Ben nikola

60 5 5
                                    

Henüz yeni yeni yaşadığını hissetmeye başlıyordu.hayatta hep çalışmaktan yorulmuş olmaliydi.bir fabrikaya girip çalışıp para kazanıp biraz tatil yapmayı hayal ediyordu. Az buçuk ingilizcesi vardı.Kendini hep bir iş yapmaya adamiş sarı saçlı mavi gözlü bembeyaz tenli bir gençti Nikolavic. Soğuk bakışlı gülümsediğinde etrafına renk saçtığı düşünülen garip bir insandı. Gerekmediği sürece konuşmazdı sıkılırdı konuşmaktan. Yer yer dağ başlarına çıkar esen hafif rüzgarın yüzünü okşaması ucan kuşları seyretmesi huzuru icine doldurmasina yeterdi. Henüz 20li yaşlarına henüz basmiş güzel sanatlar lisesini bitirmişti. Çizimlerinde el ayak çizmeyi severdi çünkü bunları gerçekte tekrar icat edebilicek hic bir madde karisimi aynisini oluşturamıyordu. Bir yaratıcının varlıgını içinde hissediyordu. Ama gözle görmediği için soru işaretleri vardı kafasında. Yorucu hayatın sıkıcılığı bunaltmış tatile gitmek istiyordu. Fabrikadan aldigi parasıyla farklı ülkelere gitmek istiyordu. Özelliklede arap ülkeleri..
Ne delice bir fikir ama..
Bir beyaz kendinin tam tersi olan çikolata tenlilere merak salmıştı.
Hiç içinde ırkçılık oluşmamıştı anlaşılan.
kararlı olarak bavuluna ve fotograf makinasına yapıştı. Havaalanına yola çıktı. Ailesinden ayrı yaşadığı içinse sadece telefondan haber vermişti gideceğini. Evin tek cocuğu ve zenginliği sebebiyle hiçbir şey mani degildi.Peki nereye gidecekti? Haritaya baktiginda gözüne senegal takıldı. Peki ama bir rus oraya giderse dikkat çekmezmiydi? yüzünü biraz degişik boyalarla boyadı saçınıda sıyaha boyadı gözler maviydi 😂 buda genetik oluversin dedi ve uçağa doğru yol aldı
Uçağa bindiğinde heycanlıydı. Merak ediyor senegalde güzel çekim yaparım diyordu.Yan koltukta uyuyan bir bayan camdan aşagı bakıyor bulutları seyrediyordu.çok genç görünümlü. Solgun yüzlüydü. Hasta gibi bir hali vardı. Az sonra uçak dengesini kaybetti roket gibi düşüyordu. Aklı durdu heycandan ne yapacagını bilemez haldeydi. Tutunacak bir şey aradı. Ölüme gidiyordu. Içindende bir yandan "ölücek miyim. Ne olacak şimdi.hayatımın baharındaydım."diyordu. Derken uçak düşmeden az önce dikkatini çeken bayan heycandan öldü.
Ölümün bu kadar kolay olmasına hayretle baktı. Halbuki kendiside heycanlanmış ve korkmuştu ve de ilk kez bir uçağa binmişti.Neden ölmemişti. Içerde o kadar insan varken onun ölmesi hem korkuttu hem şaşırttı.ucuz atlattım dedi içinden. Inince eli ayağı titriyordu. Etrafına baktığında çok eski köy gibisinden bir yerdeydi. Insanlar simsiyahtı. Açlık ve fakirlik vardı. Ayakkabıları eskiydi iyice fakirler pet şişe ile ayakkabı yapmıştı. Bu bilmediği yerde ne yapacaktı.avuç içleri ve dişleri dışında kapkaraydılar. Elindeki parayla otelin birine geçti otelde denemezdi ya. Eski taşlardan yapilmiş yarısı dökük tavanda sağlamlık yoktu. Içeri girdi az miktarda diagga adı verilen balık topları ve soslardan siparis verdi nikola. Bu yörede yer fıstıgı önemli yer tutuyordu. Oldukca sicakti. Garson onun yabanci olduğunu fark edip ingilizce olarak" buralardan olmadığınız belli. Nerelerdensiniz efendim ?" Dedi. Nikola soğuk bakışını hiç bozmadı ve "sadece dünyalıyım " dedi. garson ise bu garip insanın farkli bir gezegenden olduğuna kanaat getirmişti bile. Giderken garsona seslendi : "beni rahatsız edecek hiçbir şey istemiyorum"
Garson"peki efendim" dedi. Rüyasında zenciler görüyordu. Pencere sesiyle uyandı. Sinir olmuştu. Pencereye taş atıp kaçan çukulata renginde,kuçük, simsiyah gözlü çocuktu. Bir elime geçirirsem bir daha kine yapacağımı biliyorum dedi içinden sonra nasıl bulucam ki burda herkes aynı birbirine benziyor dedi. Çocuğu anımsamaya çalıştı kemikleri derisine yapışmış cılız kollu bir çocuktu. İnip aşağıya gezmeye başladı. Çocuğun boynunda kolyesi vardı beyazlı mavili.ve bir yangın!! bir ev yanıyordu. Koştu alevler çok yüksekti. Içeride iki küçük çocuk bir kadın vardı. Nikola kendini evin içine attı. Alevler her yanı sarmış onlara ulaşamıyordu. Derken kadın çocuklarina sarıldı ve ilerledi. Nikola hayretler içinde bu fedakarligi izliyordu. Çocuklarının ikisini nikolaya doğru atmasına rağmen birini zor yakalamiştı digeri ise annesinden uzaklaşmiyor geri dönüyordu. Çığlıklar yükseldi. Çocuk ağliyordu. Nikola onu dışarı çıkarıp içeri girdiğinde annesi çoktan yok olmuştu. Kendini zor dışarı attı ve çocuk nikolayı görünce sımsıkı sarıldı birde baktı ki o çocuk cama taş atan çocuk.kolyesinden tanımıştı onu Siyah gözlerinde masumiyet, fakirlik, yaşam sıkıntısı okunuyordu. Nikola cocuğu yanina almadı.otele geçti..

Çikolata Tenli Ve NikolovicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin