'' Sen kötü birisin Lucy! '' diyen Elicia'nın sesiyle uyandım. Nefesim oldukça sıktı. Yine bir kabusla uyanıyordum, yine yine. Çok korkmuştum. Ben gerçekten kötü biriymiydim ? Bilmiyordum. Ne yapacaktım? Ne mi yapacaktım, sanırım sadece bunun cevabını biliyordum. Tabiki de Zayn'i arayacaktım. Abimi yani. Aslında gerçek abim değil ama abi kardeş gibiydik. Hani derlerdi ya, bir kız ve bir erkek uzun süre arkadaş kalamazlar illa ki birinin duyguları değişir diye. Bu öyle değildi işte. Bu farklıydı. Neden bilmiyordum ama farklıydı. Zaten ben başkasını seviyordum. Kimi mi? Bunu ilerleyen zamanlarda öğreneceksiniz sanırım. Herneyse, zar zor ellerimle telefonu alıp tuşları kodladım. ''Alo, Zayn!'' dedim kısık ses tonuyla. Korktuğum için fazla ciddi olmuştum sanırım. O da uykulu bir ses tonuyla cevap verdi. Ahh! Uyandırmıştım tabi. Beyinden çok yoksulsun Lucy.Kendi kendime mi konuşuyordum ben? Tabikide, tam bir şizofrenim sonuçta. Her neyse cevap verdi Zayn. ''Alo Lucy, ne var gine?'' dedi oldukça sertti. ''Ben, ben yine gördüm onu. Rüyamda onu gördüm. E-elicayı.'' dedim ağlayarak. ''Oh, tanrım. Yinemi? Ne zaman düşünmeyi bırakacaksın bu kızı?'' dedi sesi yumuşamıştı. Buna sevinmiştim, çünkü şuan kendimi oldukça güvende hissediyordum. Cevap verdim. '' Bilmiyorum Zayn! Allah kahretsin ya! Elimde değil. Bir serseri yüzünden en yakın arkadaşımı öldürmüştüm. Ona nasıl kıymıştım? Ben sanırım gerçekten kötü biriydim, oldukça kötü.
Bunları düşünüyordum.Ben gerçekten kötüydüm sanırım. Ya Zayn? O benim kahramanım, iyilik meleğim. Ama onu sevmiyorum, çünkü o benim öz abim. Evet bunu Zayn'de bilmiyor. Önceki bölümde size yalan söyledim çok üzgünüm.Annemlerin durumu olmadığı için ona bakamayacak duruma gelmişler, onu satmışlar. İşte bu yüzden onlara küsüm. Ömrüm boyunca affetmeyeceğim. Ona nasıl kıyılabilirdi ki? O daha küçücüktü. O da bir Rasson'du. Ama o evlatlık olduğu için Malik oldu. Zayn Rasson, daha havalı olmuyor mu? Neyse benim acılarımla yüzleşmemek için düşündüklerime bakın siz. O sırada eve birisi girdi. Hah, bir hırsızımız eksikti diğil mi? Ama bu hırsıza benzemiyordu. Evimin anahtarı kimde vardı ki? Ahh, tabi ya! Abime vermiştim, Zayn'e yani.Zaten adımları, nefesi tıpkı onun gibiydi.. Birde biri daha vardı, adımları, nefes alıpverişi, hıçkırıkları tıpkı ona benziyordu.. Sevdiğim adama.. Yani Niall'a.. Onun sarı saçlarına bayılıyordum, hele o mavi gözlerine ölürüm.. Zayn ve Niall kapıya gelmişlerdi. İkiside ''Aç şu kapıyı, Lucy! Konuşalım.'' diye bana bağırıyorlardı.. Benim cevabım belliydi.. ''Herşey oyundu Zayn..Hayat bizim için bir kandırmaydı. Annemlerin yalanları da seni sarmıştı. Tıpkı, tıpkı bir sarmaşık gibi. Herşey masaldı. Masal bitti, ben bittim. Ne dayanacak gücüm, ne sevecek sevgim, ne de sabrım kaldı. Tükendim ben artık, bedenim yok oluyor. Masalın prensesi ölüyor. Tüm sevdiklerini, herşeyi ardında bırakarak.'' dedim hıçkırıklara boğulmuş bir şekilde.Zayn ağlıyordu, anlamıyordu. Ne diyordu bu Lucy? diyordur sanırım. Niall kekeleyerek sözümü yanıtladı. ''Hayır prenses, oyun daha yeni başlıyor.'' N-niall konuşmuştu. Sevdiğim adam. Cevap vermeliydim sanırım. ''Hayır prens, Elicia'yı öldürdüğümde hayat bitti benim için.'' O sırada bir ses gelmişti. Bu, bu Elicia'nın sesiydi. ''Öldüğümü kim söyledi Lucy?'' dedi. Ne yani Elicia ölmemişmiydi, gerçek miydi bunlar? Aman tanrım! Gördüklerim karşısında inanamıyordum. Ne yani Elicia ölmemişmiydi? Jam, bana yalan mı söylemişti? Bunu burnundan getiricem Jam Bey. Sen kimsinde bana bunları yaşatırsın, he? İntikam almaya çalıştı aklıca. O zaman oyuna bende dahil oluyorum. İntikamın alasını göreceksin Jam. Bittin sen! Sen böyle değildin Jam. Hani o beni seven,benim için ölen Jam? O sırada biris beni dürttü. Karşımda iki tane mavi göz gördüm. Ahaahah, Elicia'yı unuttun Lucy. Zayn, Niall gülüyordu ben de çok mutluydum tabii. Artık bambaşka Lucy var karşınızda. Her neyse o günümüzü Elicia ile geçirmeye karar verdik. Önce sinemaya gidecek. Zayn'den anahtarı getirmesini istedim. Getirdikten sonra onu öpüp teşekkür etim. Son gazla sürüyorduk, bi yandan da radyoda çıkan Demi Lovato - Made In The USA söylüyorduk bağıra bağıra. Evet evet bizde Lovaticdik.Geldiğimizde Elicia'ya "Geldik tatlım" dedim gayet yumuşak bir ses tonuyla.
-Sinemadan Çıkınca-
Elicia'nın yüzünde güller açıyordu. Böyle olması beni sevindirmişti. Herşey düzelecek miydi? Tabiki hayır. Aksine herşey daha yeni başlıyordu. Bunları düşünürken Elicia, "Ee, şimdi napıyoruz Niall'ın prensesi?" açık ve net kızarmıştım. Onu koşturmaya başladım. K hızlı koşuyordum, koşucuydum sonuçta. Koşarken Elicia birine çarptı, bu bu oydu! Jam gördüklerine şaşırmışmıydı? Tabikide hayır. Sonuçta o yapmıştı bütün bunları. Jam birden kükrer gibi oldu, doğruyu söylemek gerekirse korkmuştum. Neden mi? Jam'dan korktuğumu sanıyorsunuz tabiki, ama ondan korkmam korkmamalıyım.Ben neden mi korkmuştum? Elicia'dan ayrılmaktan. Onu bir daha görememekten, yine deprosyonlara girip Zayn'i Niall'ı Elicia'yı tekrar kaybetmekten korkuyorum tamam mı! Sinirlenmiştim. O sırada Jam konuştu: ''Seni depoya kitlemiştim bebeğim, nasıl kurtuldun?'' dedi o iğrenç gülümsemesiyle. Elicia ona yaklaştı yaklaştı. Daha sonra onu öpeceğini sandığım için gözlerimi yumdum. Gözlerimi yummamın ardından acayio şiddetli bir tokat sesi duydum ve gözlerimi açtım. Çok şaşırmıştım. Elicia baya güçlü ve sexyidi. Bu yüzden neredeyse okuldaki tüm erkekler ona takıntılıydı. Daha sonra Elicia, Jam'ın kulağına birşeyler fısıldadı. Ne demişti şimdi bu? Beni merakta bırakıp, çıldırtmak istediği kesindi. Ah seni çılgın Elicia seni! Daha sonra Jam konuştu: ''Tamam bebeğim, bu sefer senin istediğin gibi olsun. Ama seni unutmuyucam.'' dedi göz kırptı. Arkasını döndü, ben? Çok sinirlenmiştim. Sonunda sırtına attığım tekme sonucu yere düşmesini sağlamıştım. Sonra arkamı dönmüştüm ki, birde ne göreyim?