Kore'nin en yetenekli aşcısının seçileceği bir yarışma programına kaydını yaptırmıştın. Bir kaç günün ardından seçildiğini belli eden bir mesaj almıştın ve yarışmanın yapılacağa otele yerleşmiştin. Yarışma bir kaç gün sürecekti, eğitim kampı gibi.
Bugün yarışmanın ilk günüydü. Derin nefes alıp veriyor, deli gibi atan kalbini normale çevirmeye çalışıyordun. Herkes kendisi için ayrılan dezgahın başına geçince sende yerini aldın. Arkandaki kızın sana seslenmesi ile ona döndün.
"Biliyor musun, jürilerden biri BTS grubundaki Jin'miş!!"
O kimdi? Tanımıyordun. Müzikle pek aran olduğu söylenemezdi.
"O kim? Onu tanımıyorum"
Seninle konuşan kız gözlerini kocaman açtı.
"Şakamı yapıyorsun? BTS'i bilmiyor musun?"
Elini çenene koyup düşünür gibi yaptın.
"İsimlerini duydum. Ama hiç ilgimi çekmedi. O yüzden tanıdığım söylenemez"
Kız anladığını belli edercesine kafasını salladı. Sende dezgahına dönüp yapacağın ilk tatlının -konu şekee hamuru ile yapılacak herşey'di- malzemelerini çıkartıp yerleştirdin ve çekimlerin başlamasını bekledin. Ah evet çekimler, yaptığınız herşeyi bütün Kore canlı olarak izleyecekti. Harika fiziğe sahip olan bir kadının sizin yanınıza gelmesi ile çekim başlamıştı. Ustaca tatlını yapıyor, ara sıra sizi izleyen jüriye 'dostum ben bu işin kitabını yazarım' diyen bakışlarını yolluyordun. Sunucu jürilerin dezgahları tek tek gezmesini rica edince çoğu kızın sevinçle alkışlamalarını seyredip gözlerini devirdin ve işine geri döndün.
Masanın başında bir gölge belirince korktun ve bıçak elinden yere düştü.
"Ahah seni korkuttum mu?"
Bıçağı dezgaha bırakıp başını kaldırdın ve adeda beyninden vurulmuşa döndün. Sarı saç bir insana en fazla bu kadar yakışabilirdi.
"Bence başımda durmamalısınız."Karşındaki yunan tanrısı görünümlü çocuk kaşlarını çatınca gülümsedin. Cidden mükemmel görünüyordu.
"Nedenmiş o?"
Açık sözlü biriydin. Lafını esirgemezdin.
"Fazla sevimlisin. Böyle şeker niyetine seni alıp kâsenin içine koyabilirim. Ayrıca, şu sarı saçlarınla dikkatimi dağıtıyorsun"
O kahkaha atınca büyülenmişcesine onu izledin.
"Tamam o halde. Sen işine devam et"
Yakanda yazan isme baktı ve ekledi.
"(İsmin) görüşürüz"
Nefesini dışarı üfleyip tatlını yapmaya geri döndün. Sürenin bitmesine çok az kalmıştı ve sen ilk bitirmiştin. Pastayı servis tabağına alıp fânus kapağı ile üstünü kapatıp sürenin bitmesini bekledin.
-----
Sıranın sana geldiğini belirten anons ile pastanın üzerindeki fânus kapağını kaldırıp jürilere doğru yürüdün.
"Hoşgeldiniz (ismin)-sshi"
"Hoşbuldum efendim"
"Pastanızı lütfen bize anlatın"
"Elbette"
Boğazını temizledikten sonra konuşmaya başladın.
"Konsteptim umut efendim"
Jin ellerini birbirine kenetlemiş seni izliyordu.
"Pastamı mavi şeker hamuruyla kapladım. Çünkü bana göre umudun rengi mavidir. Pasta normal bir pasta gibi görülebilir. Hatta belkide normal bir pasta. Ama umut etmek, gökyüzü gibidir. Sonu yoktur. O yüzden pastada buluttan süslemelerede yer verdim"
Bıçağı alıp pastayı düzgünce kestin ve herkesin önüne dilimini koydun. Her biri yorumunu söylemişti. Jin hariç. Sıra ona gelince gülümsedin.
"Diğer pastalara oranla yediğim en lezzetli pasta buydu. İçine katılan malzemeler aynı. Ama bazıları pastalarının içine umut katıyor, mutluluk katıyor. Ve bu onu daha lezzetli bir hâle çeviriyor. Söylediğim gibi. Şuana kadar yediğim en lezzetli pasta buydu."
Saygı ile eğildin.
"Teşekkür ederim efendim."
Görevliler pastayı alınca sende yerine geçtin. Bugünün kazananı açıklanacaktı. Jüriler seni pastanı met ede ede bitirememişlerdi ve bir aksilik çıkmadığı sürece sen kazanacaktın bu belliydi.
Sunucu yeniden belirince kazananın yazdığı kağıdı kameraya gösterdi sonrada sesli bir şekilde okuldu.
Herkes alkışlıyordu. Sen ise şaşkınlıkla etrafa bakıyordun. Bu nasıl olabilirdi? Hiçbie jürinin beğenmediği pasta nasıl birinci olabilirdi?
Bir hışımla çaprazındaki kıza baktın. Sana göz kırptı ve cebinden biraz para çıkartıp sana gösterdi.
"Demek rüşvet. Adil bir yarışma olmayacak demekki" fısıldayarak konuştuğun için seni kimse duymamıştı.
Kameralar kapanınca herkes odasına gitmek üzere toplanmış ve gitmişti. Bir tek sen kalmıştın. Ağlamaya ihtiyacın vardı. Gözlerin dolunca yere çöktün ve ağlamaya başladın. Sana bir beden sarılınca karşılık verdin. Birine sarılıp ağlamak daha iyi hissettirirdi.
Bir kaç dakika ağladıktan sonra geri çekilip sarıldığın kişinin bay şeker olduğunu gördün.
"O kız diğer jürilere rüşvet vererek puanını arttırdı ve birinci geldi. Ben ona puan vermedim, bunda emin olabilirsin (ismin). İyi hissettirirmi bilmiyorum ama... Gönlümün birincisi sensin"
Kıkırdayıp omzuna hafifçe vurdun.
"Teşekkür ederim ve iyi hissettirdi"
"Bir ara bizim yurda gelip pasta yapmalısın. Numaramı sana veririm. Hem daha önümüzde altı gün var öyle değil mi? Bence sen kazanacaksın"
Sana göz kırpınca kızaran yanaklarını avuçların arasına hapsettin.
"Elbette gelirim"
Seni elinden tuttu ve kaldırdı. Odana gidene kadar sohbet ettiniz. Odana varınca sana iyi geceler dedi ve telefon numarasını verdi. Büyük bir mutlulukta kendini yatağa attın ve uyumaya çalıştın ama nafile. Kim uyiyabilirdiki bu kadar güzel şeyler yaşadıktan sonra?
Merhaba! Bu yazdığım ilk hayal et. Öncelikle şunu söyleyeyim, bu kitabı kendim için yazıyorum. Yani kafama ne zaman eserse o zaman bölüm atacağım. Umarım beğenirsiniz ^^ beni, yazdığım kitabımı, Jin'i ve BANGTAN'ı sevin *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS İle Hayal Et
ChickLiti like is eyes, (gözlerini beğeniyorum) i like is smile, (gülümsemeni beğeniyorum) i like is heart, (kalbini beğeniyorum) i like is hair, (saçlarını beğeniyorum) i like is you. (Seni beğeniyorum)