Umarım hikayemi begenirsiniz yeni bir yazarım ve desteklerinizi bekliyorum:)
Heyecandan kafayı yemek üzereydim. Koskoca bir yaz tatili geçmişti. Ve ben tüm yaz boyunca sadece çalışmış para kazanmıştım. Liseye yeni başlayacaktım. Masraflarım ihtiyaçlarım çok fazla olacaktı. Yaz tatilinde mahalleden liseli kızlarla konuşmuş birsürü şey öğrenmiştim. Ve o heyecan dolu yuregimle lise hayatına ilk adımımı atacaktim. Ne giyeceğim konusunda ise bir ay önceden plan yapmıştım. Ortaokul hocam bir taksi tutmuştu ve bende onunla gidecektim. Ortaokuldan benimle birlikte üç arkadaşım daha kazanmıştı gideceğim okulu. Kendimi çok şanslı hissediyordum. Umarım lisede de aynı sınıfta olurduk. Okula varmıştım. Kocaman bir levha ve üstünde kocaman bir yazı "AKCADAG ANADOLU ÖĞRETMEN LISESI" ben fen lisesi ogrencisiydim okulum eskiden öğretmen lisesiydi ama artık değişmiş fen lisesi olmuştu. Baya eski ve geçmişi yaralı bir okuldu. Merak ediyordum arabadan ilk inen bendim. Indigimde karışma çıkan ilk insan o oldu. Yanında çok samimi olduğu iki arkadaşı daha vardı ve üçü de aynı pantolonu ve aynı gömleği giymişti. Dikkatimi çekmişti fakat okula bakmak istiyordum ve daha fazla bakmadım ona. Okula gelip içeri girdim. Heyecandan ölmek üzereydim. Orta okul hocam müdürün odasına gitmemiz gerektiğini söyledi. Uzunca bir koridor vardı ve müdürün odası koridorun en sonundaydi. Yavaşça koridorda ilerliyor etrafımı inceliyordum. Müdürün odasına geldik ve içeri girdik. Müdüre gerekli evrakları verdik ve sınıfımı öğrendim. Hepimiz ayrı ayrı siniflardaydik çok üzülmüştüm. Orta okul hocamız müdürle konuşmuştu ve aynı sınıfa geçmemiz için uğramıştı. Ogün derse girmeyecektik zaten. Servis işini de hallettikten sonra hocamız okuldan ayrıldı ve biz başbaşa okulda kaldık. Üzerimde geniş kelebek desenli uzun ve hoş bir etek vardı. Üstüne siyah dar bir badive beyaz yarım kol bir ceket gitmiştim. Benimle gelen arkadaşlarım Hilal, Yeter ve ekibin tek erkeği Arif. Hilal mor bir sal takmış altına siyah bir pantolon ve pantolonun üstüne kot gömlek giymişti. Yeter renkli bir eşarp takmış altına etekli pantolon ve pantolonun üstüne renkli bir penye giymişti. Arif ise siyah bir pantolon üstüne ise kapcon giymişti. Okul çok karışık geliyor girdiğimiz yere nasıl çıkacağımızı bilmiyorduk. Müdür odasının yeri tek hatirimdaydi. Oraya geri döndük. Atatürk bistüsünün önünde nöbetçi yerinde oturduk. Uzun beyaz tenli yüzünde yaralar olan kısa ve kızıl saçlarını dağınık bir şekilde toplamış ve siyah bir atlet üstüne kot gömlek giymiş bir kız bize yaklaştı. Altında siyah dar bir pantolon vardı. Yüzünde ki yaralar sayılmazsa oldukça hoş bir kız olabilirdi. Gelip" merhaba ben Nilay "dedi. Şaşırmıştım. Bizimkilerden ses çıkmayınca bende Yasemin dedim ve elimi uzattım. Bize okulu gezdirmeyi tanıtmayı teklif etti. Hoşuma gitmişti bu hareketi. Diğer arkadaşlarımla da tanıştı ve okulu gezdik. Oldukça hoştu açıkçası daha iyi anlamıştım okulu. En sonunda bahçeye çıktık. Eski bir okul olmasına rağmen çok güzel ve hoş bir bahçesi vardı. Bahçede biraz konuştuk. Nilay bize "bu okulda siyasi olaylar çok fazla dikkat edin " demişti. Korkmuştum. Yanımızdan sabah gördüğüm çocuklar geçti. Oldukça yakışıklı sarı bir çocuk vardı içlerinde. Nilay konuşuyordu ama ben onu dinlemiyor ona bakıyordum. Ilk defa biri bana bu kadar mükemmel görünmüştü.
-Ve okul bitmişti servise bindik. Sabah gördüğüm çocuğun yanında olan bir kız oturmuştu yanıma. Adı Şevvaldi. Oldukça sempatik bir kızdı. Siyah bir kapri ve bol uzun kırmızı bir tişört giymişti. Dağınık saçlarda sahipti ve bu ona çok yakisiyordu. Hoşuma gitmişti. Samimi içten bir kızdı. Kumral teni ve siyah kahve karışımı rekte saclari vardı. Son sınıf olduğunu söyledi. Böylelikle o çocuğun da son sınıf olduğunu anladım.
Eve geldiğim de anneme olan herşeyi o cocuk dışında tabi anlattım. Okulum çok eski ve çok güzeldi. Ama yinede okuldan korkmuştum. Nilayin dedikleri aklımdan çıkmıyordu. Hele de sabah gördüğüm çocuk. Kimdi bu. Son sınıf olmaması icin dua edip yattım.
Ertesi gün tekrar okula gitmiştim ve artık arkadaşlarımla aynı sınıftaydım. Tüm gün okulu gezdim arada derslere girdim ama onu görmemiştim. Öğlen yemeği için yemekhaneye gittik. Orada da görmemiştim ne onu ne de arkadaşlarını. Yemek de kuru fasulye pilav. Aman tanrım ne kötü bir gündü. Sonra oturup Hilalle dertlesmek istedim. Ona çok tatlı bir çocuk gördüğümü söyledim. Hilal okuldaki erkekleri pek beğenmemişti dikkat etmemişti daha doğrusu. Birkaç gün daha böyle geçti ve ben onu görmemiştim. Niye bu kadar arıyordu gözlerim. Bilmiyordum. Hilal bana bir çocuk gördüm çok tatlı dedi. Birden aklıma o olabileceği geldi ve gostersene dedim. Farklı birini gösterdi. Ciddiye almadım ha bu çocuk da tatlı iyiymiş deyip gecistirdim. Kendi aramızda gülüp egleniyorduk onla. Ama ilk gün gördüğüm çocuk neredeydi. Yoksa onu ilk ve son gormusum mu olacak diye iç çekiyordum. Merdivenlere oturmustum. Birden ismini bile bilmeden görmek için günlerdir ugrastigim çocuğun arkadaşları teker teker yanımdan gecti. Oda geçer mi dedim. Ve oda geldi geçti yanımdan. Fark etmemişti bile beni oysaki o kadar asil o kadar mükemmeldi ki onu fark etmemek imkansızdı. Hemen arkalarından bende kalktım ve sınıflarını öğrenmeye çalıştım. Evet bir hafta olmuştu ama yine de alisamamistim. Son sınıfta oldugunu öğrendim. Sonra arkadaşı seslendi ve ismini öğrendim. Çok mutlu olmuştum (Ne yazıkki ismini size söyleyemem ) kendine yakışan bir isme sahipti ona bir lakap bulmalıydım. Lakabi ne olmalı diye düşünürken birden aklıma ESES kelimesi geldi. Ona ESES diyecektim . Sarı saçlarını mükemmel bir şekilde taramis bal rengi gözleriyle gülüyordu. Bir gülüş nasıl bu kadar içten nasıl bu kadar güzel olabilirdi ki. Iç çekip sınıfa geri döndüm. Tüm gün boyunca o gözlerinin içi gülen mükemmel insan vardı aklımda. Noluyordu ki bana. Ben dersleriyle ilgilenen asosyal Yasemindim. Niye bu kadar görmek istiyordum. Neden bu kadar merak ediyordum. Servise bindiğimde onu gördüm. Yoksa bizim servistemiydi. Olamaz çok mutluydum en arka koltukta arkadaşlarıyla oturuyordu önlerindeki ikili koltukta ben ve Hilal vardık. Heyecan doluydum. Yolda servisi durdurup kola ve cips almıştık. Kolayı servise dağıtmam lazımdı kolayı o dolduruyor bardakları ben tutuyordum. Rüya gibi. Neden bilmiyordum ama o kadar mutluydum ki nirvanaya ulasacaktim mutluluktan. Eve geldim ve sırıtıyordum. Günlerdir annem beni bu kadar mutlu görmemişti. Şaşırmıştı. Yatagima uzanıp o anları tekrar düşündüm. Düşündükçe içim gidiyordu.
Ertesi gün servise bindiğim de o yoktu. Gelmemiş miydi? Yoksa bizim serviste değil miydi? Okula varınca öğrenecektim. Okul yolu bitmek bilmiyordu sanki. Ve nihayet okula geldik. O okulun kapısının önündeydi. Anlaşılan bizim serviste değildi. Üstünde beyaz gömlek ve siyah spor bir takım. Siyah bir ayakkabısı vardı ve ayakkabısının üstünde beyaz çizgiler vardı. Mükemmel fiziğiyle servisten inen kızı öptü.Ne onu öpmüştü yok artık sevgilisi miydi
Çok çirkin bu kız dedim sesli bir şekilde. Yanımda Şevval vardı ve güldü. "Oldukça hoş bir kız bence ve o benim en yakın arkadaşım oluyor "dedi. "Hmm yanındaki cocuklada çok yakismislar" dedim. Bu sefer kahkaha attı ve :ama onun sevgilisi değil ki "dedi. Şaşırmıştım. Sesli düşündüm. "Ama öptü onu " ne demiştim ben. Bananeyse. Şevval biz böyleyiz çok samimi kardesleriz dedi. Kardesleriz kelimesi o kadar hoş gelmişti ki kulağıma. Sırıtarak ve kivirarak yürüyordum. Tenefuslerde dışarı çıkıyor onu takip ediyordum. Nerede kimlerle konuşur ne zaman ne yer ne içer herşeyi öğrenmiştim. Onu çok merak ediyor sosyal medyadan takip ediyor aynı zaman da bağlanıyordum. Inanılmaz mükemmel biriydi. Sigara icisi bile mükemmel bir insandı. Ona aşık mi oluyordum yoksa. Etrafındaki kızların ölmesi için dua etmem kıskanç olduğumu mu gösterir ki. Hayır tabiki kıskanç değildim. Ama etrafında kimse olmasın istiyordum. Bir aydır dersleri dinlemeyen okula sadece onun için gelen beni fark etmemişti. Ama nasıl biri bu denli beni incelese ben fark ederdim. Yoksa oda mi fark etmişti. Ama kırmamak için belli etmiyor muydu. Allahım ne mukemmeldi.Bilmezdim ki gelecekteki halimi. Devam eder miydim yoksa.
yorumlarinizi merakla bekliyorum:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Habersiz Sevgilim
Non-FictionBen onu çok ama çok seviyordum haberinin olmasına gerek yoktu ki. Yada onunla mutlu olabilmem için haberinin olmasına karşılık vermesine gerek yoktu. O benim sevdigimdi sonuçta herşeyim olabilmiş tek insandı bunun için ondan izin alamam ya