youth grace'in güncesi

18 3 1
                                    

''Kitabın üstünde herhangi bir damga yok'' dedi Bianca garipseyerek. 

''Buraya ait değil, fakat neden burada?'' 



Kitabı Bianca'nın elinden alarak sayfalarını karıştırmaya başladım. Buraya ait olmayan bir şey burdaysa demek ki birisi bulmamızı istiyordu. Eski bir zamana ait olduğu açıkça ortadaydı.Saman rengi sayfaları daha koyu bir sarı haline gelmiş, sayfaları pütür pütür olmuştu. Parmaklarımı sayfalarda gezdirince iliklerime kadar bir korku saplanıyordu vücuduma. Gözlerim bulanıklaşıyordu ve görme alanım küçük siyah noktalarla doluyordu. Bir kaç dakika sonra kendime geldiğim de fotoğrafları ve yazıları incelemeye başladım. Bir güncenin böyle etkiler bırakması olacak iş değildi. Ya psikolojik olarak bir sorunum vardı ya da bilmediğim bir bok çukurunun içindeydim. Siyah beyaz fotoğraflarda siyah koni şeklinde cadı şapkası takmış rahibe önlüklü 5 tane kadın vardı. Hepsi gülümsüyordu ama gülümsemeleri iyilikten çok kötülüğü çağrıştırıyordu. Fotoğrafların altında ne olduğunu anlamadığım semboller yazılıydı,dikkatimi fotoğraflara verdim. Her sayfada ki kadınları karşılaştırarak az çok Youth Grace'in kim olduğunu bulabilmiştim. Kısa,dalgalı saçları ve balık etli denilemeyecek kadar kilolu bir yapısı vardı. Uzun tırnakları ve rahibe kıyafeti ile anlamlandıramadığım bir görüntü oluşturuyordu. Youth Grace kimdi ? Bunun cevabını alabilmek için ilk önce bu şekillerin ne manaya geldiğini öğrenmeliydim, yani en azından içimden bir ses öyle diyordu.Belki bir tarikatın kendine özgü alfabesi ile yazılmış yazılardı.  Bir önce ki fotoğrafa gittim. Youth Grace bir cadı mıydı ? Aman,dedim. Cadı diye bir şey mi vardı ? Güncenin en son sayfasını açtığımda karşıma çıkan fotoğraf ile bir kaç saniye şaşkınlığımın etkisinden çıkamadım. Youth Grace ve dedem... İkisi fotoğrafta el ele tutuşmuş ve birbirlerine bakıyorlardı. Fotoğrafın altında ise yine o tuhaf şekiller vardı fakat diğer sayfalarda hiç rastlamadığım bir çok şekili de barındırıyordu. Bir önce ki sayfaya geçtiğim de ise burada ki fotoğraf beni bir öncekinden daha da çok şaşırtmıştı. Bir pentagram ve pentagramın ortasında ki bebek ise bendim. 

''Bu da ne sikim oluyor?'' Zayn günceyi elimden alarak fotoğrafı incelemeye başladı. Kaşları çatılmış ve yüz hatları gerilmişti. Arka masadan gelen küfür ile ilgili bir kaç uyarıyı duymazdan gelerek fotoğrafla ilgilenmeye devam etti. 

''Bu sensin değil mi, eminsin yani ?'' Margo at kuyruğu şeklinde topladığı saçını iki yana çekerek biraz daha sıkı hale getirdi ve kafasını Louis ile Harry'nin arasından uzatarak fotoğrafa baktı. 

''100%'' dedim. 

''Kesinlikle benim.Kendimi tanıyamayacak değilim.''

Pentagramın ortasındaydım ve çevremde 5 tane kadar mum diziliydi. Başım yanda ki üçgende dedem ve altında ki üçgende ise Youth Grace olduğunu tahmin ettiğim kadın duruyordu. Pentagramın dışında duran ve yine rahibe kıyafetleri içinde olan farklı bir kadının elinde kalın bir kitap vardı ve kitaptan bir şeyler okuduğunu tahmin edebiliyordum. 

''İyiye alamet değil'' 

Louis'nin sözlerinden sonra kitabı Zayn'in elinden alarak kapattım ve hırkamın içine attım. 

''Evde incelemeye devam ederiz. Saat 12 oldu.'' 

Çocuklar hep birlikte telefonda ki saatlerine baktı. Hepsinin kaç saattir burada olduğumuzu düşündüğüne emindim. O kadar çok kitap karıştırmıştık ki ömrümde o kadar kitaba elimi sürmemiştim bile. Gerçi açtığım kitapların sadece okul zamanında ki ders kitapları olduğunu varsayarsak bu daha da imkansız hale geliyordu. 

Kütüphanenin çıkışına ilerlerken kütüphane görevlilerinden birisi arkamızdan seslendi. 

''Umarım aradığınızı bulmuşsunuzdur, çocuklar.'' 

curse of the record//n.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin