DİYEMEDİKLERİMİZ

37 4 5
                                    

Derin bir nefes aldı zile basmadan önce. En son ne zaman gelmişti buraya hatırlayamıyordu

Hizmetçisi açtı kapıyı. Gülümseyerek "Buyrun efendim içeri geçin. " dedi.

Buruk bir gülümseme ile girdi salona. Modern ve klasiğin buluştuğu gösterişli salonun ortasında bekliyordu onu kadın. Sanki geleceğini bilirmiş gibi.

Gözleriyle süzdü kadını ne de çok değişmişti son gördüğünden beri.

Pürüzsüz yüzü boya küpüne dönmüş. Eski yırtık kıyafetleri yerine kaliteli kumaştan yapılmış elbise almıştı.

"Gel otur."

Ona gösterilen koltuğa doğru yürüdü ve tam karşısına oturdu. Daha yakından bakınca eski annesini görüyordu. Onları terk etmeden önceki annesini.

"Neden geldin?"

Yumruk gibi oturmuştu boğazına bu soru. Cevabını biliyordu aslında. Öylesine sorulmuş bir soruydu bu. Yutkunmaya çalıştı.

"Bir hafta önce babam..." baktı yüzüne anlar sanmıştı demek istemiyordu o kelimeyi ama anlamamıştı annesi " ...vefat etti."

Annesini yüzündeki şaşkınlığı beklemiyordu elbette ama hemen toparlamaya çalıştı kadın kendini ne kadar becerebildiyse tabii.

"Nasıl oldu bu?"

Daha fazla anlatmak istemiyordu aslında. Acısı tazeydi hala, hissediyordu bağrındaki acıyı, unutamamıştı. Ama bilmeye hakkı vardı annesinin.

"Bir sene önce akciğer kanseri teşhisi konuldu. " Sen gittikten sonra çok içmeye başladı. Günde iki paket bitirdi. Sanki ne kadar çok içerse sen geleceksin diye , demek istedi ama diyemedi.

"Geç fark edildiği için ilerlemiş hastalığı. Tedavi olmayıda reddetti. "

"Çok acı çekti mi?"

Sen gittiğinden beri acı çekiyordu. İçtiği su, yedi yemek zehir oldu ona. Hastalık neydi ki onun için. Hastalık kurtuluştu bir nevi onun için, diyemedi.

"Doktorun verdiği ilaçlar biraz işe yarıyordu ama belkide acı çekiyordu bize hiç birşey belli etmedi. "

Belli etmedi ki bize hiç bir şey. Ne hastalığını ne sevgisini ne de üzüntüsünü. Sen sevdiğin adama giderken seni sevdiğini belli etmedi.

"Bekle beni burada." Diyerek kalktı kadın kızının yanından. Merdivenleri topuklu tıkırtısıyla çıktı.

Babamıda böyle ezmişti diye düşündü kız. Ağır ağır ama güçlü bir şekilde.

Babasının gözünde hep annesi vardı. Her nefesinde, her sigara dumanında hatta son nefesinde.

Annesine benziyordu kız belki bir şansı olur diye düşünmüştü ama görmemişti babası onu bir kere bile.

Annesi gittiğinde onunda hayatı ellerinden gitmişti.

Topuklu sesi annesinin geldiğinin habercisiydi. Eğreti oturduğu koltuktan kalkarak ona döndü. Elinde bir zarf vardı. Belli ki annelik görevini tamamlamak istiyordu.

"Al bunu şimdilik sana yeter. Bittiğinde yine gelirsin. Ama gelmeden önce haber ver. Birazdan eşim ve çocuklarım evde olur. Hadi git artık. " diyerek eline sıkıştırdı zarfı.

Bir şey demedi kız. Tıpkı annesi giderken babasının birşey demediği gibi.

Evden uzaklaşırken zarfa baktı. Yüklü miktarda denecek kadar para vardı.

Acı acı gülümserken sokaktaki bir dilenciye rastladı.

Usulca önüne bıraktı zarfı ve birşey demeden yetimhaneye yürüdü. Tıpkı annesinin onu bu koca dünyada yanlız bırakırken hiçbir şey diyemediği gibi.

&&&&&&&&&&&&

Oy vote ve görüşlerinize açığım. İlk göz ağrımdır kendisi. Hata ve yanlışlarım affola...

🎉 DİYEMEDİKLERİMİZ*Yapboz Parçası Hayatlar-1 hikayesini okumayı bitirdin 🎉
DİYEMEDİKLERİMİZ*Yapboz Parçası Hayatlar-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin