Hastaneye girmesiyle aşina olduğu yolu takip etti. Hemşirelerin telaşlı adımlarına ayak uydurmuş bir şekilde yürürken, yaralı hastaların hastanede yatak kalmayışı sonucunda koridorlara taşmış olması, içini burkan bir tablo oluşturuyordu. Aşırı hassas burnu birden fazla kanayan yaranın oluşturduğu koku harmonisiyle sızlıyordu. Çenesini ovuşturarak dudaklarını ısırdı ve ellerini yumruk yaparak derin bir nefes aldı.
Melda, okulunu bitirip doktor olalı 3 yıl olmuştu. O günden sonra, insan olmayan bedeninde insan gibi hissedebilmek için bir zamanlar olduğu şeye hizmet etmek istemişti. Ondan zorla alınan insanlığı, eşi Joseph'in desteği ile bir parça unutturulabilse de, yıllar sonra bile gördüğü kabuslarla uyanmadan önce gördüğü şey, o mavi gözler oluyordu.
Katilinin gözleri.Hemşire bilinci kapalı hastanın yanında duraksayarak durumu kendisine açıklamaya başladı. Melda hastanın durumunu biri anlatmadan da hissedebiliyor olsa da, sessizce hastayı incelerken gözleri boynundaki diş izlerine takılı kalmasıyla hastaya yaklaştı.
Hemşire, doktorun dikkatini çekmiş yaraya bakış atarak titrek bir nefes aldı. ''Bütün yaralılarda aynı şekilde yaralanmalar mevcut. Kimi hastaların bacaklarında, kimilerinin kolunda. Şanslı olanların bedenleri eksik kanı yeniliyor olsa da, bazıları ağır şekilde yaralı ve kan kaybına uğramış. ''
Saatler sonra hızlıca hastaneden çıkarak bahçede bir bankı oturdu ve telefonu açarak ''Char'' yazılı numarayı tuşladı. Arkadaşının neşeli ses tonu kulaklarına ulaşırken istemsizce gülümsedi. ''Merhaba Charlotte. Uzun zaman oldu.''
3 Gün Sonra.
Charlotte ve Jack uçaktan inerken ikiliye el salladı. Sarılmalarıyla Charlotte'un gözleri dolmuştu bile. Bir şeyler hissedebilseydi, kendisinin de ağlayacağından oldukça emindi. Ama hisleri, insanlığı gibi 5 yıl öncede kalmıştı.
Jack, gülümserken kadına yavaşça sarıldı. Kardeşi Cedric'in kokusunu kızın her yerinde buram buram aldıysa da, bir şey demeden çekilmişti.
Bu, onu son gördüğü zamanda da böyleydi. Kardeşi, sınıflarında yanarak küllerine dönüştüğü gün, Melda'yı eve taşıdıkları zaman bile Cedric gibi kokuyordu Melda. Biricik nişanlısı Charlotte dahil, kimseye bir şey söylememişti, bunun bir anlam ifade ettiğine inanmadığı gibi, kardeşi olsa bile bir canavar olan Cedric Dean'ı, kimseyi hatırlatmaya niyeti yoktu.
Melda'nın telefonda acil durum sebebiyle kendilerini aramasıyla, bir şeylerin değiştiğini anlamıştı. Charlotte'un, kollarının arasında terden sırılsıklam bir şekilde, ''Geliyorlar!'' diye çığlık atarak uyandığı gün ve ardından sıklaşan görüşlerine inanmak istememişti. Ama şimdi, Melda'nın evinin salonunda otururken, tehlike, hiç olmadığı kadar gerçekti.
Charlotte, eline Joseph ve Melda'nın olduğu bir resmi almışken derin bir iç çekti. Sevgilisinin sürekli dolan gözlerine bakarak ona usulca arkasından sarıldı. Charlotte savaşın içinde doğan, ama asla savaşçı olmayan narin bir kuştu. Düşmanına neden aşık olduğunu, yıllar geçtikçe daha iyi anlamıştı Jack Dean. Her hatırladığında olduğu gibi, inanmıyor olsa bile kardeşi için küçük bir dua etti. Kardeşinin, üzgün, ama pişman olmadığını duyduğunu umuyordu.
Charlotte, abisinin neşeli ve hayat dolu gözlerine bakarken gözyaşlarını yine tutamamıştı. Hatıraları sinsi bir yılan gibi gün yüzüne çıkarken, Joseph'in başına çömelmiş Melda'yı, Begüm'ün kollarında hıçkırarak ağlayan Nate'i, ellerindeki kan ile donakalmış kendisini...
Dün gibi hatırlıyordu.
Ama bunlar 4 yıl önceydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Karanlığında (Hayran Kurgu) - Tek Bölümlük Özel Hikaye
Fantasy2011 yılında yayınlanan Gecenin Karanlığında isimli e-kitabın 5 yıl sonrasını anlatan hayran kurgu.