Rüya Öykülerim 1

82 7 0
                                    

Eski ova köylerinin evlerini bilir misiniz? Kerpiçten üç gözlü evlerdir. Yan yana üç oda, ortasında ise bizim şimdi salon dediğimiz mabeyin denilen genişçe bir oda vardır. Odaların ikisinde de salona bakan pencereleri olur. İşte ben, böyle bir evin üç odasından birinde doğmuşum. Rüyam da bu doğduğum evde geçiyor. Evet, rüyamda doğduğum ilçedeydim. Bir sonbahar mevsimi ikindi vaktiydi. Yaprakları dökülmüş ağaçlara bakan bir kahvede tanımadığım biriyle oturuyor, karşılıklı çay içiyorduk. Üzerimizde ölü yapraklar uçuşuyordu. Nasıl olduysa muhabbet bir bahis konusuna döndü. Bu tanımadığım tuhaf adam:

"Sen bu gece doğduğun evde kalamazsın. Çünkü eve geceleri tuhaf yaratıklar geliyor" dedi.

  "Neden kalamayacak mışım? dedemin evi değil mi? Ben o dediklerinden korkmam" dedim 

"var mısın bahsine? Eğer kalırsan ertesi gün sana büyük bir ödül vereceğim"

Ayağa kalktım

"Elbette kalabilirim. Yarın seni burada bulabilir miyim?"

Tuhaf adamın yüzü gittikçe ürkünçleşiyordu. Sarımtırak solgun bir tebessümle

"Ben hep buradayım istediğin zaman gelebilirsin. Hatta gecenin geç vakitlerinde de beni burada oturuyor bulabilirsin. Kahve kapansa bile..." 

"O halde anlaştık" deyip elimi uzattım. O oturduğu yerden bana elini uzatmadı. Sadece bir ölü sırıtıyormuş gibi bir anlam oturdu yüzüne

"Başına neler geleceğini bilmiyorsun. Gitme o eve! Sana bir şey olursa ben mesul değilim"

"Bu gece kalacak yerim yok. Ödülüm nedir?" diye sordum Pis pis sırıttı yine"Ödül kolay. Hem de büyük" diye karşılık verdi.

Rüya Öykülerim IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin