamamen pixeller ile dolmuştu ve çığlık hala devam ediyordu. Raflarda ki kitaplar yerinden oynamıştı. Elimi kaldırıp plağı durduramıyordum. Yere yığılmıştım ve vücudum benden bağımsız bir şekilde sürekli bir solucan misali yerde kıvrılıyordu. Dedemin karanlık hatası düşündüğümüzden daha karanlıktı belkide.
Plak çığlık sesini bir 80'ler slow şarkısına bırakarak odaya eski bir hava vermişti. Başım zonklamaya devam ederken görüş alanım düzeldi ve kolumdan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım. Saniyesinde sersemlemem ile birlikte yatağa doğru bir kaç adım attım ve oturdum. Bianca olduğu yerden çıkıp hemen plağı durdurdu ve alıp kırmaya çalıştı.
''Lanet olası şey kırıl, kırıl!''
Kalkıp plağı Bianca'nın elinden alarak dolabımın içine diğer plakların yanına koydum.
''Bakın bunun ne olduğu hakkında fikri olan varsa söyleyebilir mi yoksa kafayı yiyeceğim de.'' Elimi saçlarıma daldırarak oda da yürümeye başladım.
''Sen.'' dedim Harry'e dönerek
''Okuduğun kitapların, makalelerin sayısı belli değil. Bununla ilgili bir şey biliyor olmalısın.'' Harry gözlüğünü düzelterek bana baktı ve kafasını umutsuzca iki yana salladı.
''Üzgünüm ama hiç bir kitapta dedenin karanlık hatasından bahsetmiyor Niall''
Gözümü devirerek odadan çıktım ve aşağıya indim. Gözden kaçırdığımız bir şey olmalıydı. Dedem ne demişti mektubunda bulmaca. Bir bulmacadan bahsetmişti. Eğer bir bulmaca varsa paketin içinde olmalıydı. Hızlıca koltuğa gittim ve bir şey aramaya başladım.
''Ne arıyorsun ?''
''Ne aradığımı bilmiyorum M. Ama bir şey olmalı gözden kaçırdığımız paketi açınca düşürdüğümüz bir şey olmalı.''
Eğilip koltuğun altına baktım ama hiç bir şey yoktu. En ufak bir şeye rastlamamıştım.
''Bulmaca'' diye fısıldadı Bianca
''Belki ilk bulmacan bu plağın ne olduğunu öğrenmektir.''
Salonun ortasında durup ilk Bianca'ya sonra diğerlerine baktım. Herkes birbiriyle bakışıyor ve gergin görünüyordu. Başıma ne tür bir bela almıştım hiç bir fikrim yoktu ama kısa sürede çözeceğime emindim. Ölü-Diri dedem 23. yaşımı bana zehir ederek mükemmel bir doğum günü hediyesi armağan etmişti. Belkide işe ilk onu bulmakla başlamalıydım.
''Dedeni arayamazsın'' dedi Harry aklımdan geçenleri okumuşcasına. Bu çocuğun zekası beni korkutacak derecedeydi.
''Ama onu bulmazsam tüm bunların açıklamasını kim yapacak ?''
Liam bi adım öne çıktı ve üstüne, çıkardığı ceketi giydi.
''Anlamıyor musun ? Bunların hepsini sen çözmek zorundasın. Neyin içinde olduğunu kendin çözeceksin. Deden sana onu aramamanı, bulman gereken daha önemli şeyler olduğunu söyledi. İlk olarak o plağı çözmekle başlamalıyız daha sonrada bulmamız gereken önemli şeylerin ne olduğunu ve ne ile ilgili olduğunu.''
''İşimiz baya uzun. Acele etsek iyi olur.''
Herkes üstüne ceketini giyerken bende odama çıktım ve bir hırka alarak aşağıya indim.
''Pekala'' dedim
''İlk olarak kütüphanede ki kitaplardan plaklarla alakalı tüm şeyleri inceleyelim.''
**İlk hikayem ile karşınızdayım. Umarım beğenir ve takipte kalırsınız. Bölümler çoğunlukla bu kısalıkta çerez tadında olacak. Bazı bölümler uzun olabilir o bölümün konusuna göre değişecek. Eğer okuduysanız vote/yorum bırakmayı unutmayın.Umarım iyi bir başlangıç olmuştur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
curse of the record//n.h
Fanfiction''Merhaba sevgili torunum, yüzünü görmeyeli yıllar geçti ama bağışla beni daha minik bir bebekken üzerine oynadığım oyundan sonra ne senin karşına çıkabilirdim ne de ailenin. Büyük bir hata yaptım, her insan hata yapar ama benim ki affedilemez ve ge...