Arif bağırarak uyandı. Kan ter içinde kalmıştı. 2 gün önce başlayan baş ağrısı dayanılamayacak dereceye gelmişti. Zar zor yattığı yataktan kalkıp ilaç atmak için mutfağa indi. İlacı atıp suyu içerken yukarıdan bir şeyin kırılma sesi geldi. Zorla yutmakta olduğu ilacı da bunun sayesinde çıkarmış oldu. Bu da yetmezmiş gibi elindeki bardağı yere düşürmüş ve kırılan bardak yüzünden elini kesmişti.
Hemen ortalığı temizleyip,ilacını da atıp yatmaya gitmesi gerekiyordu. Önce dolaptan bir sargı bezi alıp eline doladı daha sonrada etrafı temizleyip ilacını attıktan sonra odasına gitmek için mutfaktan çıktı ama merdivenin önüne gelince duraksadı. Odası merdivenin tam karşısındaydı ve olduğu yerden kapısı görünüyordu. Bir süre odasının kapısına bakakaldı. Aklına mutfaktayken duyduğu ses geldi ve biraz da olsa kendini korkmaktan alıkoyamadı. Daha fazla durmaması gerektiğini düşünerek merdivenlerden teker teker çıkmaya başladı. Çıktığı her basamakta korkusu biraz daha artıyordu. Sonunda merdiveni tamamen çıkınca odasının önünde durdu. Sanki birşey olmasını beklermişcesine kapıyı süzmeye başladı birkaç saniye bekledikten sonra hiç birşey olmayınca biraz rahatlamış gibi oldu ama hala içten içe korkuyordu.
Kapıyı yavaşça araladı ve içeriye göz attı. İçeride ne birisi ne de kırılmış birşey vardı. Hemen içeri girerek kapısını kilitledi. Ve artık gerçekten rahatlamıştı. Saate baktı 02.45 di. Hemen yatağına girdi ve aynı anda başının ağrıdığını hisseti. O duyduğu ses yüzünden-her neyse artık-baş ağrısını unutmuştu. Ve artık uyumak için gözlerini kapatmıştı ki üstüne atılan şeyle birlikte gözlerini tekrar açtı ama o kişi elindeki bir bez parçasıyla onun ağzını kapatmıştı. Arifin gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı. Son gördüğü şey bir şeyin üstünde pencereden atladığıydı.
"Hey,uyan. Hey sana diyorum uyansana." arifi uyandırmaya çalışan çocuk kızdığını belli ederek sesini biraz daha kalınlaştırdı ama bu da işe yaramadı. Bu sefer üstüne çıktı ve bağırmaya başladı. "Sana diyorum lanet olasıca uyansana." ama arif yine uyanmamıştı. Son çare olarak cebinden çıkardığı bir su şişesini arifin yüzüne boşalttı. Ne olduğunu anlayamayan arif sıçrayarak uyandı. Etrafına boş gözlerle bakmaya başladı. Ortam biraz sesiz kaldıktan sonra arifi uyandıran çocuk sessizliği bozdu. "İyisin ya?" arifin etrafı izleyen gözleri bir anda karşısındaki kıza çevirdi ve onun sorusunu yanıtsız bırakarak başka soruyla karşılık verdi. "Sen de kimsin? Nerdeyim ben?" arif karşısındaki çocuğu adeta soru yağmuruna tutarken çocuk da arifi sakinleştirmeye çalışıyordu. "Tamam,sakin ol bütün sorularını cevaplayacağım. Öncelikle ismim tuğçe. İzmirliyim. Ve burası bir ufonun bildiğim kadarıyla hapishane bölümü. Başka soru?" arif terslercesine cevap verdi. "Ne saçmalıyorsun sen?" bu cevabı beklemeyen tuğçenin gülünseyen yüzü bir anda sinirli bir hâl aldı. "Saçmaladığım falan yok benim. Seni kaçırdıkları gibi beni de kaçırdılar." "Kim?" diye karşılık verdi arif. Tuğçe arifin buna inanmayacağını tahmin ederek birkaç saniye sustu ve tekrar konuşmaya başladı. "Şey..uzaylılar." arif kısa bir kahkaha patlattı. "Ne dedin sen uzaylılarmı?" soruyu sorarken de bir yandan gülmesi tuğçenin sinirlerini iyice bozmuştu.
"Ya sen her şeye gülmek zorundamısın? Niye hiçbir dediğime inanmıyorsun?" arif net bir dille karşılık verdi. "Çünkü seni tanımıyorum." arifin bu sözü tuğçeyi hiç olmadığı kadar sinirlendirmişti. "Ha öylemi, sırf beni tanımıyorsun diye sana yalan mı söylemiş oluyorum? Sen kendini ne sanıyosun ya?" arif ve tuğçenin kavgası tok ve ürkütücü bir sesle bölündü. "Sessiz olun sizi uzaylı pislikler!" sesin kimden geldiğini anlamak için parmaklıklardan dışarı baktıklarında sadece kendilerinin değil bir çok insanın kaçırıldığını gördüler. Tuğçe arife dönerek "Ne oldu ben sana demiştim." dedi hatasını anlayan arif başını yere eğdi ve cevap vermedi. Bir süre sessizlik devam etti. Sessizliği bozan ses tam karşılarındaki parmaklıkların ardından geldi. "Hey, arif, bu gerçekten sen misin?" arif hala yere bakan kafasını ani bir hareketle sesin geldiği yöne çevirdi. O okul arkadaşı emreydi.
O şaşkınlığın etkisiyle bir süre bakıştılar. Sessizliği bozan arif oldu. "Emre ne işin var senin burda" dedi şaşkınlıkla. "Kaçırıldım" dedi. "Buna inanabiliyormusun?? Uzaylılar tarafından üstelik." derken konuşmaları büyük bir patlamayla bölündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelecekteki Ben
Ciencia Ficción15 yaşındaki arif bir gece hiç inanmadığı uzaylılar tarafindan kaçırılır. Kaçırıldığı ufo zamanda yolculuk yaparak arif ve diğer kaçırılan kişileri gezegenlerine götürürler. Arif oradan planlar yaparak kaçmaya çalışır ama başaramaz son yaptığı pland...