|Giriş|

264 35 35
                                    

Jason Walker -Echo

Yüz sayfalık yazı ile dile getirilemeyen fikirler, bir resimle dile getirilebilir.

Giriş;

Elimdeki fırçayla gümüşi gri renkteki gözlere son darbelerimi indirirken, hayatımda çiziyor olduğum en ihtiraslı resim olduğunun farkındaydım. Bunun sebebinin benim yeteneğim veya renklerin güzelliğinin olmadığını da biliyordum.

Her milimini ilmek ilmek işlediğim bu resim sahibine haksızlık etmek istemezcesine elimde birer şahesere dönüşüyor, her uzvu için aylarımı heba edebileceğim bu resim benim çaylak ellerimden çıkıyordu.

Hangi maskarayı kullanırsam kullanayım benim kirpiklerimin böyle ihtişamlı durmayacağını bilerek siyah fırçayla üstlerinden tekrar geçit yaptım. Öyle kıvrımlı duruyordu ki; bu his ilk defa gördüğüm renkteki gözlerin gerçek olduğunu hissedebilirmişim gibiydi.

Hafif yanık, esmer tende ellerimi gezdiriyormuşçasına siyah saplı fırçamı gezdirdim. O pürüzsüz, güzel tene gerçekten dokunuyormuşçasına avuç içlerim yanmaya başladığında parmaklarımı sıkılaştırıp bundan kurtulmaya çalıştım.

Eklem yüzüklerim birbirine batmaya başladığında derimi onların esaretinden kurtarmak için bir hamle yapmamıştım. Zira; dolgun, pembe çerçeveli dudaklar daha çok ilgimi çekiyordu. Yumuşaklığını somutmuşçasına gözlerimle görürken bir anda vücudumu saran onları gerçekten hissediyor olma düşüncesini geniş gardırobumda muhtemelen orada bulunduğunu dâhi unuttuğum kıyafetlerimin arasına kaldırdım.

Hayatımı içine hapsettiğim fırçamı yanımda bulunan su dolu, küçük kabın içerisine bıraktıktan sonra oturduğum puftan kalkıp resim kağıdımın önünde durdum.

Bir rüyada olduğumu biliyordum çünkü bu güzellik sadece orada karşıma çıkabilecek cinstendi. Belki, dünya üzerinde değildim ama rüya aleminde en şanslı kız olduğuma emindim.

Bir erkeğe göre biçimli olan sağ kaşının üzerindeki erimiş dikiş izini hafızama kazımak istercesine baktım. İki sevgilinin baş harflerini ağaçlara kazıma isteği gibiydi bu, unutmak istemiyordum.

Resim çizme özelliğini bana verdiği için Tanrı'ya binlerce kez şükretmem gerekiyordu belki de. Ve biliyordum ki, sadece bunun için değil; beni bu uçsuz bucaksız diyarda elimde bu resimle bıraktığı için de teşekkür etmeliydim.

Gözlerimi belirli bir kısma odaklamak istemiyordum, bu haksızlıktı.

Bu, kesinlikle bu güzelliğe yapılan büyük bir haksızlıktı.

Vücudunun saçtığı güç damla damla yüzünde dururken onu tam anlamıyla hayâl etmek o kadar da zor değildi.

Vücuduma enjekte edilmiş heyecan, damarlarımın yassı yüzeyine sıçrayıp içimde patlarken gitmek istemiyordum, buradan ayrılmak istemiyordum. Çünkü biliyordum ki hayatım boyunca böyle bir erkeğe rastlamayacaktım.

Zihnim yavaş yavaş bulanmaya başladığında gözlerimin önünden bir türlü gitmeyen, her hattı ile sertliğini buram buram bağıran adama baktım.

Mürekkebin üzerine boca edildiği gözlerim kapanırken istediğim tek şey yazarın, kalemini o mürekkebe batırıp gözkapaklarıma o ahesteyi çizmesiydi. Çünkü kendimde bunu yapacak güç bulamıyordum.

Perdeler yavaşça kapanırken, o storların gittiğim bir dövüş maçında açılıp aynı yüzü gözlerim önüne sereceği tahmin ettiğim son şeydi.

Merhaba!

Umarım okuduktan sonra beğenmenizi sağlayabilmişimdir.
Aklımdaki kurguyu ve karakterleri ben çok sevdim. İnşaallah siz de seversiniz.
Yanlışlarımı bana yorum olarak belirtebilirsiniz ve ayrıca okuyanlar yorum yapıp vote verirse sevinirim.

28.07.2016

Dövüş KasırgasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin