Bitirdiğim kitabın kapağını kapayıp komidinimin üzerine bıraktım. Hala etkisindeydim öyle zamanlar olur ya bir roman okursunuz sanki içinde yaşıyormuş gibi olursunuz ama roman bittiğinde ise kocaman bir boşluğa düşersiniz şuan tam da o haldeydim.
Saate baktığımda gecenin bir yarısı olduğunu farkettim. Ne kadar uykum olsada her gece yaptığım gibi şimdi de boş bir sayfa alıp içimi dökmeye başladım. Her gece yapardım bembeyaz bir kağıda dökerdim içimi beni dinleyecek ne bir annem ne de bir babam vardı. Evet sağ idi ikiside. Ama sanki yokmuşlar gibi.
Sevgili bomboş kağıt, satırlarıma başlarken birazdan seni kirleteceğim için özür diliyorum.
Benim adım Zeynep.. Zeynep Yılmaz. Aslında çokta derdim filan yoktu,öyle her gün okula gidip gelen Orkun kadar derslerimde başarılı olmayan,Hazal gibi bir alışverişe çıkıp mutlu olamayan,Neşe kadar umursamaz olmayan ya da Vural kadar çokta popüler olmayan bir kızdım.
Belki güzeldim yani arkadaş çevremin söylediği kadarıyla. Kıvırcık siyah saçlarım ve kahverengi gözlerim var. Her neyse. Beni seven beni benden daha çok düşünen de yoktu. Henüz aşık da değildim,anladığın kadarıyla-anlamış olduğundan da emin değilim- basit bir hayatım vardı ama mutlu değildim.
Kağıdı her gece yaptığım gibi dörde katlayarak,çekmeceme koydum. Ve uykuya daldım.
--
Sabah alarmımın sesiyle uyandım. Sıradan yine okul günüydü altıma kot şort giyip üstüme askılı bir üst geçirmiştim. Hava oldukça sıcaktı. Yaz gelmeye başlamıştı bile. Altıma spor ayakkabı giyerek banyoma adım attım elimi yüzümü yıkayıp ellerimle saçımı düzelttim,kendime bakmayı sevmezdim aksine de bakımlı göründüğümü söylerlerdi.
Aşağıya indiğimde her gün rutin olarak yaptığım gibi mutfağa baktım belki benim için kahvaltı hazırlayan annem vardır diye fakat yoktu. Babamla beraber geçen hafta aşk tazelemeye Roma'ya gitmişlerdi. Kendime kahve yapıp içmeye başladım,bitirdikten sonra şoförümüz Mehmet amca beni okula bıraktı.
Her gün olduğu gibi kantine girdim. Bizim grup çoktan toplanmış kaynatmaya başlamışlardı bile.
Kendime sandalye çekip yanlarına oturduğumda"Oo Zeynep Hanım gelebildiniz." Dedi Vural. Bende gülümseyerek sözüme devam ettim." Bir kere ben geç kalmadım,siz erken toplanmışsınız." Masadakiler imalı imalı baktılar ne olmuş yani en geç ben geliyorsam.
"Akşama Sokak Bar da buluşacağız. Şimdiden söyleyeyim." Hevesli bir şekilde konuştu Neşe. Şu barlardan hoşlanmadığımı acaba daha ne kadar söyleyeceğim? Aslında düşünürsek,evde yalnızdım belki de iyi bir fikirdi bende başımla onayladım.
Günün diğer yarısı derslerime girerek geçmişti. Okulun sonunda ise bizimkilerle evin yolunu tutmuştuk.
"Bakın geç kalmak yok! Özellikle Zeynep sen." Dedi Neşe işaret parmağını bana doğrultup.
"Adım çıkmış ona inmez dokuza. Tamam,tamam,tamam.." dedim gülerek. Vural bana dönerek,
"Zaten ben alacağım onu geç kalma gibi bir şansı yok."
--
Sade birisi olduğum için daha doğrusu makyajdan,elbiselerden hoşlanmadığım için dar siyah kot pantolon ile omuzları düşük kırmızı üst geçirdim en şık sandaletimi ayağıma geçirdikten sonra Vural'ın beni alacağına ait mesajını gördükten sonra aşağıya indim.
Siyah arabasıyla gelmişti. Vural oldukça zengin bir ailenin tek çocuğuydu. Kapıyı açıp sürücü koltuğunun yan koltuğunu oturup emniyet kemerimi taktım.
Beni inceledikten sonra söze başladı."Çok güzel olmuşsun güzellik." Gülümseyerek "O senin yakışıklılığın kardeşiim." Dedim.
Bara yaklaşınca Vural arabayı durdurdu. Bende emniyet kemerimi çözerek önden ilerledim. Masaya yaklaşınca Neşe,Hazal oturuyorlardı. Fakat Orkun yoktu. Merak edip sorduğumda sınav haftası yaklaştığı için evde ders çalıştığını öğrendim.
Ben kendime vişne suyumu söyledim,yavaşça yudumlarken sahneye bir grup çıktı. Buraya sıkça gelmemize rağmen ilk defa görmüştüm.
Neşe bize dönerek," Bunlar daha önce çıkmış mıydı? " diye sordu. Bende başımı olumsuz anlamda salladım. Bugün çok suskunduk,genelde yeni gördüğümüz grubu heyecanla izliyorduk.Pinhani'nin Dön Bak Dünyaya şarkısını söylüyordu. Tatlı bir tesadüftü.
Yalnız kaldıysan , kalkıp pencerenden bir bak
Güneş açmış mı , yağmur düşmüş mü
Dön bak dünyayaHerkes gitmişse , sakince arkana dön bir bak
Dostun kalmış mı , aşkın solmuş mu
Dön bak dünyaya , dön bak dünyayaÖnde ki hafif sarışın çocuk şarkıyı söylüyordu,ama benim dikkat ettiğim kişi arkada gitarına gömülmüş burdan görebildiğim kadarıyla muntazam elleriyle gitarından çok güzel sesler çıkarıyordu.
Yalnız kaldıysan , kalkıp pencerenden bir bak
Güneş açmış mı , yağmur düşmüş mü
Dön bak dünyayaBir sonbahar kadar yalnız , bir kış kadar savunmasız
Ya da ilkbaharsan , yolun başındaysan
Şarkıyı bitirdikten sonra alkış tufanı koptu,cidden güzel söylemişlerdi. Gitar çalan çocuk sahneden indi arkadaşlarıyla bir masada oturdular. Fazla dikkat çek-
Hazal'ın bana seslenmesiyle içimde ki ses son verdim. "Dünyadan Nil'e"
"Dalıp gittin birileri çok dertli anlaşılan ." Dedi gülerek Vural.
"Ben bir lavaboya gideceğim. " diyerek masadan ayrıldım. Elimi yüzümü yıkayacaktım fazlasıyla sıkılmıştım. Böyle kalabalık ve boğucu ortamlardan nefret ederim,içerisi oldukça sigara kokuyordu bu koku midemin bulanmasına yetmişti,neyse ki elimi yüzümü yıkadığımda açılmıştım.
Kapıyı açıp ilerleyecekken vücuduma sert bir gövde çarpmasıyla sendeledim,kafamı kaldırdığımda heyecandan bayılacaktım. Sahnede gitar çalan çocuk şuan beni düşmekten kurtarmış elleri belimdeydi.
Karanlıktan tam göremediğimden hızlıca inceledim yüzünü yakından daha da yeşildi gözleri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENDE SEV | ZeyKer
Teen FictionZEYNEP ve arkadaşlarının her akşam Sokak Bar'a gittikleri gibi o günde gitmişlerdi,bu sefer sahneye farklı bir grup çıkmıştı. Şarkı söyleyenden çok arkada ki gitar çalan çocuk Zeynep'in dikkatini çekmişti. Ve o karşılaşma...