Cidden ne oluyordu burada?

4 0 1
                                    

Zengin olmak isterdim. Parayı düşünmeden kardeşimle muhteşem birgün geçirmek isterdim. Parayı savurarak harcamak ve bu güne kadar beğendiğim bütün elbiseleri almak isterdim. Evler, arabalar, hizmetçiler ve yine bol bol para harcamak isterdim. Ama İSTERDİM!

Hani şu anadan doğma zengin bebeler varya ben o zengin çocuklarını hep kıskanmışımdır. Ama kıskanmakla yetinip küçük meleğime bakmalıyım değil mi? Sonuçta biz anadan doğma zengin değiliz. Büşra'm benim biricik kız kardeşim herşeyim. Gerçi amcamlarda kalıyoruz ama Büşra'mın okul masraflarını ben çalışarak ödüyorum. Amcamlar sağolsun bizi o felaket gecesinden sonra hemen sahiplendiler. Yanlarına alıp bizi öz çocuklarından ayırmadılar. Büyük emekleri var üzerimizde ama daha fazla yük olmak istemiyorum ve bu yüzden liseyi bitirir bitirmez kendime daha uygun bir iş bulup başka eve çıkmayı düşünüyorum.

Lise demişken daha son sınıf olduğum için ve birde son dönem olduğu için rahat rahat çalışıyorum ve arada okula uğruyorum. Çalışmak derken iş alanında ders çalıştığım yok. Şu diplomayı alayım yeter de artar bana.

Küçük tatlı bir yerde çalışıyorum. Deniz kafede. Ama sorun şu ki yukarı kattan gelen berbat müzik ve iğrenç ötesi kokular başımı döndürüyor koca gün. Ben bulaşıkçıydım ama dün akşam üzeri garsonluğa terfi ettim. Aman ne hoş şimdi koca gün iyice kafam şişecek. Olsun daha fazla para kazanacaktım buna değer.

Şimdi ise sabahın sekizinde kafede masaların tozunu alıyorum. Sabahın sekizinde! Bu saatleri ne zaman geri alacaklar acaba. Uyuyan şirin gibi ortalıkta dolanıyorum resmen. Ama sabır az kaldı. Son masanında tozunu aldıktan sonra arkama döndüm. Ve hayatım boyunca görmek isteyeceğim son kişiyi gördüm 'sayın patronumu'. Yılışık ve sapık. Yapma bir gülümseme yüzüne takıp "Günaydın uykucu " dedi midemi bulandıran sesi ile.

"Size de Semih bey." dedim ve tam sağ tarafından geçerken kolumda ki baskı ile aniden durduruldum. Eli hala kolumdayken "Kaç kere dedim şu bey lafını kullanmayalım diye. Niye diretiyorsun ki." dedi sessizce. Ani bir refleksle kolumu kurtardım ve hızla arkama bile bakmadan oradan uzaklaştım. Ya sen kimsin ki benim kolumu tutuyorsun be adam. Ayda yılda bir kere uğruyorsun buraya onuda benim burnumdan getiriyorsun. Allah'ın belası.

Sakinleşmeye çalışarak Ceyhun abinin yanına ilerledim. Beni koruyan bana abilik yapan tek insana. Esmer ve iri açık kahve gözleri ile birçok kızı etkisi altına alabiliyor ve ayrıca muhteşem sesi ile herkesi büyülüyor. İşte benim abim ve Ceyhun abi demiyorum direk abi diye hitap ediyorum kendisine. Bardakları yerlerine yerleştirirken beni fark etti ve yorgun gözüken gözlerine rağmen gülümseyerek "Günaydın koca gözlü" dedi yine beni sinir ederek. Suratımı ekşitip "Sanada!" dedim ima dolu sesim ile. En sevmediğim şeyi yaparak yani saçlarımı karıştırarak "Hemen triplen ergen kızım benim" dedi dalga geçerek. Saçlarımı ellerinden kurtararak geri çekildim ve "Ben ergen falan değilim abi. Sen bu şebekliklerinle daha ergenlikten çıkamamışsın" dedim laf sokmanın verdiği zafer ile.

Göz devirip işine geri dönerken "Küçük beyi uyandırmadın mı?" dedi. Küçük bey de kim ve ne uyandırması. "Kimi?" dedim anlamamış sesim ile. İşine ara verip bana döndü ve "Küçük beyi bilmiyor musun sen? Haftanın iki günü burada yatıya kalıyor ve yukarı çıkıp onu uyandırmalısın aksi taktirde garsonluğa veda edersin." dedi ciddi bir şekilde. İyi de neden ben uyandırıyor muşum. "Neden ben uyandırıyor muşum kendi kalksın." dedim. Yine göz devirip "Bak Buse'm senden önce çalışan kız sırf bu yüzden kovuldu. Yani küçük beyi geç uyandırdığı için ve patron senin uyandırmanı istemiş. Senin yerine ben uyandırmak isterdim ama ne polisle uğraşırım ne de işimden olmak isterim. Kısaca o zegin züppesini haşat ederim." dedi işine geri dönerken. Hayır yani bütün manyaklar beni mi buluyor.

Para UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin