Başka Biri?

260 23 265
                                    

"Sana söyledim Chica, abartıyorsun." dedi Freddy. Chica kollarını göğsünde kavuşturmuş, suratını asıyordu.

Freddy iç çekti, "Chica, ben seni seviyorum. Neden bana inanmıyorsun?"

Derin bir nefes alıp devam etti, "Seni her şeyinle seviyorum. Sarı saçların, mor gözlerin, sevimli gülümsemen." Bir an tebessüm etti, fakat sonra tekrar yüzü düştü. "Ama kıskançlığını sevmiyorum. Kıskançlığın her şeyi berbat ediyor Chica! Artık fark et bunu!"

Dişlerini sıktı ve öfkeyle soludu, "Biliyor musun? Artık yeter! Bu ilişkiye daha fazla devam edemem! Ama şunu bil, bütün hata sende. Artık seni sevmiyorum."

Ve son bir kapanış sesi. Kapı, bir daha asla açılmamak üzere kapandı.

Kanepeye uzandı Chica. Elini gözüne götürüp tavandaki ışıkları engelledi. Kıkırdamaya başladı, bir çocuk gibi. Bir süre sonra bu kıkırdama gülüşe, gülüş ise kahkahaya dönüştü.

Dışarıdan bakılınca sarışın kız gülüyor gibi görünse bile, bu kahkaha Chica'nın acı çığlıklarıydı.

Kahkaha atmayı kesip olayları düşündü. Her şeyi Chica başlatmıştı. Ama isteyerek yapmamıştı, doğasına uymuştu.

Kırmızıya boyanmış, gerilmiş dudaklar ve temas eden bedenler ile başlamıştı. O kız, Freddy'ye kur yapmıştı. Bundan neredeyse emindi.

Ardından Chica bağırmaya başlamıştı. Kıza birkaç tekme atıp elindeki içeceği kızın üzerine dökmüştü.

Freddy'nin 'özür dile' diye zorlamasıda cabası.

Chica koltukta doğruldu ve odasına gitti. Terk edilmişti. Yatağın üzerindeki, ona tıpatıp benzeyen pelüş tavuğu eline aldı ve çalışma masasına ilerledi.

Elini masaya uzattı ve tenine değen soğuk demiri dikkatle eline aldı.

Cırtttt...

Makası defalarca, defalarca sapladı pelüşe. Hıncını çıkarmak istercesine. Pelüşü kendi yerine koydu bir an. Belki intihar etmeliydi?

İnsanlar intiharı seçerdi, sanki bir kurtuluşmuş gibi. Oysaki sadece cehenneme varış sürelerini azaltırdı.

Kolları ve gagası yırtılmış, içindeki yumuşak ve beyaz tabaka gözüken bebeği eline aldı.

Ne yapacaktı? Bilmiyordu. Dayanabilir miydi? Bilmiyordu. Karanlık mı, ışık mı? diye fısıldayıp evin giriş kapısına yöneldi.

Hava çok güzeldi, tabi bütün güzellik bulutların arkasına saklanmıştı. Yağmur yağıyordu, sanki gökyüzüde Chica ile birlikte ağlıyordu.

Bir elinde makas, diğer elinde pelüş ile sokağa çıktı. Yağmur damlaları, bir ok gibi derisine saplanıyordu. Gökyüzünün gözyaşları, teker teker aşağı, belkide Chica'nın kalbine düşüyordu.

Gökyüzü daha şiddetli ağlarken bir çığlık attı. Chica gülümseyip düşündü, Belkide gök gürültüsü aslında bir çığlıktır.

Her zaman Ay'ın ve Güneş'in, Dünya'ya aşık olduğunu düşünmüştü. Belki bu yüzden her seferinde Dünya'ya g ü z e l görünmeye çalışıyorlardı.

Şimdi ise, bulutların Güneş'e aşık olduğunu ve kıskandığı için Dünya'nın önüne geçtiğini düşünmeye başlamıştı.

Evet, cevap basitti. Bulutlar, Güneş için ağlıyorlardı. Güneş, Dünya'yı kendilerine tercih ettiği için çığlık atıyorlardı. Bu yüzden kıskanıyorlardı Dünya'yı.

Başka Biri? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin