Biliyorum biraz geciktim ama özür dilerim. Umarım beğenirsiniz, yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen, lütfen :Dd xx
Nefes al, ver. Nefes al, ver. Nefes al, ver...
Yataktan hala kalkmamıştım ve tavana bakıyordum içimden tekrarladığım meditasyon numaraları hiç bir işe yaramıyordu. Kalbim hala hızla pompalanıyordu. Düşünmemeye çalıştıkca işin içinden çıkamıyordum. Elimle yüzümü kapattım. Neden ben? Yeterince hata yapmıştım zaten.
Hiç düşünmeden hızla yataktan kalkınca başım dönmüştü. Cass'in yatağı boştu. Yüzümü buruşturdum. Bu kızın sorunları vardı kesinlikle, beni ne duruma düşürdüğünden haberi bile yoktu. Dolabımdan elbiselerimi alarak duşa ilerledim. Okula geç kalmak istemezdim.
Duştan çıktıktan sonra vücudum dahil düşüncelerime bile rahatlama gelmişti. Aslında o kadar takmamam lazımdı sonuçta hayatınızda, bir kere görebileceğiniz bir insan için bu değmezdi.
Sıradan bir insana için değmezdi ama ona değerdi. Bu düşünce gülümsememe sebep olmuştu. Elime ilk aldığım pantolonu ve tişörtü üstüme geçirdikten sonra saçlarımın havluyla suyunu aldım. Bir kaç makyaj darbesi ile hazırdım.
Merdivenlerden hızla inerken az kalsın birine çarpıyordum. Yüzüne bile bakmadan kapalı bir ağız ile özür diledim. Vücudum bu heyecana alışık değildi ve anormal ötesi tepkiler vermem de normal değildi. Kendimi dışarı atınca, rahatlama hissetmiştim büyük ihtimal uzun süre tuttuğum nefesimi geri vermiştim.
Okula vardığımda ilk ders saatine göre biraz erken gelmiştim. Önlerde bir yere oturdum. Saat ilerledikçe yavaş yavaş insanlarda geliyordu. Cass'le aynı üniversitede değildik gerçi onun üniversiteye gittiğinden bile şüpheliyim ya.
''Merhaba'' yanımdan gelen sese döndüm.
''Imm... merhaba''
''Ben Darren Clarke'' diyerek elini uzatmıştı.
Kaşlarımı çatarak bakıyordum ama hala bana sırıtarak bakmaya devam ediyordu. ''Pekala.'' diyerek önüme döndüm. O sırada, hocada sınıfa girmiş ve dersi anlatmaya başlamıştı.
Ders bittiğinde yerimden kalktım. ''Yabani olmana gerek yoktu.'' dedi ve arkasına bile bakmadan sınıftan çıkmıştı. Tanrım diye mırıldandım. Böyleleri ile uğraşacak zamanım bile yoktu. Cebimden telefonumu çıkartarak gelen mesajları kontrol ediyordum.
Cass'den mesaj vardı.
Ben bir kaç hafta yokum. Cass xx
Bu da neyin nesiydi? Hiç böyle ortalıktan kaybolmamıştı genellikle kaybolacağı zaman bana bir açıklama yapardı. Diğer mesajlara baktığımda tanımadığım bir numara vardı.
Saat 7'de. Adresini mesaj olarak at. Niall xx
Harika. Aklımdan tamamen çıkmıştı. Hızla adresi yazdım. Bir sonraki dersime girdiğimde, aklım tamamen başka yerlerdeydi. Günün kalan bütün dersleri hemen hemen böyle geçmişti. Yurda ulaştığımda, buluşmamıza son iki saat kalmıştı. Hala iptal edebilirdim. Hala böyle bir şansım vardı. Böylelikle bir daha görüşmezdik, tabiki dergide karşılaşmazsak.
Hızlı bir şekilde duş aldıktan sonra dolabın karşısında dikilmiştim. Benim giyecek uygun hiç bir şeyim yoktu. Nereye gideceğimizi bile bilmezken. Hayır, hayır, hayır...