Merhaba ben Jack LONDON şimdi sizlere geçen bir --- FBI --- ajanlık hikayemden bi tür parça nalatıcam. VE HİKAYEM _-_; Mutlu bir sabahtı. sözlüm beni sabah kahvaltısına çağırdı . Ben: --- KAHVALTIDA NE VAR Sözlüm ( Jane LONDON ) --- DOMUZ JAMBON YANINDA PASTIRMA Dedi. Ben ise hemen yatağımdan kalkıp ışık hızı gibi gittim. Nedenmi, çünkü onlar en sevdiğim yiyeceklerdi. Jane beni gördüğünde hayalet görmüş gibi bakıyordu. Elimi oynattım bişeyler yaptım. Sonunda kendine geldi. Ben --- NOLDU Dedim. Hemen kandine geldi. Aklına bişey gelmiş gibiydi. Birden ağladı. Ben ise noldu diyodum. Kayın validem yeni vefat etmişti belki o aklına gelmiş olabilir diye tereddüt ettim. kayın validemi sorunca hemen ---EVET ANNEMİ ÇOK ÖZLÜYORUM--- Dedi. Aradan bir saat geçti. Ben işe gittim. İşte büyük bir soyguncu ve sabıkası en kabarık olan biri varsa oda -OLİVER MERCER'Dİ-. Onu bu ana kadar yakalayan kimse olmamıştı. Tabi ben haricinde. Nişancılığım iyidir vurduğumda koşuyordu, FBI'dan kaçıyordu. Ben onu bacağından vurarak etkisiz hale getirdim. Onu yakaladık ama nedense 6 aylık bir süre içinde tünel kazıp kaçtı. Ondan sonra onu bir daha gören olmadı. Aradan bir ay geçti. Yine ortalıkta göründü. Zaten görülmese şaşılırdı. Bu adam neden doğru bir iş yapmazki. Yine soygun yine soygun. Bu seferde gitmiş banka soymuş orada Oliver'ın kolunda yapay bir silah bulunmaktaydı onun kalbine bağlı kablo ile çalışıyodu. Tek çözüm ONU ÖLDÜRMEKTİ. Biraz zor olacaktı çünkü sanki bir zehir atar gibiydi vurulan toz oluyordu. Bir
