Bir Büyücü Masalı

Birinci Bölüm, Çalınan Kalp

         Bundan uzun yıllar önce, büyülü bir ormanın en güzel yerinde yaşayan bir halk varmış. Yardımsever iyi yürekli bir halkmış bu, büyülü ormanın göklere uzanan ağaçlarına inşa ettikleri evlerde yaşar kötülük nedir bilmezlermiş. Bazen geceleri ağaçlardan yere süzülüp evlerinin çatılarına değen yıldızları gökyüzüne fırlatıverirlermiş ki aydınlatsınlar geceyi, insanları, hayvanları... Boyları insan ırkından uzunca, saçları yapraklar kadar yeşilmiş, gözleri iri, burunları hokka imiş, küçük dudakları beyaz tenleri varmış. Gören bir daha görmek istermiş bu halkı.
        Bir gün bu evlerin birinden çığlıklar yükselmiş, herkes daldan dala atlayarak evin önünde toplanıvermiş. Frig dışarı çıkıp anlatmış onlara kızının yatağında hareketsiz yattığını Bilge Heimdall kızın yanına gidip onu muayene etmiş ve seslenmiş halka, bu kızın iyi yüreği bir büyücünün elindedir kalbinin yerinde ise büyülenmiş bir taş var. Freya ölmedi; fakat artık konuşamaz, göremez, duyamaz, o derin bir uykuya hapsolmuş.  Freya'nın erkek kardeşi Hoerin atılmış heyecanla, onu kurtarmanın bir yolu yok mu? Tek yolu kalbini bulup bir büyüyle göğsüne yerleştirmek, diye cevaplamış Bilge. Hoenir duraksamadan açıklamış kararını, o zaman düşeceğim peşine o arsız büyücünün. Bastığı yerde çiçekler açan zarif Freya'nın kurtuluş umudu olmuş o anda. Frig,
hazırlamış oğlunu gün aydınlanırken yola çıkmış Hoenir, sahip olduğu tek ipucunun peşine düşmüş...