1.BÖLÜM

136 15 22
                                    

Meraba! Bu yeni hikayem umarım beğenirsiniz. Beğeneceğinizi umuyorum. Multide ılgın var😊 iyi okumalar...
💌💌💌💌💌💌💌💌💌💌💌💌💌💌💌💌💌
Manzaranın büyüsüne kapılmıştım. Balkonumdaki krem rengi,hafif lekeli pufun üstüne oturmuş kafamı kapalı balkonun camına yaslamıştım. Üstümdeki kırmızı yumuşacık polarım üşümemi engelliyordu. Bu anın büyüsünü bozabilecek tek bir şey vardı o da mesaj sesi. İnternet bağımlısı bir insandım. Kendime vakit ayırmak istiyordum ve bunu genelde balkonumdaki pufta oturup birşeyler düşünmekten ibaretti. Ne zaman bir mesaj sesi gelse kendimi tutamıyor telefona bakıyordum ve bu oldukça can sıkıcıydı.

Kısa zaman önce oturduğum şehirden taşınmıştım ve yepyeni bir hayata başlamıştım. Ya da yepyeni bir hayata başladığımı düşünüyordum. Yaklaşık 1 ay önceye kadar sosyal bir kızdım fakat taşındıktan sonra dışarı çıkmaz biri olmuştum. Bunun tek nedeni yalnızlıktı. Tüm arkadaşlarım metalik dikdörtgen bir parçanın içindeydi ve ben ona bağımlıydım.
Gözlerimi deniz manzarasından çekip ufuk çizgisine çevirdim. Şafak nedeniyle rengarenk görünen gök yüzünün en sevdiğim tonu tartışmasız kızıl tonlardı. Düşünceler belli ritimde beynimde dönerken ufak bir çınlama sesiyle bakışlarımı yan tarafta duran beyaz metaliğe çevirdim. Telefonumu elime alıp şifreyi hızlıca girdikten sonra mesajın internet gruplarından geldiğini gördüm.

Fazla dostum yoktu.
Sadece 2 tane gerçek dosta sahiptim ve onlarıda taşındığımız yerde bırakmak zorunda kalmıştım. Sesil her anımda yanımda olan beni hiç bırakmayan tek güvencem tek sırdaşımdı. Demir ise diğer en yakın arkadaşımdı fakat ondan hoşlanıyordum. Bunu sadece sesil biliyor tabii. 1 aydır ikisindende pek haber alamıyorum şu zamanlarda en çok yanımda olan kişiler Barın ve Aylin. İnternetten arkadaşlarım. Düşüncelerin arasından sıyrılarak gelen mesaja baktım. Mesajda yazan saçma espriye gözlerimi devirerek bizim gruba mesaj yazdım. Barın ve Aylinin mesajı gördüklerinde cevap vereceğini ümit ederek telefonu aynı yere bıraktım.

Uzun saçlarım tişörtümün içine girmiş sırtımı kaşındırıyordu. Saçlarımı öne doğru eğip bileğimdeki siyah tokayla saçlarımı gelişigüzel bir topuz yaptım. Elimde birkaç karamel rengi saç teli kalmıştı. Elimdeki saçlardan küçük bir top oluşturarak camdan aşağı attım. Önüme döndüğümde karşımdaki bedenle ufak bir çığlık atıp yüzüne boş boş baktım. Karşımdaki kişi ipekti. Benden 1 yaş küçük kız kardeşim. Onunla kardeşten çok arkadaş gibi büyümüştük ve bu yeni yerde tek arkadaşım ipekti.

"Ilgın iyi misin? Korkacağını sanmıyordum." Ona dil çıkarıp gözlerimi devirerek cevap verdim. O da oflayarak yanıma oturdu. Saçma mimiklerle anlaşabiliyorduk.

"Daha ne kadar evde oturacaksın ılgın?" Sabır diler gibi gökyüzüne bakıp ardından bakışlarımı ona çevirdim.

"Dışarı çıkmak için bana bağlı değilsin ipek." Kaşlarını çattığında kafasına vurdum.

"Ablana kaş mı çatıyorsun sen?" Sinirle inleyip balkonumdan çıktı daha sonrada odamın kapısını çarparak gözden kayboldu. Bu haline gülümseyip önüme döndüm. İpeği gıcık etmek hoşuma gidiyordu.
Üstümdeki poları üzerimden çekip kenara koyduğumda bir an rüzgar bedenimi ürpertsede hava soğuk olmadığından kendime geldim. Poları katlayıp minderin yanına koyduktan sonra tek ayağımı balkonun eşiğinden dışarı attım. Aklıma telefonum gelince uzanıp telefonumuda cebime koydum. Tekrar önüme dönmemle "küt" sesi duymam bir oldu. Kafamı rüzgardan kapanan cam kapıya çarpmıştım. Kafamı tek elimle ovalayıp yanağımı havayla doldurduktan sonra hava kaçıran balon gibi nefesimi dışarı verdim. Başımı ovalamaya devam ederken kapıyı açıp odama girdim. Çok sakar biriydim ve bu tarz olaylar sıkça başıma gelirdi.

Helloooo?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin