Bölüm Bir

36 2 2
                                    



En sevdiğim koltukta oturuyorum.
En sevdiğim mavi battanimle çok uyumlu.
Elma yiyorum.
Elma çok güzel kırmızı.
Annem geliyor ağlıyor.
Yanına gidiyorum.İtiyor.
Üzülüyorum.Bende ağlıyorum.

Terler içinde uyanıyorum.Saat 03:45.Tanrım bu nasıl bir rüyaydı böyle!Hava henüz aydınlık değil,gökyüzüne yıldızlar hakim.Yatağa geri gidiyorum.Şimdi sakinin.Telefonumu alıp E-postalarıma bakıyorum.Sadece Maggie,den mesaj var,oda işle ilgili.
Telefonu yatağımın yanındaki küçük konsola geri koyup,uyuya kalıyorum.

Saat 06:45 uyanıyorum.Koşu vakti.Kulağımda Skillet-Comatose şehrin sokaklarında konuşuyorum.Sokaklar boş.Eve geliyorum.Duş alıp takım elbiselerimi giydikten sonra saate bakıyorum.07:30 iş vakti.Yardımcım Corey'i arıyorum.
"Evet,Bay Wilson?''
''Nerdesin?''
"Şirketteyim efendim."
"Beni almanı istiyorum."
"On dakika sonra oradayım efendim."
Telefonu kapatıyorum.Corey kapıya geliyor ve beni şirkete yani şirketime götürüyor.Şirkete vardığımda hızlı adımlarla odama doğru ilerliyorum.Asistanım Audrey beni görür görmez "Günaydın Bay Wilson" diyor.
"Günaydın" diyerek odama geçiyorum.
Acıkmaya başladığımı hissediyorum.Neredeyse bir bucuk saat oldu.Audrey'e bana bir krep ve bol sütlü kahve getirmesini söylüyorum.Yemeğimi yerken E-postalarımı kontrol ediyorum.Bomboş.Sabırsızlıkla günün bitmesini bekliyorum.
Şirkette yapacak iş kalmayınca şirketin yanında yeni açılan bir cafeye gidiyorum.Hava insanı bunaltıyor.Ortada bir masaya oturuyorum.Garsonun gelmesini bekliyorum beş dakika geçiyor ama kimse yok.Arkası dönük,önlük giymiş bir kıza "Bakar mısınız?" diyorum.Burada çalıştığı giyindiği önlükten belli.Hemen üstüne alınıyor.Kafasını bana çeviriyor ve çegingen bir tavırla masama doğru yaklaşıyor.Neden korkmuş gibi görünüyor?
Korkma yemicem.
Çünkü sen korkunçsun Wilson! Ahh teşekkürederim...
Sonunda masama geliyor.Berrak,mahçup gözler gözlerimle buluşuyor ve beni olduğum yere çiviliyor.Olabilecek en sıradışı renkte gözleri,derin mavi ve saf.Biran dehşete kapılıyorum,sanki içimi görüyor bu gözler ve kendimi...çıplak hissediyorum.Bu düşünce sinir bozucu hemen aklımdan savuşturuyorum.
Masum,uçuk gül renginde sevimli bir suratı var ve tam şuanda kızarıyor yüzü.Teninin her yeri böyle kusursuz mu acaba diye merak ediyorum.
Lanet olsun.
Yaramaz düşüncelerimin gidişatı beni ürkütüyor.
Neler düşünüyorsun böyle Wilson?
Bu kız çok genç daha.Ağzı açık bana bakıyor şuan ve bende gözlerimi devirmemeye çalışıyorum.Tamam bebek,tamam,buna yüz diyorlar ve sadece dış görünüş.O gözlerden bu hayran bakışları def etmem gerek ama hadi bunu yaparken biraz eğlenelim!
"Limonlu cheseecake lütfen."
Gözlerini sonunda üstümden çekip elindeki küçük deftere not aldıktan sonra gözlerini tekrar bana sabitliyor.Kızarıklık yüzüme bir kez daha yayılırken onu büyülenmiş bir şekide izliyorum.
"Başka bir isteğiniz var mı?" diye soruyor.Sesi yumuşak.Seni istiyorum bebek...
"Hayır teşşekkürler" diye yanıtlıyorum.Arkasını dönüp masadan uzaklaşırken onu inceliyorum.Biçimli bacakları ve birbirine girmiş uzun kahverengi saçlarıyla güzel görünüyor.Diğer kadınların aksine utangaç ve saf.
Puştluk yapmayı kes Wilson.
3 dakika sonra elinde bir tepsiyle yanıma geliyor.Tepsinin üstündeki tabağı masama nazikçe koyuyor.
"Başka bir şey?" diye ekliyor.
"Gözleriniz çok güzel." diyorum biranlık cesaretle.
Gözlerin kocaman açılıyor.Bana öyle bakma bebek.
Onu şaşırttın. Şaşırtmak mı?Bu kadar şaşıracağı bir şey demedim.Eminin bunu daha önce bir çok kez duymuştur.
"Teşekkürederim." Hafifçe gülümsüyor.
Karşılık veriyorum.
"Afiyet Olsun" diyor be başka bir masaya gidiyor.Bu neydi şimdi?
O sana bakmaz Wilson. Sadece güzel bir kızdı.
Cheseecake'mi yarısına kadar yiyip masadan kalkıyorum.Cafeden çıkıyorum.Bu kadar sevgi gösterisi yeter. İşte özüne döndün.
Otoparka doğru yürürken aklıma o sırıtışı geliyor.Bu nerden çıktı şimdi?O sadece güzel bir kız.
Ama seni fena etkiledi. Tamam kabul ediyorum.O utangaç,tuhaf,güzel ve korkunç derece azdırıcı.Evet,beni fazlasıyla etkiledi.Ama onu bu düşüncelerle kirletemem.Ona göre değilim.
Arabama binip eve doğru ilerliyorum.Saat 15:12.
Günün tadını çıkar Wilson.

Eve gelir gelmez direk mutfağa giriyorum.Gill'le göz göze geliyoruz.
"Hoşgeldiniz Bay Wilson." Diyerek tebessüm ediyor.
Masayı silmek için eğilirken siyah uzun saçları önüne dökülüyor.Saçlarını beğeniyorum.
"Kahve istiyorum.Çalışma odamda olucam."
"Peki efendim."
Sanırım çalışanlarıma biraz daha kibar davranmalıyım.Çalışma odama doğru yürürken aklıma yine o geliyor.O gözleri.Gözlerinde iki okyanus taşıyan güzel bir kız.Onu neden bu kadar kafama taktığımı bilmiyorum.
Aşk? Bu kadar kısa sürede imkansız.Ayrıca benimle pek ilgilenmedi.Onunla işim olmaz.Resmen bir kız tarafından göt edildim.
Onu aklından çıkarmalısın. Acaba ismi ne? Nerede yaşıyor?Kaç yaşında?Kardeşi var mı?En sevdiği renk ne? Onun hakkında her şeyi bilmek istiyorum.Ama bu bilgilere nasıl erişeceğimi bilmiyorum.Belki ona sorarım.Ama daha tanışmadık bile.Onunla nasıl tanışıcam?Yanına gidip "Selam.Tanışalım mı?" Diye mi sorsam olur mu? Lanet Olsun!Ne hallere düştüm.
Unut onu Wilson.Bilgisayaramın başına geçiyorum.DMX-X gon give it to ya parçasını açıyorum.Bu parçayla beraber onunla yaramaz ilişkiler hayal ediyorum.Kapım çalınıyor ve düşüncelerim aklımdan uçup gidiyor.
Gelen Gill.Kahvemi getirmiş.Küçük sehpanın üzerine koyuyor.Bana dikkatli gözlerle baktıktan sonra odadan çıkıyor.Gill,annemin benim için kiraladığı bir yardımcı.Ev işleri ve yemeklerle ilgileniyor.Bana yararı var,dört senedir benimle çalışıyor.Burada çalıştığı zamanlar onu sexy buluyordum.Ama sonra çalışanlarıma bu gözle bakmamaya karar verdim.Kahvemden bir yudum aldım.
Ve aklıma yine o okyanus gözlü,elma yanaklı kız geliyor.İsmini merak ediyorum.Popiler bir ismimi var yoksa nadir rastlanan mı?
Mabel?Ingrid?Jennıfer?Olivia? Bahse girerim bunların hiçbiri değildir.Kokusunu merak etmeye başladım.Tanrım onu aklımdan çıkarmalıyım.Onu düşünmemeye çalışarak yatağıma gidiyorum.Saat 21:30.Uyumam gerek.Onu hayal ederken uykuya dalıyorum.

Siyah Ve MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin