Araf nedir? İnandığımız dine göre cennet ile cehennem arasın da olan yer mi yoksa yüksek bir yere taktığımız bir sıfat mı? Belki...
Ama ben kelimelerin gerçekliğine asıl anlamına odaklanmayı onlarla ilgilenmeyi uzun bir süre önce bıraktım.Benim için şu sıralar en önemli gerçeklik ailemin ölümünden sorumlu olan kindarlara vereceğim ceza.İşte bu nokta da Araf benim...Bavulumu alır almaz bir hışımla havaalanından dışarı adımımı attım işte İzmir,doğup büyüdüğüm,bütün olayların yaşandığı ve gerçekliğe kavuşacağı şehir.İşte yeni hayattım başlıyor.İlk amacım bir taksi çevirip intarnetten baktığım evin yanına gitmek oldu.Taksiden inip eve uzun uzun baktım. Ev iki katlı bir köşk gibiydi kos kocaman bir bahçesi vardı. Uzun bir nefes alıp gözlerimi kapattım ve bahçenin kapısından içeri bir adım attım.Gözlerimi kapatır kapatmaz bu evde yaşadığım mutluluklar,bahçe de babamla oynadığımız futbol ve dahası gözümün önünden birer birer geçmişti.Bahçenin kapısından içeri tamamen girdiğim de evin eski sahibi kapı da bekliyordu.Yanına yaklaştım ve
-İyi günler.Hatice Hanım dı değil mi? Telefon da konuşmuştuk.
-Evet siz de Araf Bey olmalısınız.
Kafamı onaylarcasına salladım.
-O zaman isterseniz evin içine bir göz atalım.Daha sonra alacaksanız...
Lafını böldüm ve
-Şey,gerek yok aslında alıyorum.
Kadının yüzünde ki şaşkınlık aynı zaman da bir gülümsemeye dönmüştü.
-Nasıl yani ama daha fiyatı bile konuşmadık.İçeresini de görseydiniz keşke.
-İntarnette attığınız fotoğraflar da her şey açıkca gözüküyordu ve fiyatı da uygun benim için zaten eşyalı da yani sıkıntı yok.
Dedim gülümseyerek.
-Peki.O zaman hayırlı olsun diyelim mi?
Dedi.Ellini uzatarak.Bende elini sıktım ve
-Diyelim.
Dedim.Ev ile ilgili bütün kontratları imzaladıktan sonra.Hatice hanımı uğurladım.Evin bütün bölümlerini teker teker inceleyip anılarımı canlandırdıktan sonra duşa girdim ve günün yorgunluğunu üzerimden attım.Daha sonrasında da evin iki sokak ilerisinde ki en yakın arkadaşım ve kan kardeşim olan Eren'in cafesine gittim.Eren benim yurttan arkadaşım dı.Daha 6 yaşındayken ailesinin durumu yüzünden onu bir yurt binasının önüne bıraktıkların da benide ailemden ayırdıkların da tanışmıştık.O zamandan beri birbirimizin ailesi olmuştuk.18 yaşın da yurttan ayrıldığımız da ben ailemin bana bıraktığı para ile ilk önce Eren'in en büyük hayali olan bu cafeyi açmıştık beraber.Daha sonrasın da ise kendimi geliştirmek için ben yurt dışına gitmiştim.Yaklaşık 5-6 sene boyunca görüşmemiştik ve cafenin bütün herşeyiyle Eren ilgilen mişti.Arada sırada İngiltereye yanıma gelmesine rahmen onu çok özlemiştim.Cafe'yi ilk açtığımızda ki haliyle tamamen farklıydı Eren çok iyi bir iş çıkarmıştı.Cafe'nin deniz kenarında olması da ona eşsiz bir güzellik katıyordu.Cafe den içeri girdiğim de daha sabah erken saatler olduğu için bir iki kişi vardı ve eren arkası dönük bir şekil de servis hazırlıyordu.Bar bölümüne gidip
-Bir Jack Danıels alabilir miyim acaba?
-Hemeeen geliyorr
Dedi neşeli bir ses tonuyla karşısın da beni beklemeden
-A a araff kardeşim.
Dedi ve mutlu bir şekilde yanıma gelerek bana sarıldı.
-Nasılsın kardeşim
Dedim omzuna elimi koyarak.
-İyiyim kardeşim sen nasılsın.Niye haber vermedin geleceğini ben seni 1 hafta sonra bekliyordum
-Süpriz olsun istedim.Kötü mü yapmışım.
-Yok kardeşim yok çok iyi yapmışın ne yapayım sana ne istersin açsan...
-Yok yok sen işine bak ben seni kaçırcam konuşmamız gerekiyo.
-Olurr tamam konuşalım.
Müşteriler yarım saat sonra hesabı isteyip kalktıktan sonra bizde cafeyi kapatıp deniz kenarına banklarda muhappet etmeye gittik.
-Ee şimdi tamamen döndün o zaman.
-Aynen.
-Peki işler.Ne yapıcaksın.
-Cafe de sana gelip yardım edicem.
-Ee peki babanın şirketi.
-Şirket
Güldüm.
-Eski den Deniz Holding olup şimdiler de ise iftiraya kurban giden ailemin suçlularının ismini taşıyan Karasu Holding mi?
Eren iç çekip onaylarcasına kafasını salladı.
-Şu anlık hiç birşey.Bugünler de yatırıma meraklı olduklarını duydum.İyi bir yatırımcıya hayır diyebileceklerini düşünmüyorum.
Güldüm.Eren de sonda yaptığım imayı görünce gülmesine engel olamadı.
-Sen işini bilirsin kardeşim.
-Onların yavaş yavaş hayattını işkal edicem birbirlerine düşürücem.Ve aileme yapılan ihaneti onlara bir bir ödeticem.Hayattımı çaldıkları kadar hayatlarını çalıcam.
Kafamı kaldırıp Erene baktım.
-Ama ilk önce işin başına geçmemiz gerekiyor.
Dizine vurup onu kalkması için uyardıktan sonra ayağı kalktı.
-Hadi kalk iş zamanı.Bakalım bu cafe işine alışabilecek miyim.
-Olur.
Dedi ve oda ayağı kalktı birlikte cafeye gidip saat 7 ye kadar beraber çalıştık.Daha sonrasın da cafeyi kapatıp evlere dağılmaya karar verip cafeyi toparlamaya başladık.Eren'in eviyle ilgili bir sorunu olduğundan Cafeyle beni yanlız bırakıp eve gitmek zorunda kaldı.Cafeyi toparlarken kapıdan içeri bir kız girdi bu Karasular'ın tek göz ağrı biricik kızları Su'ydu bu yüzüm de sinsi bir gülümseme yarattı.
-Hanımefendi gördüğünüz gibi kapalıyız.
Dedim cafeyi göstererek.
-Öyle mi?
Bana doğru yaklaştı, yaklaştı yaklaştı.Alkollüydü.Ellini kalbime koyup
-Peki sen açık mısın?
Güldüm.
-İsterseniz taksi çağırayım
Dedim.
-Hayırrr
Diyerek isyan etti.Başı dönüyordu.Düşmemesi için kolundan tuttum göz göze gelmiştik.Çok güzel mavi gözleri vardı.Kendine gel Araf...
-Tamam iyiyim ben.Eve gidemem böyle.
-Tamam gel otur sen şuraya
Dedim ve onu masalardan birtanesine oturtup ona ayılması için sert bir kahve yaptım.Kahveyi getirdiğim de masa da çoktan uyuduğunu gördüm.Çok masum duruyordu.Bukadar masum duran bir kızın ailesinin bir cani olması çok iriterici değil miydi.Ama ne kadar masum dursada o bir Karasuydu.Olamazdı.Üstüne bir şal örtüp telefonunun çaldığını duydum.Onu burda bırakamazdım.Bu yüzden telefonunu alıp çalan aramaya baktım.Buse diye birisi arıyordu.Telefonu açtım.
-Alo Su nerdesin iyi misin?
-Şey
Bir erkek sesi beklemiyordu.
-Kimsin?
Kim olduğumu ve durumu açıklayıp onu Suyu alması için buraya çağırdım yarım saat sonra Buse cafeye gelip Suyu aldı ve taksiye binip gittiler.Bende cafeyi kapatıp yarın için evin yolunu tuttum.